𝟿

53 10 63
                                    

Ertesi gün kralın açıklamasıyla herkes eski hayatına geri dönmüştü. Ranpo bunun kimin işi olduğunu bilmesine ragmen umursamadan fırına ilerledi. Dazai, onu istiyorsa daha çok çaba göstermeliydi. Fukuzawa her sabah yaptığı gibi kedileri besliyordu. Ranpo ona gülümseyerek el salladı.

"Günaydın yaşlı adam!"

Fukuzawa bir şeyler homurdandıktan sonra Ranpo'ya baktı.

"Hoş bir dil kullanmalısın, en azından saygılı ol."

Ranpo onu eli ile geçiştirerek içeri geçti. Yeni yapılmış turtaları görünce hemen birine atladı. Fukuzawa onu görmesine rağmen hiç takmadan kedileri beslemeye devam etti.

...

"Tezgahtan in, orası oturman için değil."

Ranpo ona göz devirdi.

"Çok katı bir yaşlı adamsın, biraz kendini sal."

"Sen katılık görmemişsin."

Ranpo gülümsedi.

"O kadar iyi olup savaşı bırakman komik."

Fukuzawa tam konuşacakken içeri bir müşteri girdi. Siyah saçlı, mor gözlü ve şık giyinimli bir adamdı. Ranpo böyle müşterilerin zor geleceğini bildiği için tezgahtan indi.

"Hoş geldiniz."

"Ranpo Edogawa burada mı?"

Adamın konuya atlaması rahatsız etse de konuştu.

"Evet, benim."

Az önce katı duran ama şimdi yüzünde onu rahatsız eden bir gülümseme olan adam, elini uzattı.

"Fyodor Dostoevsky."

Ranpo tanıdık isimle onu nereden hatırladığını düşündü. Sonra aklına dün Atsushi ve Dazai'in konuştukları geldi.

"Dazai'i görmeye gelen kişi."

Fyodor elinin havada kalmasını aldırmadan masalardan birine oturdu.

"Evet, seninle konuşmak için gelmiştim."

Ranpo da onun karşısına oturdu.

"Dinliyorum."

Fyodor'un ifadesi tekrardan ciddileşti.

"Dazai'in ne olduğunu bildiğini biliyorum ama hâlâ neden daha onun yanında olduğunu anlamadım?"

Ranpo sırıttı.

"Burada seni ilgilendiren kısım ne?"

Cümlesi Fyodor'un da sırıtmasına neden olmuştu. Adam rahat bir şekilde konuştu.

"Bazı şeyleri bilmem diyelim."

Ranpo neyi ima ettiğini anlayınca kaşları çatıldı.

"Ne istiyorsun?"

"Beni düşman olarak görme ama işimin sana düşeceğini bilmen gerektiğini söylüyorum, bunu o aptala söylemeye kalkarsan güzel şeyler olmaz."

Ranpo küstah bir şekilde gülümsedi. Kibirli tavrı karşısındakinin afallamasına neden oldu.

"Beni tehdit etmen komik geliyor, seni bitirmem fazla uzun sürmez."

Fyodor hiç bozuntu vermeden ayağa kalktı.

"Kendi yolunu kendin seçersin."

Fırından çıktığında Fukuzawa, Ranpo'ya cevap beklermiş gibi bakıyordu.

"Uzun olay."

"Dinleyecek vakit çok."

Ranpo omuz silkti ve kapıya doğru ilerledi.

"Yaşlı adamlar her şeye burunlarını sokmamalı. Şimdi gitmem gerek."

O gitmeden önce Fukuzawa mırıldandı.

"Ben de bunu bazen küçük çocuklar için düşünüyorum."

Ranpo kıkırdadı ve fırından çıktı. Dazai ile ilk karşılaştıkları sahile gelince onu yine kayalıklarda otururken buldu. Yavaşça yanına ilerledi.

"Daha geç gelirsin diye düşünmüştüm."

Ranpo yanına yerleşti.

"Erken gelesim tuttu."

Dazai ona aç köpekler gibi bakınca dudaklarını birleştirdi. Dazai, her ne kadar şaşırsa da, kolaylıkla olaya eğildi. Dazai'in ellerinden biri saçlarını yanağından iterek Ranpo'yu kucakladı. Parmakları kulağının hemen altında, avuç içi çenesine dayalı. Dazai'in dili alt dudağının ve ardından dişlerinin üzerinden kaydı, Ranpo'nun ağzından bir inleme çıkana kadar alt dudağını ısırmaya devam etti. Ranpo, yavaşça Dazai'in kucağına sürtündü ve onun rahatsız olmasını sağladı. Dazai hiç pes etmeden dudaklarını işgal etmeye devam etti. Bu olay bir inatlaşma savaşına dönüşmeden önce Ranpo geri çekildi.

"Ödülün bu kadar."

Dazai ona inanmaz bakışlar attı.

"Ranpo."

Ranpo onu hiç umursamadan ayağa kalktı.

"Evde bir kedim var. Gitmem gerek."

Ona sinirli bakışlar atan Dazai'i geride bırakıp yoluna devam etti.

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cingulomania (Souheki Bsd)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin