𝟾

64 8 189
                                    

Dazai cümlesini kurduktan sonra önünde durduğu odanın kapısını açıp Ranpo'ya baktı. Ranpo sinirli bir şekilde içeri girdi.

"Dün insan öldürecek zaman mıydı?"

Dazai kapıyı kapattı.

"Benim öldürdüğümü nereden biliyorsun? Tek vampir değilim ya."

Ranpo, Dazai'in sandalyesine geçip kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Sen öldürdün çünkü salak beynin iki dakika olaysız yaşamaya katlanmıyor, diğer olayla ilgili de beni suçlayabileceklerini söyleyip kendi evine tıkmaya çalıştığını anlamayacağımı mı düşündün?"

Dazai gülümseyerek Ranpo'ya yaklaştı.

"Yakalanmışım."

Ranpo sandalyeye iyice yaslanınca o da dibine girmişti. Dazai sırıttı.

"Sana olan zaafımı bile bile bana yakın olmaya devam ettin."

Ranpo homurdandı.

"Bu kadar manyak olacağını düşünmemiştim."

Dazai kıkırdadı.

"Bunu bildiğine eminim bebeğim."

Ranpo kollarını Dazai'in boynuna doladı.

"Seninle yaşamayacağım."

Dazai ona ayak uydurarak öpüşme başlatmadan önce konuştu.

"Göreceğiz."

Dudakları birbirine değdiği andan itibaren Dazai, onu şehvetle öpüyordu. Ranpo bu hıza yetişmekte zorlansa da Dazai'i bırakmadı. Dazai'in ellerini kalçasına gitti, onu bir çırpıda kaldırıp masaya oturttu. Ranpo nefessiz kaldığı için geri çekilip Dazai'e baktı. Onu yemek istediği bakışlarından bile belli oluyordu. Ranpo kahkaha attı, elini Dazai'in yüzüne çıkarıp okşamaya başladı.

"Eğer beni istiyorsan önce ortalığı hallet."

Dazai'in bakışları değişti, şimdi şaşkın şaşkın Ranpo'ya bakıyordu. Şaşkın ifadesinin yerine sahte bir üzgünlük geçti ve kafasını Ranpo'nun boynuna gömdü.

"Onları sonra da halledebilirim."

Ranpo, Dazai'in nefesi boynunu gıdıkladığı için kıkırdadı.

"Sana güvenmiyorum."

Dazai bir şeyler mırıldandı, Ranpo'nun boynuna küçük öpücükler bırakıp onu kışkırtmaya çalıştı. Ranpo kararlı bir şekilde pes etmiyordu. Hatta Dazai'in saçından tuttu ve onu geri çekti.

"Git ve karışıklığı hallet."

Dazai dudaklarını büzdü.

"Buranın kralı ben değilim."

"Dazai."

Dazai tam bir şey diyecekken kapısı açıldı. İkisi de yerinden kıpırdamadan kapıya baktı.

"Dazai-san, bir misafir geldi."

Atsushi masaya baktığı an bir çığlık attı.
Bu kesinlikle beklediği bir şey değildi, kıpkırmızı yüzünü kapadı.

"Sizi misafir odasında bekliyor, ona meşgul olduğunuzu söyleyebilirim."

Ranpo, Dazai'i itti.

"Meşgul değil."

Dazai ona itaat ederek geri çekildi.

"Meşgul olmayı umuyor. Gözünü açabilirsin Atsushi, neden ceset görmüş gibi tepki veriyorsun?"

Atsushi ellerini yüzünden çekip ona baktı.

"Daha önce ofisinde birini görmedim diyedir."

"Kunikida'nın kulağına giderse çok başka yerlerde görürsün."

Ranpo yeniden güldü.

"Nasıl bir tehdit etme şekli bu?"

Dazai ona trip atar gibi bakıp dışarı çıktı.
Ranpo ise gözünü devirdi ve Dazai'in arkasından bağırdı.

"Ben eve gidiyorum!"

Dazai bir şey demediği için omuz silkti ve ona garip garip bakan Atsushi'ye el salladı.

"Bay bay Atsushi. Bir yerlerde size getirdiğim sebzeler olacaktı ama yerini unuttum."

Atsushi de ona belirli belirsiz el sallayınca çıkışa doğru ilerledi.

...

yippe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yippe

Cingulomania (Souheki Bsd)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin