3

36 7 4
                                    

Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu tamı tamına. Bu bir haftada psikolojik yardım almıştım. Vücudumdaki yaralar iyileşmeye başlamıştı. Vücudumdaki yaralar eninde sonunda geçecekti, peki ya aklımdaki, kalbimdeki yaralara ne olacaktı? Onlar da geçecek miydi?

Şimdi ise Hakkari'de abim ile kaldığım evde yatağıma oturmuş hayatı sorguluyordum.

Hastanedeki iki gün boyunca refakatçi olarak Timuçin kalmıştı. Bu iki günlük süreçte birkaç kere Turan ve Göktürk gelmişti. Göktürk çok sessiz biriydi ama bir o kadar da iyi bir insandı. Turan ise deli dolu bir tipti. Her ne kadar abimin eski timinin yerini tutmasada onlarla iyi anlaşmıştım.

Abim son gün hastaneden çıkacağım zaman gelebilmişti. İşi gereği olduğunu bildiğim için fazla sorgulamamıştım. Sorgulasamda bana bir şey demeyeceğini az çok biliyordum. Bilgiler ne olursa olsun gizli kalırdı. Alışmıştım buna.

Yataktan kalkıp lavaboya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp aynaya baktım. Daha iyi görünüyordum. Yüzüm sağlıklı duruyordu. Yüzüm şu an ne kadar umurumdaydı ki? Geceleri kabuslardan uyuyamıyor, uykulardan kan ter içerisinde uyanıyordum.

Saçlarımı tepemde saçma bir topuzla bağladım ve mutfağa geçip bir şeyler yemeye koyuldum. Telefonumun çalması ile odama tekrar koştum. Arayan kardeşimdi. Telefonu açıp kulağıma koydum.

"Ablaların en güzeli. Canım benim. Nasılsın gülcemaline öldüğüm." Yağcılık devri başlamış.

"Ne istiyorsun Bade?" Kesin bir şey isteyecekti. Onun bu halini özleyeceğim aklıma bile gelmezdi.

"Şeyy..." yine bir boklar karıştırmıştı.

"Ne yaptın?" Sesim biraz sinirli çıkmıştı galiba.

"Ben biriyle tanıştım. Bak ama tamamen tesadüftü."

Bir nefes verdim ve mutfağa yöneldim.

"Eee Bade?"

"Yani diyorum ki acaba buraya gelsen. Çünkü annemle biraz kavga etmiş olabilirim. Çocuk yüzünden." Annem buna kızacak bir kadın değildi ki.

"Annem mi? Neden kızdı ki?"

"Abla çocuk şey."

"Ney?" İyice merak etmeye başlamıştım.

"Jöak." Ne dedi o?

"NEEEEE?" Galiba biraz fazla bağırmıştım.

"Ne bağırıyorsun abla kulağım koptu." Kız haklı Asena, tüm ülke seni duydu resmen.

"Sen manyak mısın kızım? Nerden buldun?" Annemin neden kızdığını şimdi anlamıştım işte.

"Abla bak vallahi tamamen tesadüf. Ama annem çok kızdı. Asker diye. Biliyorsun abimle de kaç ay konuşmamıştı."

Babam bizi geride bırakmıştı. Annem her ne kadar babama aşık olsada abimin babamın izinden gitmesini istememişti. Onun gibi olmasını istememişti. Bir kayıbı daha kaldıramayacağını söyleyip durmuştu.

Anlıyordum aslında onu. Ben olsam bende kaldıramazdım bir kayıbı daha.

"Tamam dur bi kahvaltı yapayım askeriyeye gideceğim sonra zaten. Gidip geleyim arayacağım ben seni." Telefonu Bade'nin suratına kapattım ve hızla kahvaltımı yaptım.

Üzerime bir pantolon ve kalın bir kapüşonlu geçirip montu giydim, ayağıma botlarımı geçirip hızla evden çıktım. Askeriyeye gitmeden önce tatlıcıdan bir tepsi baklava aldım ve askeriyeye koşar adımla gitmeye başladım. Bu tatlı hem time teşekkür manasında hem de abimin önden bir kanına girmek amacıyla alınmıştı.

KARARGAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin