on yedi

2K 206 8
                                    

Gözlerim sinirle kısılırken, nefeslerim hızlanmıştı. Az önce Kurtuluş şerefsizi, Mirza'nın yanına gitmişti. Daha sonra gözden kaybolmuşlardı. Mirza eskisi gibi değildi biliyordum ama Kurtuluş'un onun aklına gireceğini düşünmek... Yok duramayacaktım burada.

" Geleceğim birazdan ben. Yerime bakarsın. " dedim Özkan'a. Mesai bitimine daha vardı zaten. Dükkândan çıktığım gibi yan taraftaki ara sokağa ilerledim. Her zaman orada konuşurlardı.

Kurtuluş ve uzaktan gelen it sürüsünü görünce sinirle gerildi çenem. Yine aynı şeyler yaşanacak gibi hissediyordum. Geçen sefer onu zar zor alabilmişken onlardan, şimdi yine zarar görmesini kaldıramazdım.

Mirza düz bir ifadeyle Kurtuluş'u dinlerken sadece uzaktan onları izliyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum tam olarak. Kurtuluş büyük ihtimalle olduğu duruma rağmen kendini ak çıkaracak saçmalıklar zırvalıyordu.

İt sürüsü kısa bir sürede burada olduğunda yanımda da birini hissetmiştim. " Yok bu kodumun malları akıllanmıyor. Sikicem belalarını bu sefer. " Murat'ın sinirli çıkan sesi kulağıma uğramıştı. Hızlı adımlarla Mirza'nın yanına ilerleyip, Kurtuluş'la arasına geçti.

Ben niye bunu yapamamıştım?

" Siktir git lan. Yetmedi mi yediğin boklar? Rahat bırak adamı. " çatık kaşlarıyla, iğrendiğini belli eden bakışları Kurtuluş'a odaklanmıştı Murat'ın.

" Girme sen araya, kim senle konuşuyor lan?' Kurtuluş ona çıkıştığında Sinan çoktan Kurtuluş'un yanında bitmişti.

" Senin ne işin var bunlarla? " Sanki dünyanın en kötü varlıklarına bakar gibi gözleriyle Mirza ve Murat'ı işaret etti.

Bu kadar karaktersiz olup, onları bu şekilde aşağılarcasına konuşması sinirlerimi daha da bozuyordu. Sanırım sinirimi dışarıya yansıtmamaya alıştığım için şu anda öylece kala kalmıştım.

" Bu ibnemi çağırdı yine? Lan Kurtuluş'tan ekmek çıkmaz sana anlamadın mı?" Cevdet sırıtarak konuştu.

Kurtuluş bir şey demiyordu. Bu huyunu sevmiyordum. Yerinde olsaydım Kurtuluş'un da karşılık verdiğini söylerdim, bir güzel izlerdim güvendiğim boklar tarafından dışlanmasını.

" Sen ne karışıyon lan bamyalı pezevenk!" Murat ona da yükseldiğinde hiç olmazsa onu tutmak için oraya gitmem gerektiğini düşündüm. Murat'ın dur durağı yoktu çünkü. Yine geçen ki gibi dayak yemesini istemezdim. Hızlı adımlarla yanlarına ilerledim.

" Aha üçüncüleri de geldi. Bir muhallebi çocuğumuz eksikti. " Sinan'ın bakışları bana döndüğü gibi bakışlarımın odağı o olmuştu. Genelde bana bulaşmazlardı, belki de bulundukları ortamlarda pek olmamamdan kaynaklanıyordu.

" Pişt muhallebi falan, biliyon galiba bir şeyler. Akşam yedireyim mi sana?" Mirza sırıtarak ona baktı. Ellerini cebine sokmuş, oldukça keyifli görünüyordu.

" Siktiğimin ibnesi. " tıslayarak konuştu Cevdet.

" Hayırdır niye toplandınız buraya? Lan Kurtuluş Kahve'yi niye boş bıraktın?" Alparslan yanımıza gelip bir sigara yaktığında gözlerimi devirdim. Bir o eksikti. Ama rahatlamış sayılırdım, o varken bu üç tasmasız, Mirza'ya vuramazdı.

" Mirza çağır-"

" Yalan söyleme sikerim senin belanı." sinirime hakim olamadan konuştum. Yanına gidip onu buraya çağıran oydu. Görmesem inandıracaktı herkesi haysiyetsiz.

" Lan bunun çenesi açılmış sanki. " Sinan keyifle sırıtan yüzünü dağıtmak istedim. Daha sonra kendimi şiddete olan bu ani eğilim yüzünden kınardım.

Dükkan °BxB°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin