14. Bölüm

1.2K 84 39
                                    


Başını araba camına yaslamış sessizce yanaklarından süzülen yaşları elinin tersiyle sildiğinde zihnini meşgul eden sayısız soru vardı. En basiti, Ferman niye gitmesine izin verdi? Bu durumdan elbette şikayetçi değildi ancak Adal Ferman'ın ona hapishane hayatı yaşatacağını düşünürken gidebilirsin demesi Adal'ı oldukça şaşırtmıştı. Bunu sorgulamayı başka zamana bırakarak dakikalar önce içinde bulunduğu durumu düşündü. Ferman'dan ve kendisinden tekrar nefret etmekten kendini alamıyordu.

Ferman'ın karşısında bu kadar zavallı duruma düşmek canını bi hayli sıkıyordu. Eve gideceği zaman annesinin yüzüne nasıl bakacağı hakkında tek  bir fikri bile yoktu. Ağabeyinin hapse atılmasının sebebi olmuş, tüm meslek kariyerinin bitmesinin nedeni de kendisi olmuştu.

Duran araba ile direksiyon başında olan adama bakarak camdan dışarı baktı. Evinin tam önüne gelmişti. Hiçbir sey söylemeden arabadan indiğinde dikkatini çeken şey apartman kapısının önündeki erkek topluluğu oldu. İçlerinde tanıdıkları da vardı. Aşina olduğu bir çift göz ile gözleri kesiştiğinde duraksadı. Ancak bu  duraksama sadece birkaç dakika sürmüştü. Vefa'nın ona doğru gelmesiyle o da Vefa'ya doğru yaklaştı. İçine nedensizce dolan ağlama isteğini tutamamış gözyaşlarını akıtmıştı. Kollarını Vefa'nın boynuna gömerek yüzünü omzuna bastırdı.

"Sana çok ihtiyacım var Vefa." "

"Buradayım kardeşim." Vefa Adal'ın sırtına hafifçe vurarak Adal'a daha sıkı sarıldı. Adal Vefa'dan ayrılarak önlerinde ki topluluğa baktı. "Bunlar neden burada?" Vefa Adal'ın sorduğu soru ile şaşkınlıkla Adal'ın saçına dokundu. Vefa konuşacak iken Adal'ı gören komşular Adal'ın yanına gelerek tek tek teselli etmeye başladığında onun yaptığı tek şey anlamsız şekilde  bakmak oluyordu merakı ve endişesi büyüyordu. "Vefa ne oluyor."

"Adal biliyorsun diye zannediyorduk."
Adal gözlerinde ki ıslaklığı silerek Vefa'ya baktı.
"Neyi?"

Vefa söyleyeceği şeyden çekinir bir tavırla Adal'ın ellerini tuttuğunda sanki ona güç vermek istermişçesine ellerini hafifçe sıktı. Adal'ın karşısına geçip 'annen öldü' demek vefa için çok zordu. Adal Vefa'nın gözlerine bakarak söyleyeceği şeyi merakla bekliyordu. Vefa derin bir nefes alıp vererek gözlerini kaçırdı.

"Adal annen intihar etti. maalesef"
Vefa cümlenin devamını getirememişti ancak Adal anlamıştı. Annesi ölmüştü. Vefayı tutan elleri gevşemiş, bakışları donuklaşmıştı. Başını kaldırddığında beyaz gökyüzünde son kez annesini gördüğünde dudaklarının fısıltı olarak çıkan kelimeler boğazını yırtacak kadar keskindi. "Anne geri dön."

Bacakları onu taşıyamaycak kadar güçsüzleştiğinde beton zemine düştü. Göz yaşları hızla akmaya başladığında hıçkırıklarıyla nefesi kesildi. Yanı başında olan Vefa'nın onu sakinleştirme çabaları boşa kalıyordu. Adal hiçbir şey söylemek veya duymak istemiyordu tek isteği annesini görmekti. Ancak dudaklarından firar eden hıçkırıkları kesemiyor ayağa kalkmak için güç bulamıyordu. Çevreden gelen sesleri üstündeki elleri, dolanan bakışları hissediyor ancak tek yapabildiği sey daha fazla göz yaşı dökmek oluyordu.

Hayır onu ayağa kaldıracak hiçbir şey yoktu olmayacaktı. Belki hayatta ki en büyük yaşama nedenini kaybetmişti. Her geçene saniyede annesinin ölüm haberi kulaklarında çınlıyor, Beynini kemiriyordu. çınlamayı durdurmak istedi, ellerini kulaklarına bastırarak başını hafifçe yukarı kaldırdı. Yine annesini görmeyi beklediği o gökyüzünde birkaç kuş vardı. Beynine sert bir darbe almış gibi acıyla irkildi. Artık annesi yoktu. Gözleri kaymaya başladığında tekrar tekrar Gökyüzüne baktı karşılaştığı boşluk beynine inen balyoz etksi yaratıyordu. Son kes gökyüzüne baktığında bu kez kendisi geçiçi bir boşluğa teslim olmuştu. Biliçaltı kaparak yere yığıldığınfda gördüğü en son şey ona endişe ile bağıran vefa olmuştu gerisi ise hatırlanmayacak bir boşluktu.  

ZehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin