O kadar siz istionuz diye fic yazdim okunma sayisina bak 100000 kisi yazmami istemisti yarisi bile okumadi okusaniza azcik yaw
Okuyanlar da birilerine onersin fici ne kadar cok kisi okursa o kadar hizli yazarim ehehhe
Normalde hergun baya yaziodum ama Kookie'nin weverse gonderisidir askerlik haberidir falan o gun baya kotuydum yazamadim neyse ins begenirsiniz hadi optum 😽
~
Sabah uyandığımda ilk defa Mi Sun'un perde açma sesinden değil, kendi kendime uyanmıştım. Esneyerek mutlu mutlu etrafıma bakınırken yanımda yatan ukala prens'i görmem ile gülüşüm yüzümde soldu. Yattığım yere baktığımda ise neredeyse yatağın ortasına geldiğimi fark ettim. Ki o prens bozuntusu da aynı şekildeydi. Ben ne kadar uzakta uyursak o kadar iyi derken dip dibe uyanmıştık!
Esneyerek ve olabildiğince sessiz bir şekilde yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Üzerimdeki pijamaları banyo kapısının önüne koyup kendimi köpüklü suyun rahatlığına bıraktım. Yaklaşık yarım saat kadar küvette dinlenip durulandım. Altıma havluyu sardım ve saç havlusu ile saçlarımı kurularken giyinme odasına ilerledim. Giyinme odasında o ukala prens ile karşılaşmayı beklemiyordum tabii!
"Sonunda çıkabil..." dedi ve bana dönüp bir kaç saniye gözlerini üzerimde gezdirip devam etti. "...din, kocacım" bana kocam, kocacım diyerek beni gıcık edebileceğini zannediyordu. Haklıydı. Her hareketine gıcık oluyorum.
"Gireceksen gir de bende üzerimi değiştireyim değil mi?" Kafasını sallayarak banyoya girdi ve kapıyı kapattıktan sonra bana seslendi "Sakın yanlışlıkla gireyim falan deme ha" güldüm "Merak etme o kadar salak değilim. O senin yapacağın seviyede bir şey" ses gelmemişti.
Her zamanki gibi siyah bir takım seçmiştim. Son olarak ayakkabılarımı da giyip giyinme odasından çıktım. Odaya geçip, masanın üzerindeki tarağımı aldım ve aynanın karşısına geçtim. Dalgalı saçlarımı özenle düzeltirken ukala prens de arkamda bitmişti. "Hazırsan inelim. Babanı bekletmeyelim." Kafamı sallayıp elimdeki tarağı bıraktım ve ona döndüm "Saçlarını yapmayacak mısın?" Aynaya döndü "Ne var ki saçımda gayet güzel" kafamı iki yana sallayıp önüne gittim. Baya önüne!
Ellerimi kafasına uzatıp saçlarını düzeltirken prens bozuntusu da bana bakıyordu ve çok yakınımda olması beni baya geriyordu. Ve gözlerime de değil, sanki dudaklarıma bakıyor. Saçlarını düzelttikten sonra ellerimi indirip tekrar ona baktım. Daha güzel duruyordu. Prens bozuntusu, dudaklarını birbirine bastırdı. Yine neye gülesi gelmişti acaba.
Birden dudaklarını büzüp hızlıca dudaklarıma yaklaştı ve dudaklarımın bir-iki santim ötesinde durup geri çekildi. Sulu bir öpücük sesi yapmıştı bir de. Ben ise gözlerim fal taşı gibi açılmış şekilde ona bakıyordum. "Tipin çok komikti" dedi ve gür bir kahkaha attı. "Aptal mısın nesin şurada sana yardım ediyoruz yaptığın şeye bak" hala gülüyordu. "Çok komikti. Seni denedim ayrıca abartma"
"Bir daha böyle iğrenç şakalar yapma." Gülmesi durmuştu. "O kadar iğrenç miydi?" Kafamı salladım "Ben sana yapsam hoşuna gider miydi?" Omuz silkti "Denemeden öğrenemezsin" son sözü bu olmuş ve kapıya yönelmişti. Kapıyı açıp benim geçmem için kenara çekildi. "Buyurun majesteleri" ona doğru yürüyüp önünde durdum. "Biyirin mijistiliri" belimden hafifçe ittirerek kapıdan çıkmamı sağladı.
Beraber merdivenlere yöneldiğimizde o prens bozuntusu, bana gereğinden fazla yakında yürüyordu. İki adım sağa kayıp merdivenleri öyle inmiştim.
Yemek odasına girdiğimizde babam oturmuş ve kahvaltı yapmaya başlamıştı bile. Bizi görünce, soktuğum sahte gülümsemesini gösterdi. "Günaydın çocuklar." Bizde bu sırada oturmuştuk bile. Ve bu sefer o ukala prens bozuntusu, uzağa oturmak yerine mecburen yanıma oturmuştu. "Günaydın efendim" ukala prens babama gülümseyerek konuştuğunda babam bozulmuş gibi yaptı. Ama sahte olduğu gayet açıktı. "Aa efendim de ne demek baba desene oğlum. Artık sende benim bir oğlumsun" ukala prens ise, sadece gülümseme ile kafasını eğerek cevap vermeyi seçmişti. Bende olsam muhabbeti en aza indirmeyi seçerdim, doğru olanı yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forced Marriage/TAEKOOK
Fanfiction"Baba ben bilmedigim bir adamla evlenmek istemiyorum!" O sırada kapının tıklatılmasıyla içeri tanımadığım bir prens girdi. "Beni mi çağırmıştınız, kralım"
