-Jimin'den
Ders bittiğinde kitaplarımı toplayıp sınıftan çıkmak için ilerledim. Hemen yanımda benimle yürüyen Minjeong anlamlandıramadığım bir şekilde beni heyecanlandırmıştı.
"Ah selam Jimin!" Gülümseyerek konuştuğunda afallamış gibi hissediyordum. "Selam!" Yürümeye devam ederken konuştu. "Akşam geliyorsun değil mi?"
Başta ne olduğunu anlamayıp düşünsem de birlikte hafta sonunu geçireceğimizi hatırladım. "Şey ben-" Biraz durdum. Korktuğumu söylemekten çekiniyordum. "Yakalanırsak ne olacak?"
Odaların olduğu kata geldiğimizde bana döndü. "Bunları düşünüyorsan kendini zorlama Yoo Jimin." Odasına gireceği sırada durdurdum. Onunla vakit geçirmeyi cidden istiyordum.
"Bekle." Yakam sıkıyor gibi hissettiriyordu. Düğmesini açmaya çalıştığımda ellerimin titrediğini fark ettim. Olacakları düşünmemden dolayı olmalıydı. Ben derin nefes aldığımda Minjeong uzanıp yakamın düğmesini açtı.
Koridora baktıktan sonra beni odasına çekti. "İyi misin?" Kapıyı kapatırken sorduğunda ben de odasını inceliyordum. "Evet, sorun yok." Başını iki yana sallayıp beni yatağına oturttu.
Titreyen ellerimi tuttu. "Pek öyle gözükmüyor." Utanç vericiydi. Bu şeyler başladığından beri birilerinin karşısında yaşamak beni hep kendimden utandırmıştı. Gözlerimi kaçırdığımda derin nefes alıp vermeye çalışıyordum.
"Hey!" Tekrar ona bakmamı sağladığında devam etti. "Sorun yok." Bir anda sarıldığında şaşırmıştım. Şaşkınlığım dindiğinde ben de ona sarıldım. Uzun bir süre öyle durduk.
Kendimi sıcacık hissederken yavaşça çekildi. Daha uzun süre kalması için yalvarabilirdim. "İyi gelmiş gibi ha?" Ellerime bakarak konuştuğunda ben de baktım. Titremeleri durmuştu. Kötü de hissetmiyordum.
Mahçupça gülümsedim. "Teşekkür ederim." Kapı tıklatıldığında tanıdık bir ses yükseldi. "Yemek bir saate başlayacak." Bu Yuna'ydı. Ayağa kalktığımda Winter da kalktı.
Kapıya yürüdüğümde peşimden geldi. "İhtiyacın olduğunda gelebilirsin." Elimi tutup konuştuğunda kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Teşekkür ederim."
O kocaman gülümserken odadan çıktım. Yakamı düzeltip kendi odama girdim. Kapı tıklatıldığında seslendim. "Gir!" İçeriye babam girdiğinde ayağa kalktım. Dik durup kıyafetlerimi düzelttiğimde o içeri girip kapıyı kapattı.
"Hoşgeldiniz efendim." Yaklaşıp yanağımı okşadı. "Güzel kızım benim." İnsanların bana dokunması küçüklüğümden beri beni rahatsız ederdi. Ama babama bunu söyleyecek cesaretim yoktu.
"Senden bir şey isteyeceğim Jimin." Başımı salladım. "Tabi baba." Gülümsedi. "Hafta sonu önemli bir markanın yemeği var. Benim yerime sen gitmek ister misin?" Hafta sonu mu?
Ama Winter ile geçirecektim. "Baba ben-" Kaşlarını kaldırdı. "Zevkle efendim." Zorunda kaldığım cevabı verdikten sonra gülümsedi. Sarılmak için yaklaştığında istemsizce bir adım geri çekildim.
Yine de yaklaşıp sarılmış sonra da çıkmıştı. O çıkar çıkmaz yastığımı alıp kafamı gömüp bağırdım. "Yemek başlamak üzere." Yastığı sertçe tıklatılan kapıya fırlattım. Üstümü değiştirip odadan çıktım.
