Nefis bir sofra, lisa ablasının ağzına tıktığı lokmalar ile boğulacak. Emily tüm herşeyden veriyordu, çiçek ekmekten bir parça koparmış ve çilek reçeline bandırmıştı uçak yaparak ağzına attığı lokmayı Lisa zorla yiyordu. Ağzı dolu bir şekilde konuştu, "Abla yeterrr" demeye çalışmıştı oysaki, emily ona çatık kaşlar ile nasıl random attığına şaşmıştı.
Yeşil çayından bir yudum almış, lisa'nın sade sütünden içirmişti. Normalde Lisa kahve istemişti ama sabah sabah şekerli kahve olmazdı. Lisada zaten acı kahve içemiyordu. Sevmiyordu. Yani onun için süt içiyordu. Emily Çatala bir zeytin taktı ve ağzına attı, peynirlerden atıştırdı.
Lisa sonunda dolu ağzını bitirmiş ve kalan son zeytin çekirdeğini ağzından çıkarmıştı. Iyy, bunu nasıl yemişti. Zeytin sevmezdi tuzlu ve acıydı ayrıca yedikten sonra yanak içlerinde bir değişiklik oluyordu. Bunu sevmiyordu.
İkiside karınları güzelce doymuş bir şekilde sohbet ediyorlar. Konu ise batman ve Jungkook. Tanrım emily bıkmıştı Jungkook isminden. Lisa'nın yabancı, ne olduğu belli olmayan bir erkeği bu kadar dile getirmesi. Rahatsız oluyor, istemiyor Lisa'nın o ve başka yabancı kişiler ile konuşmasını. Tamam arkadaşı olacaktı Lisa'nın ama daha dün nerden çıktığı belli olmayan biri ile bu kadar içli olması onu tedirgin ediyor. Ayrıca işkillendiriyor.
Hazır şu yaşadığı olay sıcakken bu gencin çıkması, buraya karşı apartmana taşınması korumacı duygusunu ortaya çıkarıyor. Daldığı düşüncelerden Lisa'nın bağırması ile çıktı.
"SEN BENİ DİNLEMİYORMUSUN?" diye çemkiriyor. Kafası ablasına bakması gerekiyor ama o önüne bakıyor, emily yan tarafında. "Dinliyorum dinliyorum" dedi eli ile sanki görebiliyormuş gibi sakin ol anlamına gelen hareketi yapıyordu.
Lisa anlatmasını bitirmişti şimdi öylece kapıya bakıyordu. Emily masayı toplamaya başladı. Lisa ise düşünmeye başladı. Jungkook'u görünüşünü merak ediyordu.
Keşke onu görebiliseydi ama göremiyordu. Acaba Jumgkook onun hakkında ne düşünüyordu. Merak ediyordu. Ah şu gözler, açılsanız ne olur. Lisa ablasına soracaktı, dayanamadı. "Ablaa" dedi.
Emily bir mırıltı çıkardı. "Jungkook'un görünüşü nasıl, yakışıklımı?" dedi merakla. Emily bir düşündü. Düşündü, düşündü o çocuğu çok sevmiyordu ama yakışıklıydı. Kısa uzun arası saçları kömür karası gibi gözleri ve aurası çok iyidi. Jungkook çok yakışıklıydı emily o an farketti. Güldü. Ama sonra bozdu gülümsemesini, lisa'ya döndü, "yakışıklı ama çok değil" dedi.
Lisa güldü, tabikide yakışıklı olacaktı. Sonuçta Lisa'nın arkadaşıydı. Lisa'nın herşeyi çok güzeldi.
Emily sofrayı topladı ve Lisa'ya bir kahve yaptı.
Jungkook. Arkadaşı ile birasını içiyor. Jaehyung sigarasının dumanını evin içine üfledi Jungkook bir şey demedi. Ama yarın bazıları birşey diyecekti. Jungkook'un sigara içtiği yoktu arada arkadaşları içiyor ve koku nasıl oluyorsa üst komşusu mina'ya gidiyor. Bekar genç bir kız, aklı ise çok başka yerlerde. Jumgkook eğlencesine kıza serserisi gibi gülümsüyor. Bu başına bela olacak.
"Şimdi bu kız görmüyor, sende kızdan hoşlandın ha" dedi Jaehyung. Jungkook ofladı, iki saatten beri anlatıyordu ama bunun aklına bir şey girmiyordu. "Sikik herif, kimseden hoşlanmıyorum. Sadece iki kez yardım ettim kıza" dedi ve birasını sertçe yudumladı. Lisa. Ondan hoşlanması imkansızdı.
Öyle bir kızdan niye hoşlansınki, hoşlancak bir yanı yoktu. Görmeyen bit kızdı. Niye ondan hoşlanıyor. Öyle bir şeyin ihtimali bile yok.
Yada var. Belkide Jungkook yanılıyor.
Tatlı bit kız. İnsana bulutların üzerinde gibi hissettiriyor. Vakit geçirmek güzel. Çocuksu neşesi ve gülümsemesi. Sarı saçları var, gözleri kocaman ve cam gibi, teni bembeyaz ağladığında burnunun ucu kızarıyor. Kusursuz bir çok yanı var ama tek bir kusuru tüm herşeyi götürüyor.
Jaehyung güldü, "ne oldu bir daldın sen" Bu çocuk sürekli Jungkook ile uğraşacaksa onu kovacaktı. Jaehyung gelen arama ile telefonunu eline aldı o sırada zil çaldı. Jaehyung kalkma zahmetinde bulunmadı bile Jungkook kalkıp kapıya ilerledi. Çelik ve katı kapıyı açtığında mina ile hayal kırıklığı yaşadı. Lisa'yı beklemişti.
Ama mina gelmişti, lisa ne alakaydı şimdi. O gitsin o çok sevdiği sıvak kahvesinden içsin bebek. "Sigara kokusu geliyor" dedi insanın kulağını mahveden ince sesi ile. Jungkook ifadesizce ona baktı, o öyle bakınca kız daha da yükseliyordu. "Duymuyormusun?" diye tekrar sordu. Bilerek yapıyordu ona sigara kokusu falan gitmiyordu.
Sırf Jungkook ile yakın olayım diye yaptığı şey tam bir sürtüğe yakışırdı. "Ne halin varsa gör" dedi Jungkook ve kapıyı suratına kapattı. Hiç uğraşacak hali yoktu.
Mina ise zort olmuş bir şekilde evine gidip youtube'den 'nasıl aşık edelir' aramasın yapmış çayını içerken onu izlemeye koyulmuştu.
☼︎
Bölümmm çok kısa amaaaa olsunn
nasıldı?
emilyyyy???Birdee mina geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowers smelling blood ★ lizkook
FanfictionDışarıdan baksan muhteşem, içine baksan harika, kişilerine baksan iğrenç olan bu dünyada görme yetisini kaybeden Lalisa ve bir anda hayatının ortasına düşen Jungkook.