1.

46 5 2
                                    



Yeni bir kurgudan herkese merhaba! Kurguyu genel hatlarıyla kısa, hızlıca tüketilebilecek şekilde kurguladım bu yüzden bölümlerimiz genel olarak kısa. Anlayacağınız tam bir kafa dağıtma kitabı, umarım seversiniz!


Spotify/ faylinn
Kitabın playlistine buradan ulaşabilirsiniz.




1. Başlangıç Noktası



Sertap Erener, Olsun
Sadece bölümün değil, direkt olarak kitabın şarkısı. Sözleri tamamen spoiler dolu...







Soğuttuğun her bir kahve
Geride bıraktığın her bir kalp ve
Sevgisinde ezildiğin o kedi için,
Geri döneceksin.
Ama ne kediyi ne kahveyi döndürebileceksin.
Kalbi ise hiçbir zaman bulamayacaksın,
Çünkü sana ait olanı kaybedemezsin.







"Bu hayattaki tek umudum sensin."

Telefonun diğer ucundan kulağıma uzanan o ağır cümlenin altında ezildim bir süre, yerimde duraksarken.

Söyleyen, annem, için çok monoton bir cümle olsa da bende bıraktığı etki her seferinde katlanarak artıyordu.

"Kapatıyorum annecim," diye cevapladım onu, dediği şeyi geçiştirerek. "Dersim var."

Dediğim şeyle oralı olmadı ve devam etti beni daha da ezmek istermişçesine.

"Ege yine dün geceden beri ortalıkta yok. Bu çocuk neden böyle yapıyor, kızım? Ne yaptık ona anne babalık etmek dışında. Suçumuz, günahımız ne? Bir söylese de anlasak derdini."

"Nankörlük ediyor işte annem, ağlama sen; değmez. Ergenlik işte, geçip gidecek bu dönemde. Sabır biraz." Ezbere cümlelerimi birbiri ardına sıralarken bir yandan da uzun tırnaklarımı avuçlarıma geçiriyordum öfkeyle.

Ne yapacaktım ben bu çocukla?

"Öyle değil mi kızım? Geçecek elbet, benim umudum var. Ama baban..."

Ağlamasının artacağını anladığımda sözünü kestim daha fazla devam etmesine izin vermeden.

"Babamla konuşurum ben, merak etme. Ege'ye de ulaşacağım bir şekilde, tamam mı? Üzme kendini. Migrenin tutuyor sonra."

"Ah sen de olmasan..." Nidalarına tekrardan başladığında bu sefer gerçekten geç kaldığımı söyleyerek kapattım telefonu ve siyah uzun kabanımın cebine attım.

Son bir kez önümdeki boy aynasına bakış atarak gözüme çarpan herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol ettim hızlıca.

Uzun siyah kabanımın içine krem bir kazak, altına da mini siyah etekle siyah ten çorap giymiştim. Dizime kadar gelen deri, siyah topuklu botlarım ve küçük omuz çantamla iş görüşmesine giden birisi için fena göründüğümü düşünmüyordum.

Daha fazla yurt binasının koridorundaki aynada oyalanmamak için kendime bakmayı kestim ve hızla çantamdan çıkardığım gülkurusu rujla dudaklarımın üstünden geçtim. Son olarak elimle, jilet keskinliğinde düz olan saçlarımı düzelttikten sonra yansımama karşı derin bir nefes aldım.

Kolay kolay heyecanlanan birisi değildim. Heyecanlı da değildim aslında, sadece yapmak üzere olduğum şeyin büyüklüğü altında eziliyordum; o kadar.

SOĞUTTUĞUN HER BİR KAHVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin