"Boş" isimli hikayemi ilk yazmaya başladığımda amacım öncelikle betimlemeler konusunda kendimi geliştirmekti. Uyandığında tüm şehrin ıssız bir hale geldiğini fark eden Ozan'ın gözünden olayları en ince ayrıntısıyla yazmaya özen göstermiştim. Aslında uzun soluklu bir macera yazmak hedefindeydim, ilk bölüm buraya koyduğum ilk 2 bölümün toplamından oluşuyordu. Zaten bu yüzden de arka planı oldukça zengin bir hale getirmeye çalışmıştım. Hikayenin geçtiği ütopik şehir Anya'nın da nasıl bir yer olduğunu detaylıca okurlarla paylaşmaktaki amacım Ozan ve yoldaşının tüm şehir boyunca dolaşabileceği bir platform oluşturmaktı. Ama ilk bölümün sonuna geldiğimde hikayeye bir sürü ek macera eklemenin yalnızca okuru yoracağını düşündüm ve hemen aklımdaki iki büyük final sahnesine geçiş yaptım (bunlar da sırasıyla 3. ve 4. bölümdeki kısımlara tekabül ediyor). Bu dünya beğenilirse diye bir kenarda hep tuttum, çünkü bu dünyada geçen başka hikayeler de yazmayı planlamıştım ve isim olarak da "Boş Şehirden Yansımalar" diye belirlemiştim. Şimdi burada biraz olsun sizden hikayenin unsurlarından bahsetmek istiyorum.
OZAN
Bir zamanlar ben de Ozan'ın durumunda hissediyordum kendimi. Bu hikayeyi yazmanın esas nedeni de buydu. Hayatını anlamsız ve her konuda başarısız hisseden bir karakterin bakışından ailenin, aşkın, dostluğun kıymetini fark etmesini ve esas değerli olanın yaşarken edinilmiş olan anılar olduğunu göstermek istedim. İçinde bulunmuş olduğu koşulları kabullenmek zorunda kalmıştı ve mizahi bir şekilde vermiş olduğu sözlü karşılıklarla aslında yaşadığı zorlukların karşısında bir kaçınma davranışı sergilemekteydi.
Babasını tam da ihtiyacı olduğu bir yaşta kaybetmesinin yanında babası onurunu zedeleyecek bir durumda kalarak vefat etmişti. Ondan kalan ise hikayeye uygun bir şekilde bir saatti.
Birol Binal (Ozan'ın babası): "Zamanı değerli hale getiren bizleriz. Yoksa aslında zaman diye bir şey olmazdı."
Aynı zamanda Ozan'ın hayatında yer bulmuş diğer kişiler annesi, amcası ve en yakın dostu Murat idi. Murat, onu Anya şehrine davet eden ve ona iş bulmuş kişiydi. Onun patronu olsa da elinden geldiğince ona yardımcı olmaya çalışıyordu, ama Ozan bunun için pek fazla ona teşekkür etmemekteydi.
ANYA & LİDER
Ütopik bir ülke ve okyanusun ortasında devasa platformların üzerine inşa edilmiş, her bir platform başka bir sektöre hitap ediyor (temel olarak tarım, sanayi, eğlence şeklinde). Tersten okunulduğunda hikayenin geçtiği paralel boyut hakkında vermiş olduğu ipucu dışında aslında doğrudan hikayeye bir katkısının olduğunu söyleyemeyiz. Dediğim gibi şehrin ayrı ayrı platformlarında karakterlerin dolaşması şeklinde bir planım vardı, ama ancak macera türünde bir bilgisayar oyununda bu şehir layığıyla işlenebilir gibi geldi. Her gittikleri platforma göre farklı bulmacalar çözmeleri gerekecekti (sanayi kısmında makinelerin arasında ilerleyeceklerdi örneğin.)
Anya'nın tarihçesinden de az da olsa bahsetme imkanı buldum. Anya'nın kurucusunun "lider" olduğunu ve herkesçe sevilen biri olduğunu öğreniyoruz. Ozan'ın da onunla tanıştığını görüyoruz bir anısında ve bir hastalığın pençesinde olduğuyla ilgili bir ipucu alıyoruz. Lider tamamen bir gizem olarak bırakmak istediğim bir şeydi. Anya'nın arka planına çok fazla değinmeyecektim zaten. Ama Ozan'ın olmak istediği ama ulaşamayacağı bir noktayı temsil ediyor Lider.
Lider: "Önemli olan yaşadığın süre boyunca hatırlanmaya değer anı biriktirebilmektir. Çünkü insanlar senden çok seninle yaşadıkları anıları hatırlarlar"
KARA KAMYON'UN BOYUTU, KUMUL & KUMLAR
Kumul: "Kara kamyondan uzak durmalısın. O hareket eden şeyleri sevmez, çünkü burada hareket edebilme yeteneğine sahip tek güç olmaktan hoşlanır. Ona güvenlik sistemi de diyebilirsin. Şehri korur bizim gibilere karşı. Bizler sonuçta burada istenmiyoruz, fazlalığız, bizler aslında düşman birliklerindeniz."
Hikayenin baş kötüsü olarak karşımıza çıkan kamyon, Ozan'ın koca şehirde karşısına çıkan ilk hareket eden şey. Kamyonu kontrol eden bir şoför yok, kendiliğinden hareket ediyor. Kendisi dışında hareket edenleri sevmiyor ve insanların anılarını onlara camlar vasıtasıyla yansıtabiliyor. Onu yenmenin de tek bir yolu var: kum. Hikayenin en sonunda kendisinin aslında zamanın vücut bulmuş hali olduğunu görüyoruz.
Ozan gözlerini açtığında aslında artık Araf ile özdeşleştirebileceğimiz bir boyuta geçiş yapıyor. Banyoda ayna karşısında intihar ettiğinde "ruhu" aynanın diğer tarafına hapsoluyor. Burada "zaman" hüküm sürüyor ve hayatını boş yere geçiren insanları avlıyor. Kara kamyondan kaçarken kendisi gibi kayıp bir ruh ile karşılaşıyor. Bu gizemli kadın zamanı nasıl yenebileceğini (daha doğrusu en sonunda olacak şeyi bir süreliğine erteleyebileceğini) biliyor ve bunun için de kumları kullanıyordu. Kumlar zamanın üzerine örterdi, burada daha çok kumların ilk çağda insanlar tarafından bir zaman ölçme aracı olarak kullanılmasına ve bu yüzden de ilkel günlerden beri zamanın en büyük korkusu haline geldiğinin ipucusunu verdim.
Kumul: "Yakında sen de anlayacaksın. Kum en büyük silahın olacak."
Kadının kendisine de gelirsek, ismini ve geçmişini pek fazla anlatmıyor. Belki de kendisi de zamanın ıssız boyutunda kalarak anılarının çoğunu kaybetmişti (zamanın yansımalarından uzak durduğundan anılarıyla yüzleşmekten de kaçınıyordu sürekli). Ozan, Kumul koydu yoldaşının adına. Yoldaşı isminden pek memnun kalmasa da kabul etti bunu. Kendisinin de aynı zamanda Ozan gibi ayna karşısında intihar ettiğini biliyoruz ve Ozan gibi tamamen yalnız bir hayat geçirdiğini.
Kumul: "Ben de senin gibi sabah kalkmıştım ve banyoya geçmiş, yüzümü yıkamış, ardından o kahrolası ilaçları içmiştim. Önceleri hatırlamamıştım, neden şehir boş diye delirmek üzereydim. Sonra kendi yaşadığım eve geldim ve aynanın önünde kendi bedenimin yansımasını gördüm. Çürümek üzereydi neredeyse. O kadar yalnız bir hayat geçirmiştim ki kimse öldüğümü bile fark etmemişti."
SONUÇ
Hikayenin sonucuna geldiğimizde Ozan'ın cesedini annesi Meltem ve arkadaşı Murat bulmuşlardı ve aynanın diğer tarafından bu anları izlemek zorunda kalmıştı Ozan, yanında yoldaşı Kumul ile beraber. Hikaye için belirlediğim son en baştan beri buydu. Sadece aralara daha çok macera eklemek niyetindeydim, ama bu sefer de çok uzatarak farklı beklentilere sokmak istemedim. Sonuçta sonunda ölmüş olduğu ortaya çıkan hikayelere aşinayız, buradaki farklılık karakterin kapana kısıldığı boyutun özelliğiydi.
Burada bir yazar olarak da kendime hatırlatıcı bir ders vermek istemiştim. Okuyan kişilere de bir farkındalık yaratabildiysem ne mutlu bana!
Ozan: "Eğer bir son olmazsa yaptıklarının kıymeti de kalmaz."
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞ
Ciencia FicciónBoş en az beş sene öncesinin bir hikayesidir. Uyandığında kendisini koca şehirde tek başına bulan Ozan'ın maceraları anlatılır. Hiç bir yerde yayımlamadığım bu hikayem bir kaç hafta kadar önce Bilim-kurgu Kulübünde paylaşıldı. Sizlerle de buradan pa...