Yemekhaneye girdiğimde gözüm Winter'ı aradı. Ona söylemeliydim. Görür görmez yanındaki sandalyeye oturdum. Tam kulağına eğilecekken görevli öğretmen içeri kontrole girdiğinde hepimiz ayağa kalktık.
Winter da sözümün kesildiğini farketmiş olacak ki gülümsemişti. Öğretmen gittiğinde bana döndü. Hemen konuşmaya başladım. "Hafta sonu babam beni bir yemeğe gönderiyor."
Tahminimin aksine yüzü düşmemişti ya da sinirli gözükmüyordu. "Neden bu akşam bir şeyler yapmıyoruz o zaman?" Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde yüzüne baktım.
"Merak etme okuldan kaçmayacağız. Ama film izleyebiliriz ha?" Ben cevap verecekken devam etti. "Tabi cidden benimle vakit geçirmek istiyorsan?" Başımı salladım. "İstiyorum." Gülümseyip önüne döndü.
Herkes yemeğini yerken Ningning konuştu. "Sanki birilerine karşılama yapmadık gibi." O bunu söylediğinde sırıtıp Winter'a baktım. Herkesin ona baktığını farketmiş olacak ki kafasını kaldırdı.
"Ne karşılaması? Geleli 1 hafta oldu neredeyse." Gülerek söylediğinde Giselle konuştu bu sefer. "Gelir gelmez iyi biri misin kötü biri misin bilemedik efendim kusura bakmayın lütfen." Herkes güldüğünde Ningning yüksek sesle konuştu.
"O zaman Winter'a bir alkış." Herkes alkışlamaya başladığında yüzünü kapatmıştı. Hala gülümseyerek onu izliyordum. Herkes geri tabağına döndüğünde ben de yemeye başladım.
"Bizim servet verdiğimiz okula bedava geliyor bir de alkışlanıyor." Biri kendi kendine söylendiğinde uğultular çıkmaya başlamıştı. Yanımda oturan Winter'a göz ucuyla bakıp kafamı kaldırmadan konuştum.
"Bir daha okulumuzun başarısıyla bizi gururlandıran öğrencileri hakkında böyle konuşan olursa servet yatırsa dahi giremez bu okula. Ayrıca servet yatırmak istemeyen varsa okulumuz her ay sınavlar düzenliyor katılıp kendini orda gösterebilir."
Yemekhane sessizliğe boğulduğunda herkesin bana baktığını hissetmiştim. Winter'ın gülümsediğini görmek yeterliydi. Hala üzerimden gitmeyen gözler yüzünden elimi yakama götürdüğümde masanın altındaki elimin üstünde bir el hissettim.
"Teşekkür ederim. Ayrıca sakin ol sorun yok." Bana gülümseyen kıza baktığımda istemsizce ben de gülümsedim. Elini çekip yemeğe döndüğünde hala gülümsüyordum.
"Önünüze dönün be artık." Giselle bağırdığında herkes önüne dönmüştü. Teşekkür ettiğimi belirten bir şekilde ona gülümsemiş ve yemeğe dönmüştüm.
Winter cidden güzel hissettiriyordu. Ama hissetmemem gereken bir güzellikti bu. Danışıp konuşabileceğim biri yoktu. Ki olsa da "Erkeklerden hoşlanıyorum ama bir kız kafamı karıştırıyor babam öğrenirse beni öldürür başka biri öğrenirse de bütün ülke beni konuşur." mu diyecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Money | winrina
Fanfiction"Sana çok aşığım." "Alo? Jimin sarhoş musun sen?" "Ben para istemiyorum ki ben seni istiyorum. Neden herkes bana kızıyor?.. Sana çok aşığım." "Etrafında biri varsa başın derde girebilir. Neredesin sen?" "Korkuluk var. Ama benimle konuşmuyor." "Bu so...