Chuuya'dan,
Sabah uyandığımda Dazai'nin üstünde, ona sarıldığımı fark edince kaşlarımı çattım.
"Dazai..?"
"Günaydın Sevgilim~"
Hafif gülümsedi.
"Sevgilim mi? Gece ne oldu..?"
Kıkırdayıp beni kendine çekti ve sarıldı, bende karşılık verdim.
Ne oluyor cidden? Sarhoşken bir şey yaptım kesin...
"Hislerimizi itiraf ettik, sevgili olduk Güzel'im~ Ve sonra da... Seviştik."
Sırıttı ve bende bununla kıpkırmızı oldum.
"Of... Aptal!"
Yavaşça kafasına vurdum.
"Ama bugün infaz edilmeyecek miydim? Neden şimdi olmak zorundaydı..?"
İç çektim ve kafamı boynuna gömdüm, o da saçlarımı okşamaya başladı.
"Seninle olmak istiyorum..."
"Merak etme Sevgilim, halledeceğim. Yorma kafanı sen..."
"Söz mü?"
"Söz."
Gülümseyerek söyleyip omzumu nazikçe öptü.
"Kunikida-kun birazdan gelir, giyinmeliyiz Chibi'm~"
"Tamam!"
Yavaşça ayağa kalkıp giyindim ve o da giyince yanına oturup omzuna yasladım kendimi. O da eliyle belimi kavradı.
"Seni seviyorum Dazai!"
"Bende seni seviyorum, Chuuya~"
Kıkırdayıp ona daha da sokuldum.
Şu an en mutlu anım, hiç bitmesin Tanrı'm, sana yalvarıyorum...
Biz öyle durduk bir süre, bana çok kısa gelen ama aslında on beş dakikalık bir zaman dilimiydi bu.
Bunu kısaltan şey ise Kunikida-san'ın gelmesiydi.
"Onu hazırla, gidiyorsunuz Dazai."
Dazai onaylayıp yine ayağa kalktıktan sonra yine kollarımı bağladı ve beni bileklerimden tutarak arabaya, suçluları taşımak için olan kamyonete benzeyenlerden birine, bindik.
Kapı kapandıktan sonra yetenek engelleyiciyi söktü.
"Bak şimdi, bayılmak için ilaç içeceğim ama kafamı arabaya vurup beni bayıltmışsın gibi görünmek için ben bayıldıktan sonra kafamı vurup kanat, anladın mı?"
"Sana zarar vermek istemiyorum ama..."
"Chuuya, lütfen Sevgilim. Birlikte olabilmemiz için küçük bir bedel sadece~"
Gülümsedi, iç çektim.
"Peki, sen nasıl istersen..."
Dazai ilacı içtikten kısa bir süre sonra bilincini kaybetti.
Kafasını tutup arabanın demir kısmına dayadım.
"Özür dilerim."
Kafasını duvara vurup kanadığından emin olduktan sonra yeteneğimi kullanarak seyir halindeki arabadan kaçtım ve Dazai'nin önceden dediği gibi kendi evime gidip salona, koltuğa oturdum.
O sırada, Canavar yine geldi.
"Demek Dazai'yle sevgilisin? Onu hak etmiyorsun sen. Ölmeliydin, bugün infaz edilecektin işte. Sonunda senden kurtulacaklardı. Kaderini değiştirme ve kendini as, Chuuya."
"İstemiyorum... Dazai'yle mutlu olmak istiyorum..."
"Sen onu hak etmiyorsun, daha iyilerine layık o. Eğer yaşarsan o işkence çekecek. Öldür kendini."
"Ben... İstemiyorum..."
Kafamı eğdim.
"SANA ÖLMEN GEREKTİĞİNİ SÖYLEMEDİM Mİ? FAZLA BENCİLSİN! KALK VE İP AL! KENDİNİ AS, FAZLA BİLE YAŞADIN."
Sinirle bağırdı Canavar.
Belki de haklıdır?
Hayır,
Haklı.
Ben ölmeliyim, Dazai'nin acı çekmesini istemiyorum.
Yavaşça ayağa kalkıp önceden hazırlanmış olan ipi odamdaki eski intihar denemelerimden kalma olan askılığa ipi astım.
"Ah... Mektuplar..."
Mektuplarımı koyduğum çıkartıp önüme, ayaklarımın dibine koydum ve son bir not daha yazıp kutunun üstüne koydum.
Bir tabure getirip üstüne çıktıktan sonra ipi boynuma geçirdim.
"Elveda, Sevgilim."
Tabureyi düşürdüm. Artık geri dönüş yok, kurtaracak kimse de yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mektuplar, Soukoku
Fiksi PenggemarChuuya, Dazai'nin Mafya'dan ayrıldığı günden itibaren ona mektuplar yazmaya başlar.