Telefonuma bildirim gelmesiyle uykumdan hızla uyandım. Uyandığımda yanımda kimse yoktu, üstümde kalın bir battaniye vardı. Bir dakika ne anlatıyorum Çağan nerde?
Hemen telefondan Çağan'ı aradim.
"Aradığınız kişiye şu anda ula..." telesekreter cümlesini bitirmeden aramayı kapattım. Belki görür diye mesaj attım ama bence nafileydi.
Arabanın kapısını zorladım kapı kilitliydi. O sırada kenara bırakılmış bir not buldum."Arabanın torpido gözünde anahtar var. Yandaki 20 no'lu ev de benim canın sıkılırsa veya uyanırsan gelebilirsin. Seni arabada bıraktığım için üzgünüm umarım üşümemişsindir seni uyandırmayı denedim ama uyanmadın eve taşıyıp orda uyumanı sağlayabilirdim ama bence biraz saçma olurdu :) "
Ben gerçekten aptaldım. Her neyse arabada saatlerce beklemektense Çağan'ı uyandırıp beni eve götürmesini isteyebilirdim. Anahtarı buldum arabayı kilitleyip eve doğru yöneldim. Kapıya gittim zili çaldım, çalmamla kapı yaşlı bir kadın tarafından açıldı.
"Ee şey... Ben Çağan Bey ile görüşecektim. " dememle Çağan kapıda belirdi. "İçeri gelsene Burcu" kadın yüzüne yapay bir gülümseme bıraktı. İçeri girdiğimde Çağan kadınla konuşuyordu. Sonrasında Çağan montumu ve aldı vestiyere asti. İçeri odayı gösterdi, odaya doğru yönetirken Çağan'a "beni hemen eve götür" dedim.
Ve bana söyle cevap verdi "şu an olmaz"
Ne an olacaktı peki?! "Tamam o zaman ben otobüsle giderim." dedim. "Saatin farkındamısın sen? Saat üç'e yakın bu vakitte ne otobüsü?"
"Tamam o zaman taksiyle giderim."
"Eve gelmeden gitseydin o zaman Burcu Hanım."
Çok kabardı gerçekten arabayı üstüme kilitle diyen bendim sanki.
"Affedersin de arabayı üstüme kilitle diyen ben miydim ve telefonu açmayan?"
"Burcu şu an olmaz dediysem olmaz otur oturduğun yere bi kaza çıkmasın"
"Ne kazası ya ne kazası? Kazayı sen başta yaptın zaten. Düzensiz serseri"
"Ne! Seni eve getirip odaya da kilitleyebilirdim. Ve bana birşey yaptı mı acaba diye aklını da kaçırtabilirdim!"
"Şimde de beni kadın olmamla mi tehdit ediyorsun sen? Tamam, ben gidiyorum Çağan. Sakın bir daha seni yakınımda görmeyeyim tamam mı?"
Dedim ve eşyalarımı aldığım anda kapıdan açtım ve hızla kapattım. Koşmaya başladım. Kapının hızla açıldığını ve kapandığını duydum ve birinin koştuğunu...
"Burcu! Bekle, bekle dedim. Burcu!"
Çağan bana yetişmişti ne yazık ki. Kolumu tuttu ve
"Nereye gittiğini sanıyorsun?"
"Bir serseriden kaçıyorum"
"Sen daha serseri görmemişsin hayatında!"
"Artık görmüş oldum."
Kolumu hızla çektim ve yeniden koşmaya başladım. Bu sefer Çağan ciddi sinirlenmiş olmalıydı. Kolumdan çok hızlı bir şekilde çekti neredeyse dengemi kaybediyordum! Evet dengemi kaybetmiştim. Çağan hızla beni tuttu yüz yüzeydik gözlerimiz birbirine çok yakındı.
"İşte sen, bir çekmeyle düşebilecek kadar aciz bir kızsın." Dedi ve yüzüne iğrenç bir gülümseme taktı.
"Sen gerçek bir serserisin." Kolumu hızlıca çektim, yüzüne okkalı bir tokat yapıştırdım.
"Sen de bir tokatla dize gelebilecek bir serserisin." Dediğim anda dudağıma baktı ve bir anda öptü ve geri çekildi.
Hiçbir şey diyemedim donup kalmıştım.
"Hadi o zaman seni eve götüreyim. Aslında bizde kahvaltı da yapabilirdik ama istemedin, sen bilirsin"
Hayatımda bu kadar gıcık bir insan görmemiştim.
"Kendim gidebilirim senin gibi bir serseriye kalmadım."
"Peki, görüşürüz o zaman burcu"
Ne, ne ne? Beni kendine mecbur mu bırakmaya çalışıyordu. Dışarıdan bu kadar pislik görünmüyordu!? Arkasını döndü ve evine doğru yürümeye başladı. Arkasından bağırdım sen çok pislik bir herifsin! Dışarıdan sevecen görünen bir pislik!"
"Hadi Burcu kahvaltı yapıcaz inat etmeyi bırakta gel."
"Affedersin de siz saat 3' te mi kahvaltı yapıyorsunuz?"
"Seni duyamıyorum eve gelirsen duyabilirim burcu"
Koşarak arkasından gittim koluna bir yumruk geçirdim.
Hiç umursamadı ve yürümeye devam etti. İçeri girdik, yaşlı kadın yanımıza geldi.
"Yeniden hoşgeldiniz çocuklar"
Çağan ile aynı anda hoşbulduk dedik.
