Genç adam bardan sarhoş bir şekilde yalparayarak çıkar. Çok ilerleyemeden bir kaç serseri önünü keser
Serseri 1: Hayırdır güzellik nereye böyle
Bulut: Size ne be basın geri
Serseri 2: Niye öyle diyorsun yavrum biraz eğlenicez sadece
Diyip yaklaşmaya kalkarken arkadan şövalye gibi bir adam çıkar
Salih: Duymadınız mı ne dediğini basın geri dedi
Serseri 1: Sana ne be sen ne karışıyorsun sevgilisi misin yoksa
Salih: Diyelim ki sevgilisiyim ne olacak bırakın diyorum yoksa karışmam
Derken heriflerden biri Salih'e bıçak çeker Salih tam savuşturacakken kolundan hafif yaralanır. İkinci hamlede Salih adamın kolunu yakalayıp ters çevirir diğerine de sert bir tekme atar. Adamlar sonunda korkup kaçarlar. Salih kolunu tutarak Bulut'un yanına gelir.
Salih: İyi misin bir şey oldu mu sana
Bulut: İyiyim ben sağ ol da senin kolun kanıyor.
Salih: Önemli değil hafif bir sıyrık sadece
Bulut (zor nefes alarak): Yok beni kan tutar der
Salih ne olduğunu anlayamadan Bulut Salih'in kucağına bayılır. Salih gülümseyerek vay be aslan parçası sen de ne dayanıklıymışsın derken sağlam koluyla Bulut'u arabasına taşır. Evine geldiklerinde dikkatli bir şekilde çocuğu yatağına uzatır kendi de pansumanını yapar ( bir de yaralı adama kendini taşıttı sıpa)
Salih pansumanı yaptıktan sonra Bulut'un yanına gelir. Gülümseyerek yanına oturur. Farkında olmadan yüzünü incelerken bulur kendini çok masum temiz bir yüzü vardır. Salih onu uyandırmamak için yanından ayrılır. Sabah olduğunda kahvaltılık almak için alışverişe gider döndüğünde uyandırmak için odasına gidip perdeleri açarken neşeli bir tonda Salih Günaydın uyuyan prens der Bulut uykulu bir tonda nerede olduğunu anlamaya çalışır.
BULUT'TAN
Sabah gereğinden fazla neşeli bir sesle uyandırıldım yanı başımda siyah atlet ve bakser giyen bir oldukça çekici bir herif duruyordu geceye dair ne olduğuyla ilgili zerre bir fikrim yoktu. Ne içmiştim ben lan niye buradaydım.
Salih: Niye öyle bakıyorsun bana gece ne yaşadığımızı hatırlamıyor musun
Bulut: Ne oldu hiçbir şey hatırlamıyorum sen kimsin
Salih: Önce şunu söyleyeyim aramızda bir şey yaşanmadı -şimdilik- neyse kısa bir özet geçelim sarhoşken sana birileri saldırıyordu engel oldum yani hayatını bana borçlusun yavrum
Salih bunları anlatırken yavaş yavaş kafam yerine geliyordu gerçekten dün çok garipti annem yine babamın bana öfkesini anlatıp duruyordu sonra bardan çıkışımı hatırlıyordum. Sonra adamın kolundaki bandaj dikkatimi çekmişti.
Bulut: Koluna ne oldu ciddi bir şey mi
Salih: He o dün gecenin hatırası önemli değil pansuman yaptım 1-2 güne geçer bu arada ben Salih senin adın ne
Bulut: Bulut bende keşke pansumanını be yapsaydım tek başına zor olmuştur.
Salih: Memnun oldum Bulut bir şekilde hallettim önemli değil (sonra dün gece aklına geldiğinde gülerek) hem sen kana bakabiliyor musun sonra hastanelik olma
Bulut: Doğru kan tutar beni (sonra şaşırarak) hem sen nereden biliyorsun bunu
Salih: Nereden bileceğim dün gece kolumdaki kanı görünce kollarıma bayıldın ya ben de seni yaralı kolumla taşıdım evime
Bulut( mahçup bir şekilde): Hatırladım özür dilerim bayağı yük oldum sana gece bugün evime giderim
Salih: Saçmalama gayet memnunum halimden
Salih Bulutmuş ismi kendi gibi ismi de güzel o kadar masum çocuksu bir yüzü var ki doyamıyorum bakmaya diye düşünür
Bulutta Salih için fazla karizmatik oldukça çekici bir adam olduğunu düşünür. Salih konuşurken Bulutun gözleri adamın kaslarına ve dudaklarına odaklanır.
Salih hadi kahvaltıya inelim acıkmışsın- derken sözü Bulut tarafından öpücükle kesilir.