(Yoon Seungho)
(10 Ekim)
07.00 Sergi günüYS- Hâlâ ressamı bulamadınız mı?
Sekreter~ Bulamadık. Portreyi aracı(başkası) ile yollamış. Ama ressamın sergiye gelme ihtimali var.
YS- (Mırıldanır) Umarım onu bulabilirim.
Sekreter~ Bir şey mi dediniz efendim?
YS- Sergi için bütün hazırlıklar tamam mı?
Sekreter~ Evet efendim.
YS- Çıkabilirsin.
(Beak Nakyum)
(10 Ekim)
7.30~ Nakyum, sergiye katılacak mısın?
- Bilemiyorum... Gitmeli miyim?
~ Tabi ki, bu senin günün. Bu gün için aylarca uyumadan çalıştın.
- Ya yakalanırsam.
~ Senin kim olduğunu bilmeden nasıl yakalayacaklar acaba.
- Ah... Haklısın.
~ Senin için kıyafet seçeyim.
(8.40)
Sergiye vardım. Burası tahminimden daha kalabalık. Bir sürü ünlü ressamların tablolarıyla dolu ama neden kim olduğu belirsiz birinden olan tabloyu kabul etsinler ki? Bu çok garip. Neyse şansımı sorgulamamam lazım ve zaten bende kötü çiziyor değilim. Sergiye sunduğum eser yaptığım en iyi resimdi. Üniversitedeyken bir sürü ödül aldım. Farketmeden kendimi resmimin önünde buldum. Resmimin önünde duran ve resmime odaklanmış şık giyimli bir adam vardı.
(Yoon Seungho)
Sergiye geldim. Sergiye adım atar atmaz kenarda duran o portreyi anında tanıdım. Bunu o çizmişti, o fırça darbeleri, kendine has çizim tarzı... Evet. Tahminlerim doğruydu, bu oydu... Benim Nakyum'um. Resmin her yerini inceleyip, unutulmuş geçmişin anılarını düşünürken, kulağıma çok fazla aşina olduğum bir ses geldi.
N- Afedersiniz.
Arkama büyük bir umutla döndüm. O parıldayan gözleri, ipek gibi saçları, soluk teni... Hepsi hatıralarımdaki gibiydi... Büyüleyici.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Painter Of The Night (Omegaverse DJ)
FanfictionPainter of the night şimdiki zaman ve omegaverse uyarlaması.