Bir Tel Sarı Saç
Gece:
Güneş, ellerimin içinde parlıyor.
Yakabilir, sizi kör edebilir.
Ellerimden kaçarsa...
Yüzünüzü ısıtır.
Göğsünüzde acı içinde yayılır.
Dengeniz kaybolur.
Sertçe zemine çarpmanızı sağlar
Ve dünya ona kadar bağırarak sayar
İki Ay Sonra:"Şimdi şu şişeye nişan al." Elimi düzeltip nişan almamı bekledi. "Yok yapamıyorum. Gece, al şunu." Emir vermiş gibi oldu ama zaten kendi isteğim dışında buradaydım. Birde saçma sapan kurallarına uymak için özen gösteremezdim. "Tamam, yeter bu kadar." dedi köşede kıs kıs gülen Alev. "Nisa olsaydı hesbırbır dansı yapardı." Gece Eren'e sanki saçma birşey söylemiş gibi baktı. Bugünü burada bitirmek istiyorum artık. Aynı gün içinde hem dövüş hem silah eğitimi almıştım.
"Konuşurken aşırı rahatsın. Biz eğitim alırken bıçaklanırsak dahi çığlık atamazdık, isyan edemezdik. İsteğinle gelmediğin için bunlar maruz görülüyor ama tabutuna sarılmaman veya sevdiklerinin tabutuna sarılmaman için buna son vermelisin. Büyücülüğü benden öğreneceksin ve inan bana Gece'nin seni himayesi altına almış olması zerre umrumda olmaz." Berçem'in anı çıkışı beni şaşırtamadı.
"Bu günlük bu kadar yeter." Gece bunları mimiksiz bir şekilde Berçem'e bakarak söylemişti.
"İki aydır tek öğrendiği şey silah tutmak. Silahı tutarken bile elleri titriyor." Gece bana taktı. Fırsattan istifade kendimi savunmaya geçtim.
"Berçem benden ne istiyorsun? Geldiğimden beri beri bana yetersiz olduğunu söyleyip duruyorsun." Gece bana döndü ve garip bir bakış attı. "Sen odana çık bizim kendi aramızda konuşmamız gerekiyor." Gece'nin gözlerindeki anlayış bana dönünce yok oldu. "Ben sizden değil miyim?" dedim saçma bir umutla.
"Asla. Odana çık." Berçem'den beklediğim sözleri Gece söylüyordu. Cevap veremeden odadan çıkarıldım.
---
"Gece ne oluyor?" Sabah silah sesleri ile uyanmıştım. "Şu silahı al." Bir elimdeki silaha bir de diğer elimdeki kemik kırana baktım. Ne olduğunu algılamaya çalışıyorum ama nafile. "Dışarıdakiler kavşağın düşmanıları. Kendini koru gerisine karışma." Bu sefer Eren'e yöneldi. "Berçem'e söyle yapabildiği şeyleri yapsın." Galiba 'yapabildiği şeyler' büyü oluyordu. "Basit bir hipnoz yeterli olur sanırım.""Evet, yeterli olur. Sakın! Sakın onu yalnız bırakmayın. Bir sorun olursa büyüyü Ecrin bozacak." Galiba işler biraz fazla ciddileşiyordu. Gece'nin elinde bir tutam toprak, diğer eli hafif ıslak ve önünde ise küçük bir mum duruyordu.
"Sakın Güneş'i Berçem'e yaklaştırmayın. Güneş'i kütüphaneye indir." O an fark ettim ki Gece sadece aşşağı bakıyor ve her dakika daha da zorlanıyordu. Sonunda ağzından ve burnundan birkaç damla kan sızdı. "Çabuk!" Diye bağırdı. Gözleri dolu doluydu ve kapının pervazına tutunuyordu. "Ben hiçbir yere gitmiyorum" derken yanımızdaki -yani Gece'nin yanındaki, duvarı boydan boya kaplayan- pencereden cam kırılma sesleri geldi. Ardından cam üzerime yıkıldı. Üzerimde bana batan camların her birini tek tek hissettim ama hareket edemedim. "Mert onu çıkar burdan." Gece'nin sesinden sonrası karanlık.
---
Hafiften uğultular işitiyorum. Yanımda iki kişi tartışıyor. Biraz sonra gözlerimi hafif hafif aralıyorum. Sesler kesildi, gözler bana döndü. Yavaş yavaş kendime geliyordum. "İyi misin?""Gece" diyebildim tanınmadık sese. Yavaşça doğruldum. Acı azalmıştı ama asla yok olmamıştı. Gece yanımda oturuyordu. Diğer yanımda -yani sağımda- Nisa vardı. Karşımda ise Alev ve Berçem vardı. Mert ile Eren neredeydi? O duyduğum sesin sahibi neredeydi? Başımı pencereye çevirdiğimde artık burası ile ilgilenmediğini gördüm. Kızıl saçları, beyaz teni ve siyah gözleri vardı. Normalde bu özellikler bir araya gelince kişiyi tatlı yapardı ama gözleri ve sert çene hatları ile onu tatlıdan uzak yakışıklı yapıyordu. Belki de siren göz şekline sahip olduğu için böyle düşünüyordum. "Şimdi sakinleş. Mert ve Eren markete gitti. Canın acımıyor. Eğer acıyorsa bir psikiyatriste görün derim." Nedense Berçem konuşuyordu. Ne olmuştu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Non4nis4
FantasyGüneş, devletin herkesten sakladığı sırrı öğreniyor ve bu sır onun hayatını değiştiriyor. Bütün bunlar tesadüf mü yoksa akıllıca hesaplanmış bir planın parçası mı? Bilmediği tek şey bu değildir. Bilmediği şey ise burada devletin bildiğinden ve kendi...