Murat otomobilin kapısını açarak kadının inmesine yardım etti. Meltem Hanım uyuşmaya başlamış ayaklarını harekete geçirmekte biraz zorlanmıştı. Uzun zamandır oğlu Ozanı görememişti, kendi işleriyle uğraşmaktan oğlunu arayacak zaman bile bulamıyordu. Hem bu Anya denilen ülke de çok uzaktaydı. O kadar saat uçak seyahatine kendini hazır hissetmiyordu. Ama Ozan'ın doğum günü yaklaşıyordu. Murat da arkadaşına sürpriz yapmak istemiş ve annesini Anya'ya gelmesi için ikna etmişti.
Telefondan sekreteri Ozan'ın işe gelmediğini haber verince Murat endişelenmişti. Sonuçta Ozan'ın geç kalmak hiç yapmadığı bir şeydi, ama annesini de şimdi endişelendirmek istememişti. Ondan bir şey demeden onu eve getirmişti. Elbet iş yerinde değilse Ozan evde olacaktı, başka bir yere gitmesi düşünülemezdi bile.
Apartman sakinleri kapıdaki güvenlik sisteminden rahatlıkla geçebilmeleri için sürekli evlerine gelen misafirlerini sisteme kayıt ettirirlerdi. Murat da Ozan tarafından sisteme kaydedilmişti. Bu yüzden apartmana girmekte sıkıntı yaşamamışlardı. Merdivenleri yavaşça çıktılar. İkinci kata varmışlardı ki birden kapı açıldı ve yaşlı bir adam ile göz göze geldiler.
"Aşağıdaki ev için mi geldiniz, kiralık olan hani?" diye sordu yaşlı adam, sanki yanıta göre hamlesini belirleyecekmiş gibi duruyordu.
"Hayır, efendim. Yukarıda oturan kişi arkadaşım olur, hanımefendi de annesi. Onu ziyarete geldik." diye nazik bir ses tonuyla yanıt verdi Murat.
"Hayret, o çocuğun arkadaşı ve ailesi hiç yok sanıyordum. Neyse hadi size iyi günler." dedi yaşlı adam ve kapısını kapattı. Bir süre sonra içeriden gelen sesleri duyan Murat yaşlıların briç oynadıklarını tahmin etti.
"Ne sevimli komşuları varmış Ozan'ın da." dedi Meltem Hanım alay ederek.
Ozan'ın dairesine varmışlardı. Birkaç defa zile bastılar. Ama açan yoktu. Meltem Hanım endişelenmeye başlamıştı, ama bir şey demedi. Murat ise en yakın arkadaşının yalnız yaşadığını bildiği için onun evinin anahtarından bir tane de kendisi için çıkarttırmıştı, işte bu tür durumlarda işe yaraması için. Murat anahtarını çıkarttı ve bir dakika sonra Ozan'ın bekâr evinin içindelerdi.
"Anlaşılan benim en az bir ay burada temizlik yapmam gerekecek."
Bu söz Ozan'ın evinin halini yeterince açıklıyordu. Meltem Hanım, oğlunun dağınık ve tembel biri olduğunu unutmamıştı neyse ki, bundan dolayı göreceği manzaraya karşı hazırlıklıydı.
Murat ise evin dağınık haline alışkındı. Kadının daha bozuk banyoyu gördükten sonra ne düşüneceğini merak ediyordu. Banyo kapısı açıktı ve diğer odalarda da Ozan'ın olduğuna dair bir iz yoktu. Buz gibi suyla Ozan'ın hasta olma pahasına banyo yaptığını düşünerek banyoya doğru ilerlediler. Ama son anda Murat banyonun içinde yerde hareketsiz yatan Ozan'ı fark edebilmişti ve hemen kadını geride kalması için uyardı.
Ozan yerde cansız bir halde yatıyordu. Çamaşır makinesinin üzerine de bir not bırakılmıştı. Olayın ne olduğu belliydi. Murat kâğıdı okumak istemedi bile. Kadını ise daha fazla dışarıda tutmaya hakkı yoktu. Meltem Hanım'ın banyoya girmesine izin verdi ve Ozan'ın cansız bedenine doğru eğildi.
Meltem Hanım o anda sanki son nefesini vermiş gibiydi. Belki de bunu dilediği içindi. Oğlunun cansız bedenine sarılırken ne yapacağını bilemedi. Gözyaşları sel olurken Murat'ın elinde tuttuğu kâğıt çoktan sırılsıklam olmuştu bile.
İşte herkes tarafından sevilen, annesinin minik yavrusu, babasının gurur duyduğu oğlu, ama tembel, ama dağınık, ama korkak, ama çekingen ve yalnızlığın pençesinde hayata tutunmaya çalışan Ozan o sabah ayna karşısında sadece on dakika boyunca beklememişti.
Birol Binal, doğum gününde oğluna hediyesi saati takarken: "Zamanı değerli hale getiren bizleriz. Yoksa aslında zaman diye bir şey olmazdı." demişti. O zamandan beri saatini hiç çıkartmayan Ozan, babasının ne demek istediğini anlamamıştı. O geçen zamandan bahsetmiyordu, birlikte geçirdiğimiz o mutlu anılardan bahsediyordu. Aynen Lider'in dediği gibi "Önemli olan yaşadığın süre boyunca hatırlanmaya değer anı biriktirebilmektir. Çünkü insanlar senden çok seninle yaşadıkları anıları hatırlarlar" idi.
Ozan yalnız yaşamıştı. Gerçek anlamda ne dostluğu ne aşkı ne de ailenin anlamını görebilmişti. Çünkü kimsenin Ozan'la hatırlamaya değer bir anısı olmamıştı. Annesi Ozan'ı nasıl hatırlayacaktı peki? Onun sesini bile uzun zamandır duymamıştı. Ne bir sevgilinin o elini tutarken hissedilen aşk duygusunu hissedebilmişti, ne de dostlarıyla beraber o yaşanılan eğlenceli anılara sahip olabilmişti.
Önemli olan anılardı, aileyi, dostluğu, aşkı anlamlı kılan aslında hep buydu. Ozan bunu bilememişti. Bu yüzden de yalnızlıktan başka elinde bir şey kalmamıştı.
Ozan aynanın diğer tarafından annesini ve dostunu görebiliyordu. Onlara dokunmak, seslenmek istiyordu. Onların değerini anladığını söylemek istiyordu. Annesine en sonunda onu ne kadar sevdiğini ve babasının ölümünden onu sorumlu tutmadığını haykırmak istiyordu. Murat'a ona hep destek olduğu ve yardım etmeye çalıştığı için hiç etmediğini hatırladığı o teşekkürü edebilmek istiyordu. Ama onlar artık çok uzaktaydı, her ne kadar onları görebiliyor olsa da. Hemen önlerindelerdi, sadece önlerinde aşılmaz bir ayna vardı.
"Bunu keşfetmek benim için de kötü bir deneyim olmuştu, inan bana." diye kadın konuşmaya başladı. Boş şehirde dolaşırken karşı karşıya gelmişlerdi ve ismini söylemek istemediği için Ozan ona Kumul diye seslenmeye karar vermişti artık.
"Ben de senin gibi sabah kalkmıştım ve banyoya geçmiş, yüzümü yıkamış, ardından o kahrolası ilaçları içmiştim. Önceleri hatırlamamıştım, neden şehir boş diye delirmek üzereydim. Sonra kendi yaşadığım eve geldim ve aynanın önünde kendi bedenimin yansımasını gördüm. Çürümek üzereydi neredeyse. O kadar yalnız bir hayat geçirmiştim ki kimse öldüğümü bile fark etmemişti."
Ozan aynanın diğer tarafında hapisti artık. Yalnız hayatının sonunda ölümünde sonrasını da yalnız geçirmesi gerekecekti. Onun öteki tarafı burasıydı. O artık sadece birer gölgeydi.
İntihar notunda ise aynen şunlar yazıyordu: "Eğer bir son olmazsa yaptıklarının kıymeti de kalmaz."
SON
Yazar Notu: Hikaye bitmiştir, ama hikaye ile alakalı kendi düşüncelerimi anlattığım kısa bir yazı daha koymayı düşünüyorum. Onunla beraber tüm hikaye tamamlanmış olacak benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞ
خيال علميBoş en az beş sene öncesinin bir hikayesidir. Uyandığında kendisini koca şehirde tek başına bulan Ozan'ın maceraları anlatılır. Hiç bir yerde yayımlamadığım bu hikayem bir kaç hafta kadar önce Bilim-kurgu Kulübünde paylaşıldı. Sizlerle de buradan pa...