19 yıl sonra Sunn Krallığı
Sarayın büyük bahçesinde oturmuş, kitabımı okuyordum. Arkamdan gelen adım seslerini duydum. Gelen kişi annemden başkası değildi. Onu adım atışından bile tanıyabiliyordum.
Yanında bahçıvan Robin vardı. Bahçeye yeni fidanlar dikileceğini anladığım için kitabımı aldım ve geri kalanı yanımdaki hizmetçi kadına bıraktım.
Annem ve babam bana anlamı nezaket olan ''Grace'' ismini vermişti. İsmimi seviyordum ama onları sevmiyordum.
Babam Owen ve annem Louisa. Sunn krallığının kralı ve kraliçesi.
Evet ben Grace SUNN. Sunn krallığının prensesi.
Bizler toprak krallığı olarak doğayı sembolize ederiz. Krallığımız son 7 yıldır çok verimli topraklara sahip. Gizemli bölge bulunduğundan beri 3 krallık zenginlik içinde yaşıyordu.
Annemin adımı seslenmesi ile düşüncelerden uzaklaşıp gerçekliğe döndüm. Aldığım zarafet derslerinden faydalanarak ona doğru yürüdüm. Bu gün benim 19. yaş günümdü.
Ve ayrıca taç giyme törenimin olduğu gün.
Kaderimden kaçamayacağım için yanına oturdum ve onu dinlemeye başladım.
''Uzun yıllar önce, senin doğduğun gece dolunay vardı. Sen su yeşili gözlerini açar açmaz dolunayı gördün.'' sözünü böldüm.''Bunları neden anlatıyorsun?''diye sordum.
''Dinle.'' dedi. ''Baban ters giden bir şeyler sezdi.''Babamın sezileri her zaman doğrudur.''O gece gizemli bölge bulundu. Baban seni korumak için bölgeyi üçe bölmeyi teklif etti, çünkü bunu yapmasaydı üç krallık arasında savaş çıkaracaktı ve sen daha sadece bebektin.''duyduklarım beni şaşırtmıştı. Ben babamı da annemi de sevmezdim ama benim için savaşarak tamamını elde edebilecekleri bölgeyi üçe bölmüşlerdi.Bunu asla unutmayacaktım.
♦
Vakit gelmiş çatmıştı. Neredeyse tam 4 saattir hazırlanıyordum ve güzelliğim buna değmişti.
Üzerimde krem rengi, tülden kolları olan yakasında be eteğinin uçlarında tülden detayları olan ve belime kadar sırt dekoltesi ile göz kamaştırıcı görünüyordum. Makyajımı sıcak tonlarda istemiştim ve öylede olmuştu. Kızlar beni ismimin diğer anlamı olan zarafet kelimesine dönüştürmüştü.
Şimdi ise büyük salon kapısının önünde içeri davet edilmeyi bekliyordum. Sonunda ismim babam tarafından söylendiğinde, iki yana açılar devasa kapılardan içeri girdim. Kırmızı halının üstünde yürüyordum ve kocaman salonun içindeki herkes bana bakıyordu. En sonunda babamın karşısında durdum ve etek selamı verdim. Babam bana başını eğerek karşılık verdiğinde doğruldum. O konuşmaya başlayınca herkes gibi bende onu dinledim.
''Bu gün sizlerle birlikte hem kızım Grace'in 19. yaş gününü, hem de veliaht oluşunu kutluyoruz!''
O bunları büyük bir coşku ile söylerken, ben sadece etrafıma sahte gülücükler saçıyordum. Babam kadehini kaldırdığında bende bir kadeh aldım ve kaldırdım.''Grace'e.'' dedi ve tüm salon ondan sonra tekrar etti.
Herkes eğlenirken ben aile masasında oturmuş şarabımı içiyordum. Zaman geçmek bilmiyordu. Birazdan taç giyme töreni olan ben değilmişim gibi mutsuzdum. Ve en sonunda o kanımı donduran ana geldik.
Kadehimi bıraktım ve sahneye doğru yürüdüm. Yine ve yine bütün gözler bana bakıyor ve ayıplamak için en küçük bir hata yapmamı bekliyordu. İstediklerini onlara vermeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİRET KARDEŞLERİ:KARANLIĞA DOĞRU
FantasyDiğer bütün topraklardan verimli ve üç krallığı içine alabilen bir bölge. Üç gözü dönmüş kral. Bir gün saraylarında ölü bulunursa, ne olur?