( Madrigal-Yaşayamam bu benle)
(İyi okumalar 😉)"Mesele canımın alınması değildi, mesele canımı alanın canım olmasıydı." Diye bir söz vardır.
Aslında çok basit degilmi herşey. Doğuyoruz, yaşıyoruz bir şekilde ve ölüyoruz.İşte hayat dediğimiz şey sözcüklerle bu kadar.
Ama yaşamak işte o tam bir kabus.
Yaklaşık bir saattir Elif'in evindeydik. Yemeğimizi yemiştik ve Elif'in annesi Canan hanım ile kahve içiyorduk.
Gerçekten çok tatlı ve nazik bir insandı.Elif'in söylediğine göre annesi ise eskiden hemşireymiş. Lavaboda gördüğüm o adamı ise birdaha görmemiştim ve açıksası bir daha karşıma çıkmasa iyi ederdi.
Telefonumun çalmasıyla düşüncelerimden arındım. Cebimden telefonumu çıkarttım. Abim arıyordu. Tam zamanı gerçekten tam zamanıydı. Salondan uzaklaşarak bahçeye çıktım. Zaten Ece ve Liva Canan hanımla derin bir sohbete daldıkları için beni duymamışlardı bile.
"Abicimm" Biraz tatlılık işe yarardı belki.
"Nerdesin?" Sesi resmen robot gibi kalın çıkmıştı.
"Elif ve Liva ileyim. Noldu kii?"
"Liva da mı var onu söylememiştin." Söylesem nolucaktı acaba salak.Bogazını temizlediğini duydum. "O zaman bende geliyorum bizimkilerle otelin konumu at"
Şimdi sıçtık işte. Gelme desem gelirdi. Biliyorum huyunu. Kıvırtmanın bu saatten sonra manası yoktu.
"Biz İzmir'de değiliz abi. Istanbul'dayız"
"O ne demek lan!" Şuan emindimki kaşlarını çatmış bir şekilde konuşuyordu.
"Bı arkadaşımız var burda onun yanına geldik işte."
"Sevdee sinirlendirme beni ne arkadaşı ya dönün hemen. Hemen!"
"Off tamam be ne bağırıyorsun salak sus bı"
En sonunda sinirlenmemek elde değilki delirir insan bununla.Telefondan gelen dıt dıt sesiyle kalakaldım. Resmen yüzüme kapatmıştı. Ben bunu ona ödetirim ama şuan değil.Şuan bunun için hiç uygun bir zaman değildi.
İçeri geçtim kızlar hala hararetli bir konuşmanın içindeydi.
"Hadi kalkın gidiyoruz. Canan hanım çok teşekkür ederiz herşey için bizim artık çıkmamız gerek"
"Ben teşekkür ederim asıl daha fazla kalmanızı isterdim ama zorlamıyorum." Nazikçe gülümsemişti. Gerçekten çok güzel bir kadındı.
Kapıya doğru yöneldik o sırada çalışanlardan biri kapıyı açarak bize eşlik ediyordu. Liva ve Ece'de Canan hanımla ve Elif'le vedalaşırken tekrar telefonum çaldı. Eğer abimse hiç sırası değildi.
Telefonu çıkarıp arabanın yanına doğru ilerledim. Arayan dayımdı. İstanbuldaki dayım.
Abim on dakikada haberi uçurmuştu."Alo, dayı?"
"Sevdee kızım İstanbuldaymışsın" Evet abim haberi uçurmuştu.
"Sanada merhaba dayı"
"Çabuk yanıma geliyorsun sen İstanbul'a gelmişsin hiç haber verilmez mi"
"Ani gelişti herşey haber veremedim. Ama gelemem ki dayı vallahi bak dönüyorum zaten."
"Ölümü görde gel zaten gidiciyim ben bir gelmiyosunuz siz ben anlamadım ki abin ayrı sen ayrı." Tövbe tövbe ne ölümü dayı ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Esintisi
RomanceOnu düşünürken sessizce mırıldandım; "Bir volkan kopuyor yine bedenimde" "Anlamsız sızılar içimde" "Saklarım sevdamı gücüm yetmese bile" Yaşamaya, nefes almaya bir deniz kenarında başladım. Kim bilir belkide bir deniz esintisiyle son bulur.