1 - BÖLÜM

59 5 2
                                    

"Hüliş, bu sefer ki müşterilerin baya ballı, hünerlerini göstermekten çekinme." diyor, Elif usta. Başımı salladım, hünerlerim için ayrı bir çaba göstermiyordum sadece gördüklerimi daha kapalı anlatıyor ve onu tekrardan buraya çekiyordum ve eğer ki Elif usta hünerlerimi göstermemi istiyorsa bu oldukça ciddiydi.

"Hangi sosyetik gözde geliyor?" diye soruyorum. Çenesini kaşıyor etrafı süzerken, oldukça dağınık gözüken ortam aslında beni oldukça rahatlatıyordu, el aldığım falcı bundan bahsetmişti, etraf ne kadar göz yorucu olursa, enerjiler daha çok beni bulduğuna dair ve bu doğruydu çünkü hislerim ve işittiklerim bu karşıt olamazdı.

"Feride Karaca, inanabiliyor musun Hüliş, Engin Pars Karaca'nın kız kardeşi bizim mekana geliyor?" diyor hayret edici bir ses tonuyla. Birkaç gün önce bir magazin dergisinin içerisinde fotoğrafını gördüğüm Engin Pars Karaca'nın görüntüsü aklıma geliyor sanki tüylerim ürperiyor. Fotoğrafı bile ürküten adamın kız kardeşi geliyor diye bu kadar sevilmemeliydi.

"Elif abla, o adamın ne kadar korkutucu olduğunun farkındasın değil mi?" diye soruyorum, başını sallıyor.

"Onu etkileyici kılanda bu, düşüncesi bile içimi gıdıklıyor sanki." diyor, bu kadın kesinlikle 30 yaş bunalımındaydı yoksa öyle bir adamdan etkilenmiş olması imkansız ötesi.

"Yüzündeki kaşının üstünden yanağına kadar yarası bile etkileyici." diyor, elimi ağzıma götürüyorum, şaşkınlıktan yemin ederim ağzım açık kaldı.

"Abla, o bahsettiğinin yaradan dolayı adam tam göremiyor, gözü sürekli kızarık." diyorum, omuz silkiyor.

Kapı sesiyle elini çırparak odadan çıkıyor, şu kadına asla anlam veremiyorum. Tütsü yakmak için çekmeceden tütsümü çıkarıyorum, çakmakla ucunu hafif yakarak odada gezdiriyorum, ellerimi etrafta gezdiriyorum, enerji dolaşımı için. Odada göz gezdiriyorum, birkaç biblonun yerini değiştirmek mantıklı geliyor.

Bana el veren ablanın söylediği söz aklıma geliyor; yeni müşteri için değişimler gereklidir çünkü farklı bir insan demek farklı enerji demektir, etrafta ufak değişimlerden sonra yerime geçtim. Şimdi sanki daha nefes alınır hissettim, kendimi fala gerçekten hazır hissediyorum. Zilin sesiyle içeriye alımlı bir kadın girdi, üniversite öğrencisini anımsatıyordu. Simsiyah saçları, ona tezat bembeyaz teni, hafif kemikli burnu ve çenesinin bir tık üstündeki beni, onu kendine özgü bir tarz gibi hissettiriyordu.

Konuşmadı sadece önüme doğru ittirdi fincanını, hafifçe dokundum ve fincanın epey soğumuş olduğunu hissettim. Gözlerimin içerisine bakıyordu, fala inanmadığını hissettirmek için.

"Düşünmeyi bırakmalısın." diyorum, kaşlarını çatıyor.

"Daha fincanı bile açmadın." diyor, gülümsüyorum. 

"Düşüncelerin görüş açımı engelliyor." diyorum, yavaşça fincanı açıyorum, bir anda Feride'nin arkasında beliren üç siyah silüet ile göz göze geliyorum, baya yorulacak gibi gözüküyorum.

"Onu takip eden birisi var." diyor, kısa boylu silüet. 

El aldığım falcıdan bahsetmeyi unuttum. El aldığım falcı alanında oldukça uzman biri. Üniversite de bir arkadaşıma fal bakıyorum, baktığım sıra aynı buna benzer üç silüet görüyorum, manevi gücü yüksek olan bir arkadaşıma bahsediyorum ve ismiyle epey tanınan bir falcıya götürdü beni, falcı, bunun fincanı açtığım sıra olup olmadığıyla alakalı bir çok soru soruyor ve bu soruların sonucunda bana el vermeye karar veriyor.

Şöyle anlatabilirim kısacası;

Kısa boylu silüet düşünceleri.

Orta boylu silüet hisleri.

Uzun boylu silüet ise korkuları, geçmişi.

"Ağabeyinin izini sürdüğü adam olduğunu düşünüyor." diyor kısa boylu silüet ve uzun boylu silüet devam ediyor, "Ağabeyinin öğrenmesinden korkuyor, çünkü bir kere söylemiş ve onu takip eden adamı gözünün önünde öldürmüş." diyor, elimdeki kan çekiliyor, elimde olmadan düşürüyorum ve kırılma sesi ortamı sarıyor ve kadının başındaki üç silüet kayboluyor.

"Ne gördünüz?" diye soruyor korkuyla.

"Ağabeyiniz bir adamı mı öldürdü?" diye soruyorum, yüzümdeki kanın çekildiğini hissediyorum.

Feride'nin göz bebekleri büyüyor korkuyla, yere düşen fincana bakıyor sanki fincanı suçlarcasına ya da inanmazcasına fakat şunu biliyor ki artık ben öylesine bir falcı değilim.

"Bana yardım edin." diyor, başımı kaldırıyorum inanmazcasına.

"Ben mi?" diye soruyorum, başını sallıyor.

7 EKİM 2023


Fincan DibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin