𝟷

180 18 155
                                    

Ranpo bu kasabaya reşit olduktan sonra çalışmak için gelmişti. Bütün hayatını yetimhanede yaşayarak geçiren biri için güzel bir yerdi. Zenginler kasabadan uzakta yaşadığı için kavga bile olmuyordu, Ranpo hep soylulardan nefret etmişti. Kasabasına uğramamaları onu mutlu ediyordu. Fırına gitmeden önce Kenji'ye yardım etmek için çiftliğe doğru ilerledi, Fukuzawa fırına gelmeden önce Kenji"ye yardım etmesine bir şey demezdi. Küçük arkadaşının yanına gelince el salladı.

"Günaydın Kenji."

Kenji onu gördüğü an gülümsedi.

"Günaydın Ranpo-san!"

Ranpo onun yanına ilerledi.

"Patatesler iyice büyümüş."

"Evet! Biraz almak ister misin?"

Kenji elindeki sepeti ona uzatınca geri çekildi.

"Bunlar senin, eğer istersem satın alırım."

Kenji üzgün bir şekilde ona baktı.

"Ama bunları dikmeme yardım ettiniz, biraz almalısınız."

Ranpo ikinci söylenişe hayır demezdi. Kim beleş yemeğe hayır der? Arkadaşının elindeki sepeti aldı.

"Sağ ol."

Kenji memnun bir şekilde gülümsedi.

"Hadi biraz dinlenelim!"

Hiç çalışmamış olan Ranpo'yu beraberinde evlerinin önündeki masaya götürdü. Ranpo bir şey demeden karşısına oturdu.

"Dün arkadaşlarım ilginç hikayeler anlattı."

Kenji heyecanla konuşunca ona döndü.

"Ne anlattılar?"

"Pazartesi günü bir ceset bulunmuş ve duyduğuma göre boynunda ısırık izi varmış! Vampirlere inanır mısınız Ranpo-san?"

Ranpo bir süre düşündü.

"Gerçek olmalılar."

Kenji ona her zaman güvenirdi. Çünkü Ranpo'nun üstün bir çıkarım yeteneği vardı. Fukuzawa her zaman ona burada harcandığını söylerdi ama o burada yaşamaktan memnundu.

"Neden böyle dediniz?"

Ranpo çocuğu korkutmamak için sadece gülümsedi ve takmamasını söyledi.

"Eğer gece yalnız başına çıkmazsan sorun yok."

Kenji onu onayladı.

"Gece dışarı çıkarsam saldıracak tek şey vampirler olmaz."

Ranpo, Kenji'nin başını okşayıp ayağa kalktı.

"Artık kalkayım, sen de kendini çok yorma."

Kenji her zaman yaptığı gülümsemeyle Ranpo'nun arkasından el salladı. Ranpo'nun fırına geçmesi uzun sürmedi. Fırın Kenji'nin yaşadığı yere yakındı. İçeri girince kucağındaki kediyle oynayan Fukuzawa ile göz göze geldi. Fukuzawa her zaman kedileri sevmişti.

"Günaydın!"

Fukuzawa başıyla selam verdi. Ranpo elindeki sepeti önüne koydu.

"Biraz patates ister misin? Kenji'nin az kavramı yok."

Fukuzawa gülümsedi.

"O çocuğun paylaşmayı çok sevmediğini düşünmüştüm."

"Beraber ektiğimizi söyledi."

Ranpo patates sepetini oraya bıraktı ve uzun bir gün için önlüğünü giyindi.

...

İşten çıkma saatine doğru yağmur yağmaya başlamıştı. Çakan şimşekler insanları kaçırmıştı. Fukuzawa ona kalmasını söyledi ama Ranpo dinlemedi. Yağmurlu havalarda sahilde oturmak rutinlerinden biriydi. Yarına hasta olacağını bilse bile oraya gitti, insanın alışkanlıktan vazgeçmesi zordu. Başına neler geleceğini az çok tahmin etmişti yine de oraya gitti. Kayalıklarda boş bakışlarıyla oturan o adamı gördü. Adamın onu fark ettiğini biliyordu, uzun süredir varlığından haberdardı. O adamın vampir olduğunu da biliyordu, yine de asla ondan kaçmamıştı. Her zaman yaptığı gibi biraz uzağına oturdu.

"Canına susamış olmalısın."

Gizemli vampirinin sesini duyunca heyecanlandı.

"Şu ana kadar bana bir şey olmadı."

Adam kayalıklardan kalkmış ona geliyordu.

"Olmayacağı anlamına gelmez. Güzel kokuyorsun."

Ranpo sırıttı.

"Her şekilde mükemmel olduğumu biliyorum."

Kahverengi saçlı adam kıkırdadı ve yanına geçti.

"Her gün seni tatma dürtüsüne karşı koyuyorum. Başka insanlardan bir farkın yok ama beni cezbediyorsun."

Ranpo bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemedi. Şu anda yüzünün kızardığına emindi.

...

Farklı işler yapıyoruz noluyor

Kitabın adının başında cin geçiyor ateistler bunu da açıklasın

Cingulomania (Souheki Bsd)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin