cumartesi günü beklediğinden yoğun geçiyordu eren'in.
işleri hafta içi pek planladığı gibi gitmediğinden yetmemişti ve tatil gününü de buna harcamak zorundaydı. sessiz ortam olduğu sürece sorun etmezdi. zaten dışarısı yağmurluydu ve açıkçası yoğun geçen haftanın ardından evde takılmak bu ruh hali için biçilmez kaftandı.
öğlene kadar oyalandı. arda kız arkadaşıyla buluşmaya gitti ve ardından bir saat sonra eve gece geldi. onun gelmesi artık o kadar sıradan karşılanıyordu ki eren bir on dakika sonra işine dönmek zorunda kalmıştı. gece de garipsemedi zaten. yurttan çok onların evinde kalıyordu ve artık alışmışlardı.
eren gece'nin film izleme ve oyun oynama isteğini reddetmek zorunda kaldı. gece de oyalanmak için mutfakta bir şeyler hazırlamaya başladı ve akşama doğru ikisinin de işi bir noktada bitmişti.
derin bir nefes alarak bilgisayarını kapattı uzun saçlı. yorgunca kendini koltuğa atarken gece de elinde kupalarla geliyordu. bitki çayını uzattı.
"arda gelecek mi?"
"bilmiyorum ki," kupayı alırken gece'nin de oturması için yana kaydı. "şu saatte gelirim diye bir şey demedi."
"anladım." gece düşüncelice yanıtladı. eren hafif şaşkınlık ve merakla "bir şey mi oldu?" diye sorarken kafasını eğerek gece'nin yüzünü görmeye çalıştı. arkadaşıysa halıyı incelediği bakışlarını kaldırarak hafifçe gülümsedi ve "yoo." dedi. "öylesine merak ettim."
"emin misin?"
"aşkım boş ver şimdi arda'yı." gece ilgilice kolunu koltuğun tepesine attı. "beni sen ilgilendiriyorsun."
ani değişen ruh haline anlam veremese de konunun bir anda kendisine dönmesine şaşırmadı eren. gece'nin bir haftadır buna fırsat kolladığını biliyordu. "hm."
"can." dedi ilgiyle. "kaan bir şeyler dedi ama..."
"öyle mi?"
"yess." ardından ekledi. "senle konuşmak için fırsatım yoktu, kaan'la da geçen gün karşılaşınca bahsetti."
"ne dedi?" biraz başka bir ağızdan duyacak olmak meraklandırdı eren'i. kaan'ın kendisine verdiği tepkiler samimiydi mi yoksa ortam gereği içine mi atmıştı emin değildi çünkü. onunla da en kısa zamanda konuşması gerekiyordu, farkındaydı.
"işte dedi ki senin eski sevgilinmiş." duraksayınca devam etmesini bekleyerek bir şey demedi. "öyle mi?"
"evet."
"vay be... niye gelmiş ki?"
"yüksek lisans yapıyor burada."
"e niye gelmiş?" tekrar sorunca güldü eren. "dedim ya oğlum."
"aşkım başka yer ya da üniversite mi yoktu da buraya geldi? konuşturma beni şimdi."
"benim için geldiğini mi söylemeye çalışıyorsun?"
göz kırptı gece. "aynen öyle."
birkaç saniye duraksadı eren. "bak sana dürüst olacağım. imkansız değil ama böyle bir sebepten gelmediğine oldukça eminim."
"nereden biliyorsun?" dedi gece eren'in kendinden aşırı emin tavrına karşı.
"biliyorum."
"şunu baştan anlatsana." eren'in koluna dokunarak biraz oturuşunu yaklaştırdı. "neler olup bitti. ne zaman sevgili oldunuz, ne zaman ayrıldınız, neden ayrıldınız..."
"gerçekten bahsetmeye değmez." eren açıkça kaçıyordu. "bitmiş bir şey hakkında konuşmaya hiç gerek yok."
"erennnn lütfennn." gece o kadar ısrarcıydı ve üzerine oynuyordu ki... "ki bence ortada senin zannettiğin kadar biten bir şey de yok."
"ne kadar kendinden emin konuşuyorsun böyle." diyerek hafif alayla güldü eren. gece'nin bu denli diretmesi bir tık rahatsız hissettirmişti ancak rahatsızlığı konu muydu yoksa dümdüz ısrar mıydı emin değildi.
"anlat hadi."
"peki, tamam. sonra tekrar üzerinde konuşmayacağız ama." gece kafasını salladı ve sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. eren'se olabilecek en özet halini arkadaşına sundu:
"lise üçte ankara'dan izmir'e taşındım, annemin yanına. can, gizem, yeliz'le falan orada arkadaş olduk. can'la da lise sonda sevgiliydik ama üniversite düşüncelerimiz farklıydı. bu yüzden ayrıldık."
"nasıl yani?" hikaye gece'nin dikkatini çekmiş gibiydi. "ne hedefiniz vardı ki de ayrılmanıza sebep oldu?"
"yani... farklı hedeflerimiz vardı işte. farklı yerlerde. bu yüzden anlaşamadık."
bu noktadan sonra anlatmak eren için zorlayıcı olmuştu. lise biterken o yaz tatilinden sonra arkadaşları arasında bu konu hiç açılmamıştı ve bakıldığında üzerinden kaç yıl geçmişti... ancak bahsetmek bir şekilde yine de o çirkin hisleri beraberinde getirebiliyordu.
"e sevgili olacak kadar birbirinizi seviyorsanız bu sebep ayrılmanıza etken olmamalıydı."
"bir şekilde oldu." gece'nin yüzüne baktığında yargılayıcı bakışlara maruz kaldı. "ne oldu?"
"ben sevdiğim biri için onun önüne öncelik koymam." çok net bir sesle söyledi. "kimseyi ya da hiçbir şeyi."
anlık sinirine anlam veremese de sakince, "tam olarak öncelik meselesi değildi aslında..." dedi ancak bu gece için bir anlam ifade etmedi. "bilemiyorum eren. can'ı o zamanlar gerçekten sevdiğine emin misin bilemedim."
şaşkınlıktan gülmek istedi eren. "nasıl yani?"
"şahsen ben sevgilimden bu sebepten ayrılmazdım. saçma yani."
"olabilir."
bir tık hayal kırıklığına uğradığını reddetmeyecekti. gece'nin kendisini yargılamadan önce anlamasını beklerdi ancak anlaşılan arkadaşı olaya sinirlenmekten bunu göremiyordu.
"ee sonra ne oldu?"
"üniversiteye başladık işte."
"hiç görüştünüz mü sonradan?"
"hayır."
"oha." dedi gece şaşkınlıkla. "yani can buraya gelene kadar en son lisede mi görüştünüz?"
"evet."
"kaç yıl geçmiş oluyor aradan... çok."
"zaten ayrılmıştık, neden tekrar görüşelim ki?" bu noktadan sonra gece'ye birkaç yıl önce yazma isteğini nasıl bastırdığından bahsetmeyecekti.
"sen harbiden sevmiyormuşsun bu çocuğu. yuh eren."
"üzgünüm ama sevgi anlayışımı senin kıstasına sunmuyorum, sadece anlat dediğin için anlattım, gece." içten içe sinirlenmiş miydi? aslında evet. sinirlenmişti. bu ani yargılanmak onun için de sürpriz olmuştu.
"aşkım kızma bana, ama dışarıdan bakıldığında öyle duruyor." dedi gönül almak için koluna dokunurken. "şahsen ben senin yerinde olsam bir şekilde tekrardan birleşmek için yol yapardım. belli ki severek ayrılmışsınız. yani öyle tahmin ediyorum?" eren yanıt vermedi. devam etti gece. "biraz boş geldi kusura bakma."
"anlıyorum, olabilir."
"kızma bana erennn."
tüm atakları eren üzerinden konuştuğu da gözünden kaçmamıştı. üstü kapalı anlattığının farkındaydı uzun saçlı. detaya girmediğinin ya da o dönem nasıl bir ruh halinde olduklarının. yine de artık yakın arkadaşlarından biri olan çocuğun olayı derinlemesine bilmeden yargılaması ve kıstas yapması inceden gıcık etmişti. inkar etmeyecekti.
"sen sevgini her şeyin üstünde tut gececim." dedi eren kızdım ya da kızmadım demek yerine. cevap üzerine sırıttı gece.
"tutuyorum zaten."
"güzel."
konuyu kapatmak için güzel bir fırsattı. zaten bu yanıttan sonra sürdürülmesine çok zahmet etmedi gece. birkaç dakika sonra işi olduğunu söyleyerek çıktığında eren'i karmakarışık bıraktı o koltukta.
***
bölüm başlıklarını tekrar düzenleyebilirim siz aldırmayın tm mmı öptüm <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
midnight rain
General Fiction"konu tatmaksa, tattım ve zehirleniyorum. konu bizsek, tadıp zehirleniyorum ve biraz daha istiyorum. konu bir şeyler yapmaksa, yaparım. konu bizsek, her şeyi yapmalıyım. konu anlaşılmaksa, kolay anlaşılabilir olmalıyım. konu bizsek, acaba anlaşılmak...