Duru: Ceyhan..Ceyhan
Ceyhan: He..efendim
Duru: Daldın?
Ceyhan: Ha...evet
(Ceyhan o kadar konuşmadan sonra yorulduğunu fark edip masanın üzerindeki suyu bir dikişte bitirdi)
Ceyhan: eee sen nasıl geldin?
Duru: Ben...nereden başlasam ki
Ceyhan: Ben geride kaldıktan sonra ne oldu...özet geç
Duru: Peki...senden sonra bizi bir yere götürdüler ve herkesi sınıflarına göre topladılar falan. Bizi ayda bir kere toplu bir şekilde dışarı çıkartıp bölgedeki hastalıklıları temizlettiriyorlardı. İşte o görevlerin birinde bir şey oldu bir yıl önce...bir kaç dakikalığına ayrılıp şehre gittim. Şehirde bir müzik çalar buldum. Onu alıp geri dönecektim...orada bir hastalıklı varmış...
Ceyhan:?
(Duru yavaşça gözlerini Ceyhan'ın gözlerinden ayırdı ve bilediğini gösterdi. Ceyhan bileğini görünce şok oldu)
Ceyhan: D-Duru...
Duru:..dönüşmeyi bekledim..ama olmadı. Ben de geri döndüm kolumu sarmıştım Demir'e yanlışlıkla kestim falan dedidedim. Arada bir ataklar geçiriyordum. Fakat bu yıl daha da arttı. Bu yıl okul açtılar. Ateşölçer ile kontrol yapılıyordu. O sırada birisi dönüştü. Onunla uğraştılar. Benim ateşimi ölçen kiş elindeki aleti bırakınca kırmızı gösterdiğini gördüm. Ben de ateşölçeri alıp yakındaki bir çalılığa fırlattım. Beni de..Mehmet görmüş
Ceyhan: Hasiktir...
Duru: Konuştuk..Daha sonra ben bir ses kaydı bulmuştum. Yakın bir zamanda çekilmişti ve...buranın yakınlarında hâlâ vücut sıcaklığı insan derecesinde olan kişilerin bulunduğu söyleniyordu
Ceyhan: Sen..
Duru: Evet sizin olduğunuzu düşündüm. Sonra Mehmet'le konuştum...o da zaten bir arkadaşını bulmak istiyormuş
Ceyhan: Kaçtınız!
Duru: Evet...fakat...ben hâlâ dönüşmeyi bekliyorum
Ceyhan: Neden?
Duru: Az önce, sana vurulan aşının aynısını bana da yaptılar ama...aşı geri çıktı
Ceyhan: Ne
Duru: Vücudum kabul etmedi sanırım...bir de üstüne ataklarım arttı bu sene...ben buraya bu riski alarak gelmiştim...sizi buldum. Sıra ise geldi...
(Ceyhan'ın gözleri dolmuştu. Duru'nun elini tuttu)
Ceyhan: Bundan sonra ölürsek beraber..dönüşürsek..beraber
(Duru da Ceyhan'a karşılık verdi ve gülerek ona sarıldı. İkisi de uzunca sarıldıktan sonra tekrar düzeldiler. Duru biraz kenara çekilip arkasına yaslandı ve tavana bakmaya başladı)
Duru: Vay be...demek...o da yaşıyormuş
Ceyhan: Bizi de daha sonra işte sizin gibi...böyle göreve gönderdiler. Her ayda bir....
Duru:...
Ceyhan: Seni bulan oydu bu arada
Duru: NE!
Ceyhan: Evet....bana senin geldiğini söyleyen de oydu
(Duru kendini dikleştirdi)
Duru: Benim...burada olduğumu biliyor yani
Ceyhan: Evet...gelmek istemedi
Duru:...peki
Ceyhan:...çünkü senden...çekindiğini söyledi
Duru: HAH! RÜZGAR VE BENDEN ÇEKİNMEK! işte buna gülerim smsmsm
Ceyhan: Vallaha ben de skmsdmms
Duru: Fidanlar nerede peki...konuşuyor musunuz?
Ceyhan: Evet...eskisi gibi olmasa da...evet
Duru: Damla? Arda?
Ceyhan:...Bence sen kendin görmelisin
Duru: Ne?
Ceyhan: İyisin dimi?
Duru: Evet?
Ceyhan: Tamam...gel o zaman
(Ceyhan Duru'nun kolunu tuttu ve onu yavaşça ayağa kaldırdı)
Duru: Ama-
Ceyhan: Merak etme..kimse bir şey demiyor...hatta senin toparlandığını düşünüp seni serbest bile bırakıyorlar :)
Duru: Vay be
(Duru Ceyhan'ın koluna girdi ve beraber revirden çıktılar. Duru etrafı inceliyor, Ceyhan da onun bu şaşkın tavırlarına bakıp gülüyordu)
Ceyhan: Hâlâ küçük çocuk gibisin :)
Duru: Ahaha...sadece...uzun zaman sonra
çok farklı bir ortamdayım...garip geldi
Ceyhan: Bak şurada...yemekhane var...şurası da
(Duru aniden durdu)
Ceyhan: Ne oldu?
Duru:...yok bir şey...devam edelim
Ceyhan: Ne gördün?
Duru: B-bilmiyorum devam edelim mi?
Ceyhan: Peki...bak..Fidanlar orada
Duru:...Rüzgar da orada..
Ceyhan: A evet
Duru:...gitmesek mi?
Ceyhan: Niye?
Duru: Ne biliyim...o istememiş ya
Ceyhan: İstememiş değil olm...sadece çekindi senden
Duru: İyi de niye?
Ceyhan: Öğrenirsin işte hadi...
(Duru ve Ceyhan Fidan'ların yanına gittiler)
Fidan Nisa: Duru...sen yaşıyorsun?!
Duru:...evet..
Damla: Vay be...üç yıl oldu
Duru: Evet
Rüzgar: Aramıza hoşgeldin...
Duru:...hoşbuldum...
Rüzgar: Üç yıl sonra...hiç değişmemişsin...
Duru: Sen de
Arda: Nasıl buldular seni?
Duru: Çok uzun hikâye
Rüzgar: Neden geldin? Yani şey..neden geldin derken...nasıl yani niye?
Duru: Buranın yakınlarında..yaşayan kişilerin olduğunu öğrendim...ben de sizin olduğunuzu düşündüm...
Ceyhan: Bizi kurtarmak için gelmiş yani
Duru: Hı-hı...
Azra: Nereden geliyorsun...bizden başkaları da var mı?
Duru: İstanbul sınırlarında...bir yerleşim yerinden geliyorum
Hepsi: NE?!
Rüzgar: Ceyhan....orası mı?
Ceyhan:..evet...
Duru: Ne?
Azra: Oradan geldin demek.
Damla: Hayret nasıl kaçabildin ya?
Duru: Arkadaşlar biri ne olduğunu söylebilir mi artık!
Rüzgar: Duru...orası...
Duru: NE RÜZGAR NE ORASI NE?
Arda: Orası...hastalığı durdurmak için...insanları kullanıyor
Duru: Bu normal değil mi..? Hastalık kendi kendine duracak diye bir şey yok ki
Arda: Öyle değil işte..hastalığı durdurmak için insanları kullanıyor...yani...insanlardan yararlanıyor
Duru: Hâlâ anlayamıyorum
Rüzgar: Yerleşim yerindeki İNSANLARI ÖLDÜRÜYOR!
Duru:....ne...
Rüzgar: Hastalık mutasyona uğradı...
Damla: Bu yüzden kaynakları patlatmak için bir nükleer silah hazırlıyorlar...
Duru: Yani?
Ceyhan: Duru, sence o silahı kim kullanır?
Duru: Yetkililer?
Arda: HAYIR İŞTE!
Azra: Yetkililer değil...insanlara kullandırıcaklar..
Rüzgar: Eğer diğerleri hâlâ oradaysa...asıl tehlikede olan onlar yani
Duru: Siktir...ne yapıcaz!
Arda: Biz...uzun süredir...size ulaşmaya çalışıyorduk
Duru: Nasıl yani?
Ceyhan: Senin bizi bulmaya çalıştığın gibi
Duru:...anlayamıyorum kafam almıyor
Arda:...Gel
(Arda masadan kalkıp bir yere doğru gitmeye başladı. Duru da kalkıp onu takip etmeye başladı. Arkadan da diğerleri geldi. Arda Duru'yu bir kulübeye getirmişti. Kulübenin köşesindeki çekmeceden gri bir radyo çıkartıp masanın üstüne koydu. Daha sonra da radyoyu çalıştırdı)
Duru: N-ne yapıcaz?
Arda: Radyo frekanslarından o yerdeki diğerlerine ulaşmaya çalışıcaz
Rüzgar: Duru...şuradaki haritadan...yerleşim yerini bulabilir misin?
Duru: OLM SİZ TEŞKİLAT MI KURDUNUZ LAN BURADA
Rüzgar: Şştt...aramızda kankaa...
Ceyhan: Artık sen de teşkilattansın :)
Duru: Vay be
Arda: Her yeri denedik fakat birini denemedik
Rüzgar: Orayı
Ceyhan: Çünkü orayı bulmaya çalışmadık
Duru: Neden?
Azra: Birkaç yıl önce oraya birkaç kişi gönderildi...fakat öğrendiğimiz kadarıyla...öldürülmüş
Duru: Siktir!...o kız...buradan mıydı??
Ceyhan: Sen de biliyorsun onu yani
Duru: Evet...
(Rüzgar Duru'nun kolunu tuttu ve duvarda asılı olan haritanın yanına götürdü. Çekmeceden bir çakı çıkardı)
Rüzgar: Bulabilir misi-
(Duru çakıyı direkt Rüzgar'ın elinden kaptı)
Rüzgar:..vay...sakin ol dostum
Duru: O kadar çok harita inceledim ki....artık ezbere biliyorum...
Rüzgar: Teşkilata sen lazımmışsın
Duru: Sen onu benden çekinmeden önce düşünücektin
Rüzgar: Lan...çekinmedim ben sadece....üç yıl sonra pat diye karşına çıkmak istemedim...
Duru: Pat diye çıkmadın...merak etme
(Duru Rüzgar'a bakarken çakıyı haritaya fırlattı)
Ceyhan: Dikkatli bakarsanız Duru'nun biraz sinirli olduğunu görebilirsiniz ama çok dikkatli bakmanız gerek
Duru: Ha-ha...ne komik
Ceyhan: PUHAHA
Arda: Hey...biriniz kordinatları söylesin
Rüzgar: kanka şey dur bakim...heh 41°01′14″K 29°01′00″D koordinatları..
Arda: Tamamdır...ayarlıyorum...
Duru: Onların açacağına emin miyiz?
Ceyhan: Eminiz...
Azra: Orada kimler vardı?
Duru: Dicle, Eda, Ela Duru, Şimal, Doruk, Feryal, Sudenur, Ahmet, Eren, Same-
Arda: Heh, sonunda! Burası Kızıl Baykuşlar bizi duyan var mı!
Rüzgar: Aptal adını niye söylüyon yerimizin zaten nefret ediyorlar bizden
Arda: Umurumda değil! BEN ARDA KAYIKÇI BİZİ DUYAN VAR MI! ON B! ON A! Artık kimse! Beni duyan yok mu, Tamam!
(Hiç ses yoktu. Sadece cızırtı sesleri geliyordu)
Duru: Olmiyicak...bizim yerleşim yerinde...radyo bile y-
(O sırada radyodan bazı sesler gelmeye başladı)
Radyo: A-a-alo....d....duyuyo...ruz
Ceyhan: YES BE!
Arda: BEN ARDA KAYIKÇI! DUYAN VAR MI! KİMSİN ADINI SÖYLE TAMAM!
Radyo:....biziz...Arda...Demir
Duru: NE!
Arda: HAH! DEMİR! HERKES ORADA MI! Güvende misiniz!
Demir:...bizi.....göreve...gönderecekler
Duru: Hassiktir...
(Duru bir Ceyhan'a bir de Rüzgar'a baktı)
Arda: Anladım..ne zaman?
