Adamın gözleri bana çivilenmiş bakıyorken ben elinde tutduğu hançere bakıyordum. Hançere baktığımda artık kesici olan herşeyden korktuğumu fark etdim.
Yüzü kapalı adam ise bunu hissetmiş gibi hançeri benden sakladı. Gözlerim mavi gözlerine tırmandığım da bakışları tanıdık gelmişti.
"Herkesin dilin de olan Gri sensin dimi?" diye sordum. Cevab vermedi sadece yüzüme bakıyordu. "Neden susuyorsun?" dedim bu kez. Yine bir cevab vermedi.
O ola bilirmiydi?
Elime bir kağıt verdi ve arkasını dönerek gitti. Bilmediği şey benim onların alfebelerini bilmememdi. Kağıdı cebime koyarak yürüdüm.
Ara sokaklardan çıktığımızda gözüm Luka'yı ve Diana'yı aradı. Askerler her eve bakıyorlardı ve içlerinden biri kabaca Tom amcayı iterek evine girdi.
Leon az önce saygısızca evine girdiği kadının evinden çıktığın da yutkunmak zorunda kaldım. Ondan hem deli gibi nefret edib, deli gibi de seviyordum. Nefretim bana ihanet eden Leon'naydı sevgim ise yanımda olan Leon'naydı. Ama kılıcı kalbimi deşmiş adamı sevemezdim ve aynı zaman da bana sevgiyle bakan, benim yüzümden babasının nefretini kazanmış adam da nefret edemezdim. Kalbim ne affede biliyordu ne de kırgınlığı söküb ata biliyordu.
Ona karşı hissettiklerim karmakarışıktı. Benim kadar acı çeksin istiyordum ama bunu isterken canım yanıyor, boğazımda bir yumru oluşuyordu.
Gözümden bir kaç damla yaş akarken, "Yaktığın can kadar canın yansın Prens Leon, öyle bir kadını sevgi ki bana yaşattıklarının bin katını sana yaşattsın." dedim kısık sesle.
Leon atına binerek gitti askerler de onu takib ediyordu.
Kurumuş gözyaşlarımı silerek Tom amcanın evine yürüdüm. Masaya oturduğum da Diana ve Luka'yı boşvermeye karar verdim. Çünki iyi olduklarına emindim. Ağlamak istiyordum.
"Canın yanıyor gibi senin." dedi Tom amca.
"Yangının sönmüş hali bu." dedim burnumu çekerek.
"Hayır. İçinde ki yangın yeni alevlenmiş. Biri canını yakmış." dedi başını omzuna düşürerek.
Acı bir tebbesüm belirdi dudaklarım da. "Yaktı evet." dedim.
"Sen de onu yakacakmısın?" diye sordu bu kez.
"Onu yakmam için kalbine bir kılıç saplamalıyım." dedim. "Ben onun gibi sevgisiz değilim. Belki kalbim de dinmeyen bir acı bıraktı ama o acıya rağmen kalbim hala atıyor."
"En çok atan kalpler sevgisizdir çünki ölenlerin kalbi zaten sevdiği için durdu." dedi hafif bir tebessümle. "Oğlum söylemişti bunu bana." Oğlundan her bahsettiğin de sesine özlem de yansıyordu.
Güllümsedim ve ayağa kalktım. Odaya gitmek yerine dışarı çıktım. Luka ve Diana buraya doğru geliyordu. Yanlarına giderek Luka'nın önünde durdum. "İçmeye gidelim mi?" diyr sordum.
"Yok canım almayayım." diyerek yanımdan geçti.
"Benle içelim?" dedi Diana ciddiyetle. Luka şaşırarak arkasını döndü.
"Sen niye içiyorsun?" diye sordu.
"Çevrem de ki bazı insanları ayık kafayla çekemiyorum bulanık kafayla deniyeceğim." dedi.
"Lu- Elina bu sarı kafa cadı bana mı laf soktu?" diye sordu Luka Diana'yı işaret ederek. Kaşlarını çatmıştı.
"Cadı olsam ilk sana büyü yapmıştım." dedi Diana Luka'ya kızarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüleyici Evren
FantasíaDüşmandık, bir birlerini seven iki düşman.. Kapak için @mikyfare teşekkür ederim Kitab yeniden yazılıyor.