Sevgili Okurlar,
Final bölümünde size uzunca veda etmiştim, şimdi kısa bir merhaba diyorum.
Tatlı okumalar. 💐🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞
Asyanın iç sesi: Evet sayın, sevgili yurttaşlar dostlar. Mükemmelliğimden selamlar. Bu mükemmelliğin değerini bilen yok arkadaşlar. Ben hariç. Çünkü ben..
Asya: 😂😂😂😂
Asya'nın iç sesi: Mükemmelim.
Asya: Hahayyy
Asya'nın iç sesi: Bu gülüşlerimden hayatı sevdiğim düşünülmesin. Ben hayatı değil kendi hayatımı seviyorum. Kendimi yani. Var olmamı. Ben olmadığımı düşündüm de... Çok acıklı.
Asya bisikletiyle boş yolda ilerlerken kollarını iki yana açar.
Asya'nın iç sesi: Uçmağa gitmenin yollarından biri.
Asya: 😂😂
Asya'nın iç sesi: Dur dur daha vaktimiz var. Belki de yok. Olsa da olmasa da böyle yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Ben mutluysam kime ne? Mutlu muyum ki? Hahah tabi ki. Ben kendimleyken ve eğlenirken çok mutluyum. Kendimle eğlenirken anlatılmaz uçulur.
Asya sırıtarak kollarını indirir. Bisikletin elciklerini kavrar.
Asya'nın iç sesi: Yine yazı bekleriz şarkısını söyleye söyleye sonunda o arzu ettiğimiz yaza kavuştuk. Ahh arzu edilesi yazlar. En sevdiğim mevsim. Mutluyum çünkü yaz. Çünkü okula gitmiyoruz. Tüm gün gezip yatıyoruz. Üşümüyoruz. Ne ödev ne bişey. Canım tişörtüm ve ince eşofmanımla hayat bana güzel. Kendi hayatım. Başkalarının hayatı neden bana güzel olsun ki?
Asya'nın iç sesi: Neyse, en son yazı övüyordum. Babam da yok, akraba falan da gelmiyor. Gerçi sinanın yüzünü görmekten bir tık sıkılmış olabilirim. Bir tık mı? Sırf onu görmeyim diye öğlen kalkıp evden çıkıyorum. O da her gün sevdiceğiyle bir yerlerde. İnsan sıkılır be.
Asya: 😁😁
Asya'nın iç sesi: Öğlen kalkmak diyince bak ne hatırladım.
Asya: Hehehehe
Asya'nın iç sesi: Bak dinleyin kesinlikle beni haklı bulacaksınız. Kesinlikle beni. Ahh hadi. Benim tabi ki haklı.
Asya'nın iç sesi: Ne mi oldu?
Asya: Hehehe
Asya'nın iç sesi: İsko bana bir haftadır küs. Küs demeyelim de tripli diyelim. Tripli demeyelim de niye diyelim. Evet. Niye? Çünkü şey olabilir, biraz ona buluşma sözü verip uyuduğum için onu ekmek zorunda kalmış olabilirim. Tamam tamam düzgün anlatıyorum. Tam olarak bir hafta önceydi. İskolar her yaz gibi Bursa'ya gideceklerdi. İskender de bana "öğlen gideceğiz, öğleden önce buluşalım." dedi. Yani sabahın körü. Ben de hehe dedim geçtim. Sabah uyandığımda, sabah uyanmadım.
Asya yolları sarsan bir kahkaha atar.
Asya'nın iç sesi: Ama napim? Bana edilmemesi gereken tekliflerin en başında sabah uyanmak geliyor. Hem uyanmak bilinçli olmuyor. Dimi ama. Ben haklıyım. Uyandığımda sabah değilse benim ne suçum var? Yaz günü, tatilde! Tatil tatil! Tatilde neden sabah uyanayım! Neden neden! Tatiller yatıp uyumak için değil mi? Ben yanlış mı biliyorum?
Asya'nın iç sesi: Neyse o günden beri trip atıyor işte. Ben de 'sen misin bana trip atan' diyerekten karşı savaş açtım. Biri size trip atıyorsa sizde ona trip atın. Böylelikle dayanamayacak ve sizinle barışacaktır. Ama barışmıyor gâvur. O inatsa ben bin beş yüz elli beş katı inadım. Bana aşk adı altında yaptırılmaya çalışılan fedakârlığa bakın. Bu kadar da olmaz ama.