Çağan bana odasını gösterdi. İçeri davet etti.
"Sana o öpücüğün hesabını soracağım Çağan"
"Ne ben kimseyi öpmedim, sen kucağıma düştün"
"Sen gerizekalı mısın? Benimle dalga mı geçiyorsun çok ciddiyim."
Böyle dememle birlikte Çağan birden ciddileşti.
"Özür dilerim, yaptığım doğru değildi ama karşı koyamadım. Bir daha olmaz söz veriyorum. İkimizin arasında kalsın unutalım gitsin olur mu?"
"Öyle kolay unutulacak bir şey değil yaptığın"
"Üzgünüm"
"Her neyse o evdeki kadın kim?"
"Ha o benim ev hizmetçim, iyi bir kadın bana çok annelik yaptı sayılır."
"Anladım, sana bir şey soracağım. Herhangi bir işte çalışıyor musun?"
"Ben burslu okuyorum burcucuğum"
"Güzel, hangi bölüm?"
"İç mimarlık"
"Vay, güzelmiş ama ben pek sevmiyorum o tür şeyleri."
"Evet herkes sevmeyebilir doğal bir şey"
Onaylarcasına başımı salladım.
"Baban veya annen yok mu Çağan?"
Hayır anlamında başını salladı.
Senin diye sordu.
"Benim babam var ama tam olarak nerde bilmiyorum haberleşmiyoruz"
"Neden?"
"O beni sevmiyor ben onu sevmiyorum."
Çağan bir şey söylemedi, tepki de vermedi telefonunu açtı. Açar açmaz birsürü mesaj gelmeye başladı. Ve sonrasında da bir arama. Telefonu açtı kulağına götürdü, genç bir kız sesi geldi ve günaydın canım dedi uzata uzata ve mutlu bir şekilde. Çağan da karşılık verdi ve günaydın dedi uzata uzata. Sevgilisi mi vardı? Ve beni ölmüştü? Ve evindeydim ve bana aşırı samimiydi ve sevgilisi vardı?! Sevgilisi olan biri neden başka birini öper ki? Doğru ya bu bir erkek ve ayrıca yakışıklı ve paralı, neden sevgilisi olmasın? Kahvaltıya kadar Çağanla konuşmadım Çağanın kahvaltısı bitmeden ben hızlıca kalktım, eşyalarımı topladım ve evden çıktım. Artık hayatımda Çağan adlı birisi yoktu.
Çağan da arkamdan kalmış olmalıydı ki nereye gidiyorsun dedi.
"İşe gidiyorum."
"Birlikte çıkalım"
Bu sefer inat etmedim çünkü onu bu gün ilk ve son görüşüm olacaktı.
Birlikte arabaya bindik ve yola koyulduk. Çağan söze girdi.
"Nasılsın?"
"İyi."
"Sağol ben de iyiyim burcu."
"Ne güzel."
"Yine ne oldu Allah aşkına?"
Cevap vermedim.
Arabayı aniden durdurdu.
"Ne oldu burcu?"
"Napıyorsun, işe yeniden geç kalıp bu sefer işten atılayım diye mi uğraşıyorsun?
"Hayır ne olduğunu anlamaya çalışıyorum."
"Anlasan ne olacak?"
"Burcu neden tanıştığımızdan beri sabrımı sınıyorsun?"
"Bence sen benim sabrımı sınıyorsun çünkü ben sana birşey yapmadim. Tanıştığımız saatten beri başıma gelmeyen kalmadı."
"Ne yapabilirim?"
"Bir şey yapmana gerek yok."
Bağırmaya başladı.
"Allahım, Burcu beni sinirlendiriyorsun burcu!"
"Ne yapacaksın sinirlerin yatışsın diye yine öpmeye mi kalkacaksın? Neden sevgilinle yapmıyorsun o işlerini yeterli gelmiyor mu sana?"
"Ne sevgilisi burcu ne diyorsun?"
"Ya sen beni herhalde işini bitirip parasını cebine koyup göndermedik salak kızlardan falan sandın, sevgilin varken beni öpmeler falan?"
Büyük bir hayal kırıklığıyla gözlerime baktı.
"Sen olayı tamamen yanlış anlamışsın. O arayan kuzenimi ve kuzenim nişanlı."
"Beni ilgilendirmiyor neyse ne seni bir daha görmek istemiyorum anladın mı beni, defol git karşımdan senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı"
"Ben sadece seni düşündüğüm için yaptım bunları."
"Defol git." dedim. Ve gözümden iki damla yaş süzüldü. Yanıma geldi, alnını alnıma yasladı gözyaşlarımı sildi.
"Gidiyorum artık benden kurtuldun."
Arkasını döndü arabaya bindi ve gitti.
Yoldan bir taksi çevirdim ve ben de işe gittim ama aklım Çağandaydı. Sürekli onu düşünüyordum. Sürekli telefonumu kontrol ediyordum. Vardiya hızlıca geçmişti. Eve gittiğimde hiçbir şey yapamamıştım. Ne gece uyuyabilmiş ne de aklımdan onu çıkarabilmiştim.Selam millet yeni bölümü sonunda yazdım olaylar biraz hızlı gelişti daha fazla uzatmak istemedim umarım keyifle ve soluksuz okumuşsunuzdur ♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Güneşten Daha Güzel
RomanceAy mıydı geceyi güzel yapan yoksa ışığını Ay'a veren Güneşte miydi asıl mesele?