Lisa yatakta bayık gözlerle uzanmış ve Jungkook'un kolunu tutmuş. Emily onlara sinirle bakarken şu ne olduğu belli olmayan gencin Lisa'nın etrafında olması garip geliyor. Sinir oluyor ve istemiyor.
Eunwoo ile telefonda konuşurken oldukça rahattı, kapattıktan sonra zil ardı ardına çalmış ve acele ile ayağa kalkmıştı.
Şimdi lisa bayık gözler ile yayakta yatmış elini gencin koluna atmış nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu. Emily ne yapması gerektiğini bilmiyor. Hemen Lisa'nın elini gencin kolundan itmiş ve parmağı ile kapı tarafını işaret etmişti, "ÇIK EVİMDEN!" demişti. Ama nafile, gitmeyecekti.
Lisa sessiz mırıltılar çıkarıyordu. Emily elini alnına tuttu, ılık. Jungkook konuştu, "Kavga ve bağırışa gerek yok. Havuza düştü hava zaten esiyor hasta olabilir"
Emily ona baktı sonra kardeşine baktı. "Lisadan sanane" dedi. Jungkook derin bir nefes çekti. O sırada Lisa kıpırdanmaya başladı. "Ablam" dedi. Emily yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdu, kolları arasına aldı. Saçlarını okşadı ve öpücükler kondurdu.
Artık ne olursa yanında ayrılmayacaktı, gözünün önünde olacaktı Lisa. Kim olursa olsun eunwoo olsa bile herşeyi bırakacak aklında sadece kardeşi olacaktı.
Üzerini değiştirmesi lazımdı, saçlarını kurutacaktı. Jungkook'a baktı, "şu dolaptan havlu ver'' dedi. Jungkook arkasını döndü ve beyaz etiketler yapıştırılmış dolabın kapağını açtı. Askıda birsürü elbise, koyu renk yok. Tatlı tatlı elbiseler. Güldü.
En alttaki bölmede gördüğü sarı havluyu aldı, sonra vazgeçti pembe havluyu aldı. Dolabı geri kapattı ve havluyu emily'e verdi. Emily Lisa'yı kaldırdı ve saçlarına havluyu doladı. "Lisayı omuzlarından tut ben kıyafet alacağım" dedi, dolabın kapağını açtı.
Yünlü ayıcık pjamalarını almış, babet bir çorap ve komidinin içinden kurutma makinesini almıştı. Jungkook lisayı omzundan tutup dik durmasını sağlıyor. Lisa ise uyumak istiyor. "Jungkook bu senmisin" dedi gülerek. Jungkook güldü.
"Evet benim" dedi. Lisa dişlerini göstererek gülümsedi, "yahhhh" dedi ve başını çevirdi. Normalde Jungkook'tan başka yere çevirecekti kafasını ama Jungkook'un olduğu yere çevirmişti. Şapşal.
Jungkook gülümsedi ama sonra geri sildi. Gülmemesi lazımdı, köt bir kızdı işte ne gibi bir tatlılığı olacaktı. Emily yatağa oturdu, "çık" dedi.
Jungkook odadan çıktı. "Sakın bir şey yapayım deme, orada kal" dedi ve kapıyı kapattı. Jungook orada bekledi.Lisa ayıcıklı pjamaları ile durmuş bir an önce uyumak istiyor. Emily kapıyı açtı, güvenmiyordu zaten buna. Lisa yatakta öylece oturmuş yere baktığını bilmeden bakıyordu. Jungkook lisa'yı öyle görünce gülümsedi. "Lisa" dedi.
Lisa ayağa kalktı ama dengesini sağlayamadı ve geri düştü. "KAHRAMAN JUNGKOOK" dedi. Jungkook eli ile omzuna dokundu, "iyimisin? İyisen gideceğim. İyi olduğunu görmek istedim o yüzden gitmedim" dedi. Lisa ofladı. "Ne kadar çok 'iyi' dedin yaa" dedi gülerek.
Sonra, "gitme, ablam bize kahve yapsın kurabiye yapsın bende sana sarı elbisemi göstereyim" dedi. Minnoş. Jungkook güldü ama daha fazla kalamaz.
"Ama gitmem lazım, sonra yapsak olurmu?" Dedi. Lisa dudağını büzdü. Başka tarafa bakıyor ama baktığı yere Jungkook yakın. Hıh. "O zaman olur, şimdi sen ablama numaranı ver, sonuçta sen benim KAHRAMANIMSIN yani. Kahve borçluyum sana" dedi.
Emily bunun hesabını daha sonra soracaktı ona. Lisaya.
Jungkook geri çekildi ve emily'e baktı. "Görüşürüz lalisa" dedi ve salona doğru adımlamaya başladı. Emily peşinden gitti.
"Senin orada ne işin vardı?" Dedi. Jungkook ifadesiz bir şekilde "ben buraya taşındım karşı apartmana" dedi. Emily sinirlendi, ne alaka ya. Bilerek mi yapıyordu bu genç. "Banada tesadüf oldu, burada oturduğunuzu bilmiyordum" dedi.
Bakışlarından anlamıştı kızın. Açıklama yapmak istedi. "Beni ilgilendirmiyor, lisadan uzak dur" demiş ve birşey demesine izin vermeden kapıyı kapatmıştı.
Jungkook yüzüne kapatılan kapı ile sertçe nefesini vermiş, ifadesiz suratını takınıp artık yeni evine gelmişti.
Anahtarı kapıya sokup çevirmiş ve arkasından sertçe kapatmıştı. Evi hazırdı, eşyaları kurulmuş temizlenmiş. Bunu kim yapmıştı?
Oturma odasına gitti ışığı açtı koltukta oturan beden ile gözlerini devirdi ve odasına uyumaya gitti.
Lisa ise saçları kurumuş ablasının ona yaptığı şekerli kahvesini içerken Kahraman Jungkook'u anlatıyordu.
"Ablişşşş jungkookla bana kurabiye yapsana, ikram edelim yada kek yap yada dur dur dondurma yiyelim ama olmaz kii offf" Emily'nin başı şişmişti. Artık gözleri yavaştan kapanmaya başlıyor. Lisa dudaklarını büzdü, "Ama numarasını sana vermemiş daha nasıl karşılaşcaz. Borcumu ödemem lazım" dedi.
Emily susması için, "karşı apartmana taşınmış lisa" dedi ve kulağını kapattı. Lisa,"YAŞASINNN AHAHAHHHH ÇOKKK MUTLU OLDUMMM" balkonda oturuyorlar ve sesi karşı apartmanlara kadar gidiyor. Emily hemen camları kapattı.
Lisa'ya baktı. "Lisa sadece bir kere borcunu öde sonra asla o çocukla görüşmeyecek ve konuşmayacaksın" dedi. Lisa hınzırca güldü.
"Tamam" dedi ama tamam değildi. Hahahhahaha. Görüşecekti, bal gibide hemde. Gizli gizli konuşurlardı yani hemde kimseye yakalanmazdı. Lisaydı bu lisa. Hey gidi heyy!!
Emily esneyerek kalktı ve lisa'nın olduğu tarafa gitti. Lisa kahvesini bitirmişti, dudağının üzerinde köpükler kalmıştı. Emily masanın üzerindeki peçeteyi almış ve güzelce kalan köpüğü silmişti.
Kol kola Lisa'nın odasına gidiyorlardı. Lisa çok mutlu. Ablası Lisa'yı yatırdı iyi geceler öpücüğü kondurdu yüzüne. Kendi odasına gidip yorganın içine girdi, sıcak ile birlikte hemencecik uykuya daldı.
İyi geceler.
.
bölüm güzelmiydi?
Benim içime hiç sinmedi, yazamıyorum zaten.
-vera
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowers smelling blood ★ lizkook
FanfictionDışarıdan baksan muhteşem, içine baksan harika, kişilerine baksan iğrenç olan bu dünyada görme yetisini kaybeden Lalisa ve bir anda hayatının ortasına düşen Jungkook.