35. Küçük Hanım

146 20 7
                                    

Şey ne desem Mete'ye bunu yaşattığım için kötü hissediyorum. (Sanki kurgulayan kendim değilim skslsjal) ama ne yapıyoruz? Umutları kesmiyoruz ve son hızla okumaya devam ediyoruz. O zaman sizi yine biraz duygulanacağınız ama aynı zamanda biraz şaşıracağınız bir bölümle baş başa bırakıyorum. 😘✨️

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar...

♡♡♡

Dudağımdan kesik kesik dökülen sözler aniden Mete'ye kahkaha attırmıştı. Ciddi olduğuma inanmak istemiyor gibi bir görüntüsü vardı. Bu durumda benim değişmeyen ifademi gören Mete'nin kahkahası da yavaş yavaş solarken ağlamaktan dolan gözlerime baktı. "Evlendin mi?" Tabi şaşırırdı. Daha dün boynuna sarılıp samimi olduğum çocuğa bugün evlendiğimi söylüyordum. Musluktan boşalırcasına akıp giden göz yaşlarım durmak bilmezken Mete'nin bakışları aşağıya doğru kaydı ve bir noktada sabitlenip kalmıştı. Lanet olsundu! Livio pisliğinin zorla taktığı ve sonrasında ki hissizliğim yüzümden parmağında olduğunun bile farkında olmadığım pırlanta yüzük. Mete tüm dikkatiyle yüzüğe bakıyordu. Hemen elimi masadan indirip dizlerimin üzerine koyar koymaz yüzüğü çıkarmıştım. Mete hâlâ boşluğa bakarken yavaşça kafasını kaldırıp yüzüme bakmıştı. "Bugün mü?" Konuşacak durumda değildim bu yüzden kafamı yavaşça evet şeklinde sallamıştım. "Kiminle?" İşte şimdi bunu söylemeye asla dilim varmazdı. Bir süre susup kalmıştım. "Tamam Sima kendini zorlama. Ne zaman söylemek istiyorsan o zaman söyleyebilirsin. Umarım çok mutlu olursun." Bunları söylerken tebessüm ediyordu. Ama kesinlikle sevinç tebessümü değildi. Daha çok üzüntü ve ne biliyim insanın içini acıtan bir bakışı vardı.

Devamında be mi oldu dersiniz? Yaşanabilecek en normal şey yaşanmıştı. Mete bana acil bir işi çıktığını ve detayları ne zaman istesem onu arayıp anlatabileceğimi söyleyip gitmişti. Çocuk gelmiş bana duygularını döküp çıkma teklifi etmişti ve ben ona evlendiğimi söylemiştim.

(o olmadı füze atsaydın canım!)

Keşke her şey böyle olmamış olsaydı Mete'nin teklifini seve seve kabul edecektim. Ama artık her şey için çok geçti değil mi?

Taksiye binmek istememiştim. Akşam olmasına rağmen insan kaynayan sahilde nereye gittiğimi bilmeden yürüyüp gidiyordum. Düşünmeye hatta hiç düşünmediğim kadar düşünmeye ihtiyacım vardı. Yarından itibaren Livio'nun evinde yaşayacaktım. Başıma neler gelecekti bunlarla nasıl başa çıkacaktım hepsini düşünmem gerekti. Aniden kafama düşen fikirle hemen yola çıkıp taksiye binmiştim.

Zaten birkaç gündür aksattığım dövüş dersimi bu gece doya doya yapabilirdim. İçimdeki öfke bana bugün çok yardımcı olacaktı.

Hemen üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra vücud ısındırmakla başlamıştım. Su gibi akıp giden saatlerde Haluk amca mekanı benim için kapatmamıştı. Her zamankinden sert atılan yumruklarımı kızlarını bakışından anlayan babalar gibi izlemişti. "Aslan parçası!" Önümdeki kum torbasını sanki görünmeyen pençelerimle binlerce parçaya ayırmak istermiş gibi yumruk atarken Haluk amcanın seslenmesi ile alnımdan akıp süzülen terleri bileğimin tersi ile silip ona dönmüştüm. "Dövüş öğrendim diye erkek olmadım be amca. 'Aslan' lakabı ne biliyim biraz..., sen git bunu erkeklerinde kullan. Lütfen bana böyle daha çok dişil enerjisi yayan bir lakap tak." Adam gülümseyerek söylediğim şeylere küçük kahkaha ile karşılık vermişti.

HAYATIN SİMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin