Selamlarrrr
Yeni bölüm sizlerle efenim...
İnsanın öyle bir anı oluyordu ki, hiç bir şeye anlam veremiyordu. Her şeyi anlamak ama bir tarafdan da kendini yormak istemiyordu. Akışa bırakarak kendi hayatını kadere teslim ediyordu.
Bende öyleydim şu an.
Hiç bir şeyi düşünmek istemiyordum. Sanki düşündükce, aklıma kötü bir senaryo geldikde kötü olaylar yaşanacaktı. Ve ya yaşanan kötü olaylar benim kurduğum senaryolar yüzündendi. Öyle bir ikilemdi ki bu, kötü düşünmedende duramıyordum.
Bu da beni çok yoruyordu. Aklımı kemiren onca şey yokmuş gibi bu da beni bitiriyordu.
Makyajımı silmeden, üstümü çıkarmadan yatağıma uzanmıştım. Poyraz uyumuştu, yanına gidip onu rahatsız etmek istemedim. Zaten uyumak için onun yanına çıkmak istemişdim ama bu not olayından sonra daha rahat nasıl uyuya bilirdim bilemiyordum.
Yarınki operasyon için araştırma yapmam gerekiyordu. Ona bile halim yoktu ya...
Yapmasamda hazırlıksız şekilde yakalana bilirdim. O yüzden kendimi uykuya teslim edip, yani en azından 2-3 saatlik uyku çekmem lazımdı. Umarım uyandığımda karamsar düşünceler pençelerini benden çekerdi.
🌙
Bilal Soydere
27 yaşında
SOYDERE şirketinin ortağı
Yılmaz Soydere
50 yaşında
Bilal Soydere'nin babası
SOYDERE şirketinin büyük ortağı
Hemde silah kaçakçılığının büyük patronu. Deyerli mücevher hırsızlığı da var tabii. Baba-oğul bir-birlerinin arkasını topladıkça daha da güçlenmişlerdi ki önlerine geçmezsek güçlenmeleri koşulsuz devam edecekti. İllegal yollardan sürdürdükleri bu işlerin bir gün açığa çıkacağından korkmuyorlardı. Çünkü öyle yırtmışlardı ki suçlarından, ben bile onların hall etme yöntemlerini bilmesem onların masum olduğuna inana bilirdim.
Ama biliyordum.
Çünkü bende böyle işleri yöneten biriydim.
Sabah kalktığım an bilgisayarın başına geçmiş, işime odaklanmıştım. Kahvaltı bile etmemişdim. Çünkü Poyrazın uyanmasını bekliyordum. Onu çok ihmal etdiğim için bunu yapmak istemişdim.
O sırada kapı çaldı. Gelen Fıruze abla olmalıydı. Kapıyı açmak için ayağa kalktım.
"Kuzum, uyanmışsın. Ben mi uyandırdım yoksa," diye sorunca "Hayır ablacım, işlerim vardı. o yüzden uyandım. Neden telaş yaptın bu kadar ?" bende lafa atıldım.
"Telaş yaptığımdan değilde, zaten hep geç uyuyub kalkıyorsun yavrum. Bu günde işlerinin olmadığını düşünmüştüm. Rahat uykudan uyandırdım sandım." dedi. Bazen öyle bir an oluyordu ki, Firuze ablanın bana olan şefkatini annemin şefkatine benzediyordum.
Şimdi de o anlardan biriydi.
"Poyraz uyandı mı, kızım?" sorusuyla kendime geldim.
"Ben kalktığımda uyanmamıştı. Belki şimdi uyanmıştır. Ben gidib bir bakayım"
"Sen saat kaçta kalktın ki, kızım?"