Akşam yemeği vakti geldiğinde beraber mutfağa iniyoruz.
Pansiyonda satoru hariç 3 kişi daha var. Bir yaşlı çift ve yalnız bir kadın.
Adının shoko leiri olduğunu söylemişti. O iyi bir içici . Çoğu akşam balkonda elinde içkisiyle takılıyor . Bazenleri ona katılıyorum. Gündelik şeylerden ve politikadan konuşuyoruz.Yemekten sonra pansiyona sessizlik hakim oluyor. Bu bana kış günlerini anımsatıyor. Bu kırsala kışları kimse gelmez.
Aynı diğerleri gibi yaz bitiminde satoru da gidicek.
Bu her zaman böyle oldu. Birileri gider başka birileri gelir. Şimdiye kadar kimse ikinci kere gelmedi. Kim bu terk edilmiş yere ikinci kere gelmek isterdi ki zaten.
Burası aynı benim gibi gidicek hiçbir yeri olmayanların yeriydi.Gecenin ilerleyen saatlerinde kapım çaldı.
"Suguru müsait misin?" Diyor. Kapının ardındaki ses.
Ahh Satoru... bir kez daha adımı söyle . Heyecandan elim terliyor, avuç içlerim kaşınıyor. Gece vakti bana müsait miyim diye soruyordu. Sakin kalmam nasıl mümkündü?
Kapıyı açıtım vakit kaybetmeden."Rahatsız ettiğim için üzgünüm. İçeri gelebilir miyim?" Diyor
"Sorun değil."
İçeri geçmesi için kapıyı aralık bırakıyorum , kapıyı ardından kapatıp beni takip ediyor. yatağın üzerine oturuyoruz.
Çok geçmeden konuşmaya başlıyor"Yarın dönüyorum."
"Oh...iyi yolculuklar?."
"Bu kadar mı?"
"Ne söylememi istiyorsun?"
"Bilmiyorum."
...
Demek gidiyor. İçimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Daha vaktimizin olduğunu sanmıştım. Ne kadar da aptalım.
"Bunu söylemek için mi geldin?" Diyorum en sonunda. daha fazla göz yaşlarımı tutabileceğimi sanmıyordum.
"Hayır ... yani evet ama başka bir şey daha söylemek için geldim. Sadece nasıl söylemem gerektiğini bilmiyorum."
"Söyle gitsin"
"Senden hoşlanıyorum."
"..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art deco | satosugu
FanfictionDünyadaki herkesten uzak, herkese yabancı. Sadece ikimiz. 📍TAMAMLANDI 🔞