Eda: Bu gün!
Arda: Eda!
Damla: EDA MI!
Fidan Nisa: Kimler var orada?!
Eda: Demir, ben yani Eda....Ela Duru ve Dicle
Duru: DİCLE! BENİ DUYUYOR MUSUN
Dicle: DURU!
Duru: DİCLE BEN-
Dicle: NEREDESİN...SEN AP...TAL ÖDÜMÜZ Ko...o...PTU BURADA!
Demir: DURU! Kimler..var...orada
Duru: AAA....Fidan, Ceyhan, Azra, Rüzgar, Damla ve Arda
Demir:...haklıymışsın...Duru
Dicle: CEYHAN!
Ceyhan: Ahah...DİCLEE!
Dicle: N-ASIL...sen
(Arkadan birinin koşarak geldiği duyuldu)
Ahmet Fatih: HADİ...g...geliyorlar
Arda: Şimdi mi çıkıyorsunuz
Demir: Gitm...memiz..gerek!
Rüzgar: Demir! Bizimle...E5'in orada buluşun
Demir: Tamam
Duru: LÜTFEN DİKKATLİ OLUN!
Demir: Siz de Duru...
(Sinyal kesildi)
Duru: Fazla zamanımız yok...çantaları alın...uzun bir yolculuğa çıkıyoruz
Rüzgar: eee..arkadaşlar...sanırım çantaları almaya da zamanımız yok
Duru: Niye?
Rüzgar: Sınırlar kapanıyor
Ceyhan: Ne?
Arda: Siktir...
Damla: Biz nasıl çıkıcaz o zaman..
Duru: Kaçarak...
Rüzgar: Kaçarak?
Azra: Senden korkulur
Damla: Harbi...
Arda: Nasıl kaçıcaz?
Ceyhan: Vallaha...işin uzmanı Duru arkadaşlar
Rüzgar: Duru?
Duru:...bodrum nerede?
Fidan Nisa Bodrum...derken?
Duru: Silahların, eski aletlerin saklandığı yer
Rüzgar: Oha öyle bir yer mi var mk?
Ceyhan: Ben...sanırım biliyorum
Arda: Nasıl lan?
Ceyhan: Bir ara...şans eseri rastlamıştım
Fidan Nisa: Tamam o zaman hemen gitmemiz gerek...hava birazda kararacak
Azra: Hadi o zaman..Ceyhan sendeyiz
(Ceyhan başını salladı ve hızla girdikleri kulübeden çıktılar)
Duru: Bize asla dışarı çıkmamıza izin vermiyorlar
Rüzgar: Biz biraz daha serbest takılıyoruz...isteyen istediği yere gidebiliyor...fakat bir kural var...akşam altıdan sonra buraya geri dönmek zorundayız...güneşin tam...kırmızıya döndüğü saat altı anlamına geliyormuş...öyle diyorlar
Duru: İyi de...bu nasıl oluyor...ya uzaklaşırsa giden kişi ya kaybolursa?
Damla: onu biz de bilmiyoruz
Ceyhan: Yakında çıkar kokusu
( Bir kaç dakika sonra Ceyhan bitkilerle aynı renkte olan bir kapının önünde durdu)
Ceyhan: Evet....geldik
(İçeri girdiklerinde arkalarından kapıyı kapatıp üstüne kapının önüne bir ağırlık koydular)
Arda: Vay anam...vay babam
Rüzgar: Harbiden olm bura nerede lağn
Duru: Burada kendimizi korumak için bir şeyler bulabiliriz bu arada
Ceyhan: Evet...AHA OK!
Duru: Aa...ok
Azra: Sakin ol Ceyhan
Duru: Benim okumu çaldılar olm
Rüzgar: O nasıl oldu mk?
Duru: Boşver...çoooook....uzun hikâye
(Duru daha sonra hatırladığı şeyle elini cebine attı. Neredeyse varlığını unuttuğu o çakı hâlâ yanındaydı)
Duru: Anaaa ben bunu unuttum zannetmiştim!
Rüzgar: Oha..Duru o hâlâ sende mi
Duru: Sen nereden b- aaa..taa o zamandan dimi?
Rüzgar: Hee...taa o zamandan
Arda: Oha kız çakıya isim vermiş mk
Duru: He kanka isim değil o...anı anı
Arda: Ee Ne fark eder
Duru: eben-
Fidan Nisa: Arkadaşlar...ben bir şey buldum
(Herkes Fidan'ın seslenmesiyle onun yanına gitti)
Fidan Nisa: Bu...sizce ne?
(Fidan parmağı ile bir aleti gösteriyordu. Bu alet bir çeşit silahtı fakat bu zamana kadar hiç görmedikleri bir silahtı)
Rüzgar: o..ne lan öyle?
Duru: Silah gibi bir şey
(Duru eğilip silahı yukarı kaldırdı ve iki eli arasına aldı. Silahın ön tarafını bulduktan sonra arkasından tutup boş bir duvara doğru tuttu. Yavaşça tetiğe bastı fakat hiçbir şey olmadı. O sırada Damla elinde şarjör benzeri bir şey ile yanlarına geldi)
Damla: Duru şunu bir taksana
Arda: Olum patlatacanız bizi
Duru: Bu kadar korkak olma derim Arda
(Duru Damla'nın elinden şarjörü alıp yerine yerleştirdi ve silahi bir anda Arda'ya tuttu)
Arda: LAĞN! NABIYON MK!
Duru: Patlatıyorum
Arda: Neyi?
Duru: Ödünü patlatıyorum smsm
(Duru silahı bu sefer de boş bir duvara tuttu ve tetiğe bastı. Silahtan çıkan mermi benzeri şey duvara geldiğinde alev aldı ve duvar saniyede siyaha döndü)
Ceyhan: Vay be
Duru: Ne olduğunu anladığımıza göre...bundan bir tane alabiliriz demi?
Azra: Bir tane değil bence
(Azra durduğu yerden çekildiğinde bu silahlardan bir sürü üretilmiş olduğunu fark ettiler. Hepsi oraya koşup birer tane silah ve üç şarjör aldı)
Rüzgar: Bunları nereye koyacaz?
Duru: Al
(Duru herkese birer tane şarjör kılıfı attı. Hepsi teker teker kılıflara yerleştirdikten sonra yürümeye devam ettiler. Biraz daha yürüdükten sonra burada bulunan aletlerin iyice eskimiş olduklarını fark ettiler)
Damla: Sona yaklaşıyoruz sanırım
Ceyhan: Evet birazdan başka bir kapı görürüz
Arda: Sonra ver elini özgürlük
Duru: Hee sen öyle san :)
(Hepsi yürürken Rüzgar bir anda durdu)
Damla: Rüzgar...noldu?
Rüzgar: bir şey yanıyor
Damla: Ne?
Arda: Salak..Duru'nun attığı merminin etkisinden çıkamamış sjsjs
Rüzgar: Öyle değil mal...bir şey yanıp sönüyor
Duru: Nerede lan?
Rüzgar: Bak...
(Herkes Rüzgar'ın gösteriği yere bakmaya başladı. Bir kaç saniye sonra eskimiş aletlerin arasından yeşil bir ışık yanıp söndü. Hepsi oraya toplandı. Ceyhan ışığın yandığı yere elini uzattı)
Azra: Ceyhann! Yapma bence
Ceyhan: Niye?
Rüzgar: Ne olduğunu bilmiyoruz
Ceyhan: Zarar gelmez
(Ceyhan, elini eskimiş aletlerin arasına soktu ve ışık yanan şeyi tuttuğu gibi çekti. Bu bir takip cihazıydı. Ceyhan iki eliyle aleti kavrayıp detaylı incelemeye başladı)
Duru: Radar değil mi bu?
Ceyhan: İyi de..niye burada ki
(Duru Ceyhan'ın yanına gitti. Ceyhan ekranla biraz oynamaya başladı. Siyah ve yeşil çizgilerden oluşan bir haritaya benziyordu. Çizgilerin üstünde rastgele yeşil noktalar dolanıyordu. Düzensiz ve birbirinden farklı hızda hareket ediyorlardı. Ceyhan öylesine bir düğmeye bastı ve ekranı biraz büyüttü. Haritaya garip bir yere geldi.)
