hocam deme lazım olur

21.

Seungmin sırasına oturmuştu ve edebiyat hocasını düşünüyordu.

Aşk? Bir öğretmen ve öğrenci aşkı? Ne kadar doğruydu ki?

Jilix ikilisi ise kantinden gelmiş ellerinde ki şeyleri masaya bırakmışlardı.

"Al Seungmo, muzlu sütü seversin sen."

Felix arkadaşının önüne koymuştu sütü fakat Seungmin hiçte oralı değildi.

"Bir şey mi oldu kanka?"

Seungmin kendine gelince arkadaşına gülümsedi ve muzlu sütünün pipetini takıp içmeye başladı.

"Lix senden birsey isteyebilir miyim?"

"Tabi ki."

"Bana Minho hocadan, Hyunjin hocanın ev adresini öğrenebilir misin?"

Arkadaşları duyduğu şeyle birbirlerine bakmışlardı.

"Oha!"

"Neden?!"

"Napcaksiniz?"

"Öpüşcek misiniz?"

Arkadaşlarının yine onu sorulara boğmasından dolayı kulaklarını kapatmıştı Seungmin, sustuklarını anlayınca konuşmaya başladı.

"Gönlünü alıcam."

"Aferin lan!" Jisung'un sırtına hızla vurmasıyla, Seungmin ona sert bir bakış atmıştı.

"Yavaş ayı."

"Pardon kanka ya."

*

Minho'nun verdiği adrese gidiyordu Seungmin. Ne diyecegini bilmiyordu ve fazlasıyla gerilmişti.

Ayni zamanda heyecanlıydı da. Kalbi nedense normalden farklı atıyordu. Daha hızlı, daha şiddetli...

Kapının önüne geldiğinde zili çalıp calmamak konusunda kararsız kalmıştı. Ama çok geçmeden zile bastı. Birkaç basıştan sonra kapı açılmıştı ve karşısında saçları dağınık gözlerinin altı mor bir Hwang Hyunjin vardı.

"S-seungmin?"

"Selam."

"S-senin ne işin var burada?"

"İstemiyorsanız, gideyim."

"Hayır o yüzden demedim, sadece şaşırdım."

"Girebilir miyim içeriye?"

"Tabi ki."

Seungmin ayakkabılarını çıkartıp içeriye girmişti. Hyunjin ise ayıcıklı terliklerini çocuğa vermişti.

"Terliklerin çok şirinmiş."

Seungmin'in gülümseyerek dediği şey Hyunjini de gülümsetmişti.

"Senin kadar değiller."

Küçük olan utandigini anlayınca hemen salona gitti. Salonda ki masanın üstü bitmiş bira şişeleriyle doluydu ve ev çok ağır bir şekilde içki kokuyordu.

"Kusura bakma, geleceğini bilmiyordum. Hemen toparlarım şimdi, sen beni balkonda bekle temiz hava almış olursun."

"Peki."