─ chev 0910.

99 7 34
                                    

"Pizza işte! Little Caesars pizzaları en iyi pizzalardır." Emektar iş arkadaşım Sky'a yan bir bakış attım ve henüz indiğimiz arabayı kilitledim.

"Ben küçükken Pizza Wings vardı. Senin jenerasyonun bilmez böyle şeyleri." Yolcu koltuğunun olduğu taraftan yanıma doğru yürürken gözlerini devirdi ve ardından tam önümde durdu.

"Senden sadece dört yaş küçüğüm. Şu generation gap saçmalıklarıyla def edemezsin beni moruk!" Doğru diyordu. Onu bununla def edemezdim ama sinirini bozup kendime büyük eğlence çıkarabilirdim. Bu yüzden sinir bozucu olduğunu bildiğim gülümsememi yüzüme takındım ve omuz silktim.

Sky yeniden göz devirdi ve bıkkınlıkla kolumu kavradı. "Sadece yemek yemek istiyorum." Hemen ardından beni kolumdan çekiştirerek pizzacıya sürüklemeye başladığında gülmeden edemedim. Her ne kadar aramızda bir yaş olsa da Sky'ı benden yaşlarca küçük kız kardeşim olarak görüyordum ve yaptığı her harekete gülmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Hayatım boyunca hep bir kız kardeşim olmasını istemiştim fakat ailem hem maddi hem manevi olarak başka bir çocuğu büyütemeyeceği için tek çocuk olarak kalmıştım. 25 yıl sonra ise kendime bir kız kardeş bulmuştum.

Sky, ben hastanede çalışmaya ilk başladığımda içine kapanık ve ağzını kerpetenle zor açtığımız bir acil servis hemşiresiydi. Bunun nedenini çok daha sonralarda, ailesinden şiddet gören bir çocuk olduğunu ve yaşıtlarına bu yüzden hiç ayak uyguramadığını söylediğinde öğrenmiştik. Şimdi ise cıvıl cıvıl bir kızdı ve belki de ben geçmişte yaşadıkları yüzünden bu kadar çok istiyordum ona kol kanat gerilmeyi.

Küçük pizza dükkanına adım attığımızda içerideki içi ısıtan sıcaklık ve nostaljiyi hissettiren pizza hamuru kokusu tüm vücudumuzu gevşetti. Geldiğimiz yer otoparkta karşılaştırdığımız zincir restoranlardan birisi değildi. 1900'lü yılların başında açılan ve babadan oğula geçerek günümüze kadar işletilmeye devam eden küçük bir restoranttı. Hâlâ eski aile tariflerini kullanıyor ve dükkanın içini de aynı nostaljik şeklinde tutmaya devam ediyorlardı.

Kasaya ilerledim ve ilk defa sıra olmadığı için şansıma şaşırarak elimi cebime yolladım. Pazartesi akşamları yemeği ben ısmarlıyordum.

"Fazbear's aile restoranına hoş geldiniz! Nasıl yardımcı olabilirim?" Kasiyer kıza nazikçe gülümsedim ve cüzdanımı cebimden çıkardım. Buraya ne zaman gelsek hep aynı şeyleri sipariş ederdik. Bu yüzden Sky'ın fikrini sorma ihtiyacı duymadan "Bir tane büyük boy Margarita ve yanına da bir litre Coca Cola alabilir miyiz?"

"Tabii. Başka bir şey var mı?" Kafamı olumsuz anlamda sallayıp elimdeki kredi kartını kasiyere uzattım. Ödemeyi yaptıktan sonra oturacağımız yeri seçmesi için Sky'a döndüğümde tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.

"Ceset arkadaşların sana insanlara teşekkür etmeyi öğretmedi mi?" Morgda görevli olduğum için yaptığı imayı görmezden gelerek Sky'a cevap vermemeyi seçtim ve yanından geçerek cam kenarında bir masaya oturdum. Sky da söylenerek arkamdan geldiğinde tam olmuştu. Tipik bir Sky-Dean akşamıydı.

"Duyduğuma göre Nicolo ve Roseline nişanlanıyorlarmış." Kaşlarımı kaldırarak şaşkınlıkla Sky'a baktım. "Gerçekten mi?" Nicolo ve Roseline hastanede herkesin yakıştırdığı ve imrendiği bir çiftti. Oldukça başarılı iki doktorun hayatlarına mutluluk katacağını öğrenmem beni mutlu etmişti.

Sky kafasını sallayıp beni onayladıktan sonra konuşmaya başladı. "Geçenlerde ikisi de izindeydi ya, Nicolo onu lavanta bahçesine götürmüş. Roseline en son ağlaya ağlaya anlatıyordu. Her yeri süslemiş falan..." Fakat hemen çaprazımızdaki masaya gözlerim takıldığında Sky'ın cümlesini yarısında bölmek zorunda kalmıştım.

bağ bozumu festivalleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin