0.1

11 3 0
                                    

İnsan sevgi görmemeyi alışkanlık haline getirir miydi? Kimsenin onu sevmeyeceğine, sevilmeyi kendine laik görmeyeceğine inanır mıydı?

Beni buna inandırmışlardı. Babamın ölümünden sonra hayatım tam anlamıyla bitmiş gibiydi. Annem elinde olsa bırakıp giderdi beni. Dedem buna izin vermediği için yapmıyordu.

Dedem, şirket işleriyle uğraşıyordu. Tam olarak ne yaptığını bende bilmiyordum. Açıkça söylemek gerekirse hiç ilgilenmiyordum bile. Dedem de sevmezdi beni ama babamın emaneti olduğum için bırakmıyordu. Yoksa o da annem gibiydi. Ne kadar acı bir cümle, seni sevmeyen insanları annene benzetmek.

∆∆∆

Sabah gözüme vuran gün ışıklarıyla gözlerimi açtım. 22 yaşında üniversite son sınıf öğrencisiydim ve iç mimarlık okuyordum. İki gün önce cuma günü yaz tatiline girmiştik ve havalar sıcaktı. Fakat okul dolayısıyla daha önceden erken kalkmaya alışkın olduğum için yine erken kalkmıştım. Yaz tatiline girdikten sonra artık okulum tamamen bitmişti ve üniversiteden mezun olmuştum. Ama dedemle konuşup İstanbul'da kalmaya devam edecektim çünkü burada staj gördüğüm yerde beni işe almaları için iş sahibi Şeyma hanım ile konuşmuştum ve o da seve seve beni işe alacağını ve çok mutlu olduğunu söyleyip kabul etmişti.

İstanbul'da bir tek Üniversitede aynı bölüm okuduğum arkadaşım Didem var. Ve 4 yıldır yakın arkadaşım. Fakat okulun son zamanlarında bana soğuk yapmaya başlamıştı. Sürekli insanları kendimden soğutuyordum. Ne yaptığımı bilmiyordum fakat yine o da benden soğumuştu. Ama artık bunları kafaya takacak takaatim kalmadığından fazla düşünmüyorum ne de olsa işi düşünce arayacaktı.

Bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittim fakat dolapta ne yumurta ne de kızartılacak bir şey vardı. Markete gitmeye üşendiğimden dolapta olan kahvaltılıkları masaya dizdim ve çay demlemeye başladım. Çayın suyu kaynarken telefonumu elime aldım ve sosyal medyadan kısa videolar izlemeye başladım.

Çayın suyunun kaynamasıyla telefonu kapatıp çayı demlemeye başladım. Çayın suyunu demliğe ilave ettikten sonra büyük çaydanlığa tekrar su doldurdum ve kaynatmak için ocağa koydum. O sırada kapı çalmıştı. Kim olduğunu merak ederek kapıya doğru ilerledim. Ya Didem gelmişti ya da trendyoldan sipariş ettiğim takılar gelmişti. Hızla kapıya doğru ilerleyip kapı deliğinden bakmaya tenezzül bile etmeden kapı açtım.

Karşımda tanımadığım siyah takım elbiseli bir adam vardı.
"Buyrun kime bakmıştınız" adam üzerimi süzdü ve sırıttı. Bende neye sırıttığını merak edip üzerimi süzdüm. Üzerimde gece yatarken sıcak olduğundan şort ve crop vardı. "Sana bakmıştım ama müsait değilsin herhalde" "anlamadım? Kimsiniz siz?" "Bilmem ara dedeni o daha iyi tanır" az önce sırıtan adam bi anda ciddi ifadeye bürünmüştü. Sinir kat sayım artmaya başlamıştı.
"Ne dedem ne de siz beni ilgilendirirsiniz. Her ne yaşadıysanız gidin dedemle halledin beni ilgilendirmez!" Diyip sesimi biraz yükseltmiştim. Hayır ben gerizekalılarla mücadele vakfımıyım. "Belki ben işimi seninle halletmek istiyorumdur?"
"Tövbe estağfurullah, Allah'ım bana bunları sayılı mı gönderiyorsun?!" Diyip sitem ettim ve kapıyı suratına kapattım. Daha doğrusu kapatmaya çalıştım. Ayağını kapının arasına koyduğu için kapanmamıştı. "Ya oğlum benden ne istiyorsun. Siktir git amına koyayım. Gitmezsen çığlık atarım!" Diye çemkirdim. Yemin ederim sayıyla geliyorlardı bana. "Agzını düzgün aç küfür hiç yakışmadı sana." Dedi bi yandanda telefonuyla bir şeyler yapıyordu.

Telefonu kulağına götürdü. Bende fırsat bilip kapıyı hızla yüzüne kapattım ve kilitleyebileceğim kadar her yerden kilitledim. Belli etmesemde altıma sıçıyordum.

Aynen hiç belli etmiyorsun

Sen sus Allah aşkına
Mutfaktan yanık kokusu gelmesiyle hızla mutfağa koştum. Hassiktir, hiç bişey yetmezmiş gibi çaydanlığın dibini yakmıştım. Hızla ocağı kapatıp. Polisi aramak için telefonuma uzandım. Ya da uzanmaya çalıştım. Arkamda birinin elini hissettmemle ufak çaplı bir çığlık attım arkamı döndüğümde kapıdaki adamdan daha farklı birisi vardı karşımda. Hay amına koyayım ben sayıyla mı gönderiyorsun derken Rabbim gerçekten sayıyla gönderiyor herhalde.

Ama şimdi hakkını yemeyelim maşallahı var
Sus be! Bu benim evime nasıl girmişti. Korkudan agzımı bile acamıyordum. "Şimdi ufaklık."
"Beni dinle. Elimi agzından çekeceğim fakat en ufak bir sesini bile duyarsam seni yaşatmam." Dedi sert bakan ifadesiyle. Yavaşça kıpırdanıp başımı aşağı yukarı salladım. Elini ağzımdan çektiğinde beni bekledi. Sonra arkasını dönüp içeriye gitti. Hızla ne yapacağını merak ettiğim için bende peşinden gittim. Ölmek istemiyordum daha çok gencim. Balkonun kapısını kapattı ve koltuğa oturdu. Demek balkondan girmişti şerefsiz.

"Bana bak ufaklık, deden olacak şerefsiz şirketime oynamaya çalışıyor. Onun şirketindeki hisseleri ondan toplantılar ve anlaşmayla satın almama rağmen bana vermedi ve buna rağmen bir şey demedim. Ama senin o sikik kafalı deden kendini bir bok sanıyor ve şirketimin sunumlarımı çalıyor. Ben normalde böyle küçük şeyleri Takan bir insan değilim sonuçta bir sürü şirketim var. Fakat benim sinirlerimle oynamaya devam edeceğini bildiğim için onun değerli olan şeylerini tek tek elinden alacağım ve buna ilk seninle başlayacağım." Gülmemek için kendimi zor tutuyorum neredeyse. En sonunda bir kahkaha patlattığımda gözleri hala sert bakıyordu. "Sen oyuna yanlış yerden başlamışsın. Ben dedem için değerli değilim." Diyip küçük bir kahkaha daha patlattım. Ne sanıyordu bu kendini devlet başkanı falan mı.

"Değerli olup olmadığını elimde olunca öğreneceğiz" diyip sırıttı. Hassiktir. Gerçekten alacak mıydı beni? Amına koyayım dedem beni sevmiyor diyorum görücez diyor.
Ayağa kalktı. "Zorluk çıkarmadan gelir misin yoksa zorla mı götüreyim?" Tabikide zorluk çıkaracaktım. "Yok ne zorluk çıkarıcam değersiz olduğumu anladığınızda gönderirsiniz zaten." "Aferim ufaklık hadi yürü" "E bari üzerimi değişseydim. Böyle gelemem" " tamam hızlı ol kapının önünde bekliyorum seni." Odama gittim hızlıca. O da gelip odamın kapısının önünde beklemeye başladı. Ben kapıyı kapatıp kilitledim. Dolaptan bana uzun olan tişörtümü alıp üzerime geçirdim. Şortumun uçları az da olsa gözüküyordu hızla ayagıma çoraplarımı geçirdim. "Hadi hızlı ol biraz" dedi sert bir sesle. "Tamam biraz bekle!" Dedim bende aynı sertlikle. Fakat yanına gitmeyecektim. Sessizce odamın camını açtım. Birinci katta oturduğumdan atlasam da bir şey olmazdı. Dikkatlice mermelere tutunup aşağıya atladım. Biraz bileğim acımıştı ama sorun değildi. Ayağa kalkıp ellerimi sirkeleyecekken az önce kapıma dayanan adam geldi karşıma. "Hadi ama kaçmaya çalışıyorum deme" diyip bir kahkaha patlattı. Sinirle kaşlarımı çattım. Gerçekten yakalanmıştım." Komik bir şey mi var lan göt!" Dedim sinirle. Kolumdan tutup beni siyah bir arabaya dogru yönlendirdi. "Bırak beni amına koyayım!" Diye bağırdım. Ama sanki bağırmamışım gibi devam ediyordu. Beni arabaya soktuğunda arka koltuktaki adam elindeki beyaz mendille ağzımı kapattı "hassiktir bırak beni piç!" diye debelendim ama farklı bir adam beni tutuyordu. Beni arabaya getiren adam ise evimdeki adamı aramıştı. Ne dediklerini duymak istesemde gözlerim yavaşça kendini karanlığa bıraktığı için duyamadım.

Sadece Sen| (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin