BÖLÜM 1
"Avcı kötüydü, Av ise fazlasıyla masum..."Avcı / İlahi Bakış Açısı
Kumral saçlarını geriye doğru savurdu, kıvrılan dudaklarına engel olamadan birbirine bastırmaya çalıştı. İri göğüsü inip kalkıyor, geriye savurduğu saçları itaatsizlik ederek tekrar alnına dökülüyordu. Dökülen her saç tutamı, terlemiş alnına yapışıyordu. Elinde ki bıçağı daha sıkı kavradı, parmaklarına bulaşan kandan büyük bir haz aldı. Üzerinde ki siyah gömleğine, kan fışradığında, bıçağı geri çekip kurbanına uzun uzun baktı. Ela gözlerinin ardında ki öfke, fazlasıyla belli oluyordu, ela gözlerinin ardında ki o haz her geçen saniye daha da artıyordu.
Bıçağı eldivenle kaplanmış diğer parmaklarının arasına aldı, cebinden çıkardığı mendil ile silip kemerine sıkıştırdı. Şişen göğüsünden dolayı siyah gömleği her an yırtılacakmış gibi duruyordu. Fakat nefesleri oldukça normaldi, kalp ritmi yavaştı.
Onun işi buydu. Öldürmekti. Bundan haz alıyordu, bunu seviyordu.
Bir kaç adım geri gidip, kan kusan adama baktı. "Son kez soracağım." dedi üzerine vurgu yaparak. Oldukça sert olan sesi, adamın hücrelerini titretmişti. Adam, elinin tersiyle dudaklarından çenesine doğru yol çizen kanı sildi, böbreğinin hemen yanında ki derin yaraya diğer elini bastırdı. "Sonuçta öldüreceksin beni, öyle değil mi, Avcı?" Kanla dolu dudaklarını kıvırdı. "Bunu asla öğrenemeyeceksin."
"Belki, canını bağışlamayabilirim." Adama doğru ilerleyip saçlarını sıkıca kavrayıp geriye dogru attı. Adamın yüzü yüzüne çevrilmişti, korku dolu gözleri ela gözlerde gezinmeye başlamıştı. Tek kaşını kaldırdı ela gözlerin sahibi ve "Aileni de mi düşünmüyorsun?" diye sordu acımasız, merhamet barındırmayan sesiyle.
Adam olduğu yerde daha fazla titredi. Kanlı dudakları, bu sefer gerçek bir korkuyla aralandı: "Onlara zarar verme, lütfen."
"Onları gözümü kırpmadan katlederim." Dolgun ve biçimli dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Sonuçta ben Avcı' yım, onlar da Av. Eğer bana kime çalıştığını, kime köpeklik yaptığını söylemezsen, hem kendini hem de aileni tahtalı köye yolcu ederim. Anladın mı av?"
Bir süre adamın korkusunu uzun uzun izledi. Biraz daha beklerse, adamı öldürecek ve işine kaldığı yerden devan edecekti. Sonuçta, elinde bir sürü adam vardı ama canı bu adamı konuşturmak istiyordu. Aralarından en korkak ve kaybedecek bir ailesi olan oydu. Bundan daha iyi bir fırsatı kaçıramazdı. Ya konuşacaktı, yada ailesi ile birlikte ölecek. Konuşmazsa, bir başkasının hayatını da kendi elleri ile kana bulayacaktı.
"Tamam, söyleyeceğim. Ama bana bir söz ver, aileme dokunmayacaksın. Onların kılına zarar vermeyeceksin."
Alayla güldü. "Zarar verirsem ne yapacaksın?"