~My Moon Light~

125 13 19
                                    

Bu bölümü yazarken biraz gergin ve sinirliyim gereksiz bir sinir var üzerimde doğaçlama yapıcam mantıksız yerler olabilir çok takmayın.

Muahh♡♡♡

☆☆☆☆☆

Jisung dan

Gözlerimi yavaşça aralayıp etrafa baktım. Bulanık görüyordum etrafı. Kendime gelebilmek için bir kaç kez,sıkı sıkı, kapatıp açtım gözlerimi. Görüşüm biraz daha düzelmişti.

Karanlık bir odayı küçük ve titrek bir lamba aydınlatmaya çalışıyordu. Odada bağlı bir şekilde üstünde oturduğum sandalye dışında hiç bir şey yoktu. Kabak gibi ortaya koymuşlardı beni. Kurbanlık koyunlara benzediğini emindim.

Oturmaktan ağıran götüme göz devirdim. Kafamı geri doğru sandalyenin başına yaslayıp iç çektim.

Ne işim var benim burda diye sitem ettim kendi kendime. Felix in ise ses kaydını dinlemiş olması için dua ettim.

Kapının gıcırtılı sesi tüm odaya dolunca kafamı kaldırıp karşımda ki demir kapıya baktım.

"Oo uyanmış bizim beyefendi."

Karşıma kadar yavaş adımlarla gelip peşinden sürüterek getirdiği sandalyeye oturdu. Ardından kafasını omzuna doğru eğip sırıttı.

"Ç...yazık olucak böyle bir güzelliğe."

"Ne istiyorsunuz benden?"

Titrek ışık yanıp sönerken karşımda ki adamın yüzünü bir gözler önüne serip bir gizliyordu.Keskin çene hatları ve bayık bakışlara sahipti. Orta yaşlı duruyordu.

"Lee Know hakkında ne biliyorsan hepsini söyleceksin."

"Öyle birini tanımıyorum."

Sesli bir kahkaha atıp sırtını yasladığı sandalyeden sırtını ayırıp yüzüme doğru yaklaştı. Sıkı bir şekilde çenemi kavrayıp kendine doğru çekti.

"Çocuk mu kandırıyorsun?"

Sorusunu sorarken yüzü ciddileşmiş tek kaşını kaldırmıştı.

"Belki."

Şirin bir şekilde gülümsememi sundum karşımda ki adama. Ona zıt bir şekilde.

Geri doğru çenemde beni ittiğinde sandalyeyle beraber düşecektim ki, ayağını iki bacağımın arasından sandalyeye koyup ben düşmeden geri dengeledi.

"Küçük beyimize zarar gelsin istemeyiz. Sonuçta sen biz için bir anahtarsın."

Demir kapı tüm gıcırtısı ile bir daha açıldı.

"Yemek getirdim patron."

"Tamam bana ver."

Sonradan gelen adam elinde ki tepsiyi getirip bakışlarını bir saniye bile benden ayırmayan adama verdi.

"Çık."

Tepsiyi bırakan adam kafasını eğdikten sonra hızla odadan çıktı ve ardından demir kapıyı kapattı.

"Beni burda tutarak hiç bir şey elde edemezsiniz."

"Bırakta ona ben karar vereyim küçük."

Kucağında ki tepsiden kaşıkla pilavdan alıp bana doğru uzattı.

Yememek için kafamı sola çevirdim. Kaşığı geri çekip tepsiye koydu.

"Sen bilirsin küçük. Açlıktan ölmeyi düşünüyorsan eğer ben istemeden ölemiyceğini bil isterim."

Kill Me ~Minsung~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin