6.5110 GÜN

768 62 12
                                    



📍📍İnci kefalerim bölüm biraz geç geldi. Bunun için çok özür diliyorum sizden. Hayatın hareketliliği bir türlü yakamı bırakmıyor. Vize sınavlarım başlıyor bu yüzde hiç zamanım olmuyor.

Yeni bölüm istiyorsunuz ama yorum yok denecek kadar az ,az olunca da benim yazma isteğim olmuyor. O yüzden oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada alıntıyı uzun zaman önce paylaştım beni takip etmeyenlerin haberi olmuyor ve sürekli yeni bölüm istiyorlar. O yüzden profilimi takip etmeyi unutmayın.

👉 WATTPAD;Nihal1243

-ALTINCI BÖLÜM 5110 GÜN-

"Canım çok acıyor bayım. Onu görünce arsızca atan şu kalbimi yerinden sökmek istiyorum ama, onun için bir daha hızlı çarmayacak diyede çok korkuyorum." Gözlerimdeki yaş ruhumu dinlendiriyordu sanki. Pahalı olan gömleği bu sefer yağmurdan doloyı ıslanmıyordu. Benim göz yaşlarımdan dolayı ıslanıyordu.

"Herkesin acı dolu bir hikayesi vardır küçük hanım. Peki sen acı nedir bilirmisin küçük hanım?" Sorduğu soru duraksamama neden olmuştu. Acı neydi? Mem'in cansız bedeninin benim ayaklarımın ucuna düşmesi miydi? Yoksa iki üç cümleye sığdırılmış sözlükte geçen anlamıydı. İşte bunun cevabı çok zordu.

"Sustunuz küçük hanım.Acı..." Derin bir nefes alıp yüzünü bana çevirdi. "Acı" dedi tekrardan.Dili lal olmuş gibiydi, konuşamıyordu. Okumayı yeni öğrenmiş bir çocuk gibi acı kelimesini tekrarlayıp duruyordu.

"Çok özledim bayım. Çok özledim" dedim göz yaşlarım arasında.

"Özlemekte bir duygudur küçük hanım. Her gün ruhsuz bakışlarını görmektense..." Bana değildi bir başkasıyla konuşuyor gibiydi. Sayfalarca yazmak isteyipte yazamıyormuş , mürekkebi izin vermiyormuş gibiydi. Benim idamım Mem'in sürgünden gelmesiyle başladı. Her şey güzel gidiyor derken anında bir bomba patlayıp o mutlu oldğum rüyadan beni uyandırmıştı. Hayatım koca bir acıdan ibareti.

Acıydı ; Tek kelimeyle sığdırdığımız acı kelimesi, içinde yüzlerce anlam barındıran ve insanı derinden yaralayan acı...

"Dayanamıyorum bayım. Onun yokluğuna dayanamıyorum" ruhum çürümüş benim. Ruhum. Ah Mem nasılda özledim seni. Kokunu, sesini en çokta ellerini özledim. Her daim üşüyen ellerimi ısıtmak için bekleyen o sım sıcak ellerini. Ne olursun gel artık. Ellerim sensiz çok üşüyor. Ellerim sıcak ellerine çok muhtaç.

"Ölmek istiyorum bayım. Dayanacak gücüm, dökecek göz yaşım kalmadı. Kos koca dünyada yapa yanlız kaldım." Beylik silahımı çıkarıp şakağıma dayadım. Temkinli adımlarla bana yaklaşıyor ve benimle göz temasını asla kesmiyordu. Elimdeki silahı yavaşca kavrayıp elimin arasından aldı. Belki de ölmek istemiyordum.

"Ölmek için kurşun gerekmez küçük hanım." Ölmek basit ama yaşamak zor. Sığınacağın bir ailenin olmaması ne kadarda acı verici biliyor musunuz? Her yerde kendi anılarınızı görmek insana bu kadar acı vermesi haksızlık. Bazen ölüm bir kurtuluş zannederiz ama,ölüm bir kurtuluş yolu değil,ölüm bir kaçış yolu.

"Onu ne kadar seviyorsunuz küçük hanım?"

"Yanlış soru bayım. Sorunuz onu nasıl sevdiğim olacaktı. Ama biliyor musunuz? Bana ızdırap çektirecek kadar çok seviyorum bayım."

"Sevginin fazlası zarar küçük hanım."

"Ama ben o zararı sevecek kadar zehirliydim bayım."

MEM Û RONYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin