Artık sezon bitmiş ve sonbahar gelmişti ama hava hala gavurun mahremi gibi sıcaktı.
Seokmin arkadaşlarının Joshua'nın yeni ama meşhur kafesinde çalışmaya başladıkları için mutlu mutlu gülümserken Joshua'nın yüzü beş karıştı. Seokmin bunu fark ettiği için morali bozuldu ve Joshua'ya iyi hissetmesi için telkin veriyordu. Fakat ne bilsin ki altındaki kısacık şort yüzünden Joshua'nın yüzünün beş karış olduğunu...
Seokmin habire Jeonghan ve Seungcheol'ün yanına giderek onlara nispet yapar gibi onlardan kahve istiyordu. Joshua'nın paralarını Joshua'nın dükkanında harcayarak tekrardan Joshua'nın envanterine aktarıyordu şapşal.
Standın müşteri kısmında dururken Joshua birden arkasından belirdi.
"Kahveni bol sütlü mü istersin, yoksa sert mi olsun?" diye kulağına yaklaşıp sorduğunda Seokmin çığlık atarak standa yapıştı. Joshua arkasından onu sertçte itmişti çünkü.
Seokmin sıkıştığı yerde zar zor döndükten sonra "o değen şey silah mı, başka bir şey mi?" diye şaşkın gözlerle sordu.
Joshua insanların bakışları yokmuş gibi Seokmin'in elinden tutup tuvalete kadar sürükledi.
Seokmin'i klozete oturttu, ardından kapıyı kapattı. Ayağını sertçe klozenin kapağının kenarına koyarken Seokmin tırsıp bacağını çekerek koyacak yer açmıştı. Fakat o dolgun kalçalar kapağın üzerine sığamayacak kadar büyüktü ve Joshua'nın gözlerine takıldı yeniden. Gözlerini kısarak seksi bir çift bacağı seyrederken kemerini çözdü. Pantolonunun düğmesini ve fermuarını açtığında Seokmin kıçına değen şeyin silah olmadığından emin olmuştu artık.
"Yala."
Seokmin panikledi, "Ne?" dedi şaşkınca. Daha önce böyle sert emirler vermemişti. Ne olmuştu da bugün farklıydı?
"Şey... Ben...-"
Dudaklarına çarptığında Seokmin daha fazla sorgulamayıp beyni sanki komutla hareket ediyormuşçasına denileni yapmaya başladı. Dudakları titrekçe işini yapmaya çalışıyordu. Fakat birden başının arkasına dolanan el onu boğazına kadar köklediğinde hissettiği acı ile gözlerinden istemsizce yaşlar gelmeye başladı.
Joshua bugün gerçekten de delirmiş olmalıydı.
"Ben kahveyi sert severim."
Ben de Joshua, ben de. Ne kadar ortak yönümüz var.
Seokmin beyninde hissettiği uyuşma ile Joshua'nın dediklerini duyuyordu fakat sanki bir şey anlamıyor gibiydi. Beyninden bile cevap veremeyecek kadar tuhaftı hissettiği uyuşma.
Joshua çekilip Seokmin'in yüzünü avuçları arasına aldı. Seokmin öksürüp nefes almaya çalışıyordu. O sırada Joshua dizlerinin üstüne çöktü, Seokmin'in açıkta duran çıplak bacaklarına kollarını doladı. Gözlerini Seokmin'in gözlerine dikip "Bir daha şort giyme, azıyorum." dedi.
Ardından sağ bacağının iç tarafına bir ısırık bıraktı. Seokmin'in hassas yerine batan dişler yüzünden ağzından sessizce inleyişleri çıkıyordu.
Joshua tekrar ve tekrar ısırdı. Kısa şortu nedeniyle açıkta kalan üst bacaklarının her yerine ısırıklar, öpücükler ve emerek bir takım kızarıklıklar bırakıyordu.
Seokmin artık daha fazla dayanamayıp sessizce bağırdı: "Yeter artık, dışarı çıkamayacağım!"
Joshua durup "Ne? Sana yardım edeceğim merak etme." diyerek Seokmin'in şortunu güçlü kollarıyla kolayca aşağı indirdi.
Seokmin suratıyla beraber kıpkırmızı olan başıyla sessizce bir çığlık daha atmıştı. "Ondan bahsetmiyorum!! Her yerimi kızarttın!"
Joshua umursamazca kaşlarını kaldırdı ve dudaklarının kenarlarını aşağı büktü. "Daha iyi işte, bir daha şort giyemezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahil // Jeongcheol & Seoksoo
FanfictionAralarında tatlı bir rekabet süren seyyar simitçi ve mısırcının bir gün denize dalması ile birbirlerine yaptıkları eşek şakası sonucu yakışıklı, seksi, kaslı bağrı güneşte kavrulmuş cankurtaran boğulmak üzere olan simitçiyi kurtarır. Mısırcı hani ba...