Arda: Aga gereksiz boşverin zamanımız yok
O sırada ikisi de bir şey fark etti)
Duru:..lan
Ceyhan: Ne?
Duru: Ee Arda
Arda: He?
Duru: Bir yürüsene
Arda: Ne alaka?
Ceyhan: Ya yürü bir işte
(Duru ve Ceyhan ekranda rastladıkları bir noktayı takip ediyordu. Noktanın yakınında bir arada görünen başka noktalar da vardı. Arda'nın yürümesi ise nokta Arda ile aynı anda hareket etmeye başladı. Arda durunca nokta da durdu)
Duru: Siktir...
(Rüzgar yavaşça Ceyhan'ların yanına yaklaştı)
Rüzgar: Noluyor?
Duru: Bak şu noktaya bak
Ceyhan: Arda bir daha yürü
Rüzgar: Lan!
Duru: Gördün mü
Arda: Ne oluyor olm biri söylesin mk
Duru: Takip ediliyoruz
Hepsi: Ne?!
Ceyhan: Bu takip cihazı buradaki halka ait. Bir yere rastladık. Burada bazı noktalar var, onlar...biziz...
Azra: Nasıl yani?
Rüzgar: Biz yürüdükçe noktalar hareket ediyor işte mk bak
(Rüzgar Duru'ların yanından ayrılıp Arda'ya kadar yürüdü. Diğerleri de ekranın başında toplandılar. Rüzgar'ın yürümesiyle bir nokta hareket etmeye başladı)
Fidan Nisa: Siktir
Damla: İyi de nasıl?
Ceyhan: Demek ki...bizde olan bir şeyin içinde takip cihazı saklı..
Duru: Burada yaşayan herkeste ortak olan ne var?
(Hepsi biraz düşündükten sonra aynı anda düşündükleri şeye baktılar: baykuş motifi)
Rüzgar: Lan!
Azra: Ne yani...bunca yıldır bunu fark etmedik mi?
Fidan Nisa: Nasıl fark edelim ki?
Damla: Nereden bilebilirdik...
Ceyhan: Bana bu motifi takarlarken "baykuş çok önemli herhalde sizin için" demiştim kadın da gülmüştü
(Duru bir anda ona takılan baykuş motifini çıkarıp eskimiş aletlerin arasına attı. Hepsi şaşkınlıkla ona baktı)
Arda: Duru napıyon amk?
Duru:...takibi...kesiyorum..Ceyhan kameraya bak Rüzgar sen de çıkarsana bi
(Rüzgar da önce Duru'ya baktıktan sonra kendi üstünde olan motifi çıkardı. Ceyhan alete baktığında bir noktanın kaybolduğunu fark etti)
Ceyhan: Evet! Cihaz motifteymiş! Herkes çıkarsın çabuk!
(Herkes motifleri yavaş yavaş sökmeye başladı. Ekranda bulundukları bölgedeki bütün noktalar teker teker kaybolmaya başladı)
Arda: Oh mk üstümden yük kalktı gibi hissettim bir an ldmss
Azra: Şimdi ne yapıyoruz?
Duru: Yola devam ediyoruz
(Duru yürümeye devam edince diğerleri de ona eşlik etti. Ceyhan da aleti bir kenara fırlatıp diğerlerine yetişti. Artık takip edilmediklerinin verdiği rahatlık ile hepsi biraz daha cesaretlendiler. Tabii şimdilik öyle zannediyorlardı. Geride bıraktıkları alet belki de sadece onların elindeydi, ama sadece onlar izlemiyordu. Onlar gittikten sonra geride bir şey belirdi, cihazın ekranında yansıyan işaretlenmiş kırmızı bir ünlem işareti)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ev 2
HorrorÜç yıl önce başlayan salgın hastalıkla beraber insanlık bir çok gelişmeler yaşamış fakat yine de salgın hastalığın mutasyona uğraması durumu ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu yerleşim kurucuları tarafından gizli tutulmaya çalışılsa da halk bir süre...