BU HİKÂYEDE GECEN TÜM OLAY VE KURUMLAR HAYAL ÜRÜNÜDÜR. HİC BİR KURUM YA DA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR.KADİR SOYKÖK
Mete, ruhunu, uykusuzluktan adeta bir girdaba kaptırmış gibi gerçek ve rüya alemi arasında gezinen, uyuşuk ve sarhoş bir haldeydi. Şişko müdürün, Mete’nin suratına tükürükle karışık bağırması ve duyduğu korkunç sözler, beynine kan sıçramasına neden oldu. Kaşlarını indirip şüpheyle karşısındaki çuvala benzeyen adama baktı. Ancak düşünceleri çok farklıydı. Gerçekten bunu yapıp yapmadığı düşündü bir an için. Yapmış olabilirdi, çünkü hatırladığı en son şey bunu ona yapmasını söyleyen kafasında ki o çılgın sesi susturmak için uykuya teslim olmaktı. Yine o uykudan hiçbir şey anlamadan saniyeler içerisinde uyandığında her şey çoktan olup bitmişti. Olanlara anlam vermek Mete gibi bir deha için bile imkansızdı. Olayı neresinden tutacağını bulamıyordu bir türlü. Hâlâ karşısında duran yağ tulumuna benzeyen müdürün homurtusundan rahatsız olup, bakışlarını yardımcısına çevirdi. “Ağabey kötü bir şey oldu. Ankara’da ki evinin önünde, Murat’ın cesedini bulmuş arkadaşlar. Kafası kesilmiş bir şekilde.” Metehan’ın sol yanağını kaldırıp gözüyle birleştirirken, sağ eliyle de boğazını avuçlaması, olaydan ne kadar tiksinti duyduğunu ve bir o kadar masum olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Kendi polislik kariyerinde bile ender karşılaştığı bir durumdu. Mete bakışlarını bu kez de genç polislerin üzerine yöneltti. Kendisini tutuklamaya gelen çocukların bir çoğu için düne kadar idol olan birisiydi. Hâlâ ona olan korkuları ve saygıları komiserlerinin önünde başlarını kaldırmalarına engel oluyordu. Kadir müdür ve Metehan arasında ki gerginliği de bir çoğu biliyordu artık. Metehan, müdürüne dönerek bu zırvalığa bir son verme niyetindeydi.
“Sen ne saçmalıyorsun?”
“Adım gibi eminim bu işi sen yaptın Mete. Birinci dereceden şüphelisin. Bu işin peşini bırakmayacağını sen söyledin.”
“Başkalarının yanında sözünden dönen ben değilim sensin, bu yüzden evet söyledim. Ama benim çalışma şeklimi bilirsiniz. Ben hiçbir genç idealist arkadaşıma böyle şeyler öğretmedim. Benim öğrettiğim tek şey suçluyu ensesinden tutup adaletin önüne atmak. Sayenizde suçluyu önüne atacak bir adalet bulamıyorum artık. Beni bunalıma sokanda bu zaten. Sonuç olarak suç elime yapışıp kaldı.” Mete genç polislere dönerek biraz daha yüksek sesle konuşmaya başladı. Gerçekten sadece zeki bir dedektif değil, psikolojik baskıyı da çok iyi kontrol ediyordu. “Gördüğünüz gibi arkadaşlar. Size en önemli dersi burada veriyorum. Biz polisler sadece canımızı tehlikeye attığımız için tehlikeli bir meslek yapmıyoruz hayır. Bu, bu çok daha iğrenç bir şey. Çünkü suçu işleyeni yakaladıktan sonra, zanlı adil bir şekilde yargılanmıyorsa, o suçu en az sizde o adam kadar işlemiş ahlaksızlarsınız demektir. Çünkü yakalanan suçlu artık tövbe etmeye ve teslim olmaya başlar, affedilen günahları ise artık sizin omuzlarınızdadır. Yani bir polis hayatı boyunca suçun kendisine yapışma tehlikesiyle yaşar.” Mete’nin ne yapmaya çalıştığını anlayan müdürü, bu ani beyin kontrolüne son vermeyi denedi. “Şov yapmayı bırak ve teslim ol. Şu herifi kelepçeleyin.” Genç polisler ne yapacaklarını bilemez haldeydiler. Önce Güven Mert’e baktılar. Fakat ondan üzerlerine alev saçan iki çift gözden başka bir emir yada ifade alamadılar. Daha sonra şişko müdürlerine baktıklarında ise hemen hemen benzer bir surat ifadesi vardı. Sadece büyük bedeni nefes alıp vermesini zorlaştırdığı için biraz daha kızarmış bir surata sahipti.
İdolleri Mete’ye baktıklarında ise kollarını göğsünde birleştirmiş, alaycı bir surat ifadesiyle müdürlerine baktığını gördüler. Mete için durum artık komik bir hale gelmeye başlamıştı. Çünkü bu adamların, bu ahlaksız, sınır tanımaz, insanlık hakkı nedir bilmeyen bu güç baronların ilk defa burada emirlerinin bir işe yaramadığına tanık oluyordu. Sağındaki kişi Güven Mert, zaten bizzat kendisiydi. Çocuğu gibi üzerine titreyip yetiştirdiği en iyi adamıydı. Geriye kalan bir çok polis, Metehan Sarsılmaz ismiyle çalışmaktan şeref duyardı. Yine de aldığı emirleri yerine getirmek zorunda olan Kadir müdür emrini bir kez daha yineledi. “Şu herifi tutuklayın dedim size!” Bu kez de emri yerine getirmeye yeltenen genç polisler, Güven Mert’in fırçalarına maruz kalmışlardı. “Aklınızı başınıza toplayın, bu adamın kim olduğunu hatırlatayım mı size? Türk polisinin bizzat kendisi. Türkiye’de ki suç oranının düşmesinin başlıca sebeplerinden birisi olduğunu unuttunuz herhalde.” Kadir müdürün aynı surat ifadesiyle kendisine baktığını fark eden Güven Mert, sesini biraz alçaltarak konuşmasına devam etti. “Müdürüm, Metehan ağabeye saygısızlık oluyor, en azından içeriye geçelim. Ben size durumu izah edeceğim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİCDAN MAHKEMESİ
Misterio / SuspensoBU HİKAYEDE GEÇEN KİŞİ VE OLAYLAR HAYAL ÜRÜNÜDÜR. HİC BİR KURUM YA DA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR!!! Baş komiser Mete kardeşi Mine'nin öldürülmesi üzerine, devletin ve iş dünyasının içinde yapılanan çok güçlü bir örgütle tanışır. Kardeşini öldüren sevg...