-10-

109 12 15
                                    

"teşekkür ederim 🎀"

Sasuke'nin bana yazması cidden moralimi baya yükseltmişti. Bir anlığına bana verilen hediyeyi unutmuştum. Biraz okuldan, derslerden konuştuktan sonra konu tekrar saçıma geldi.

@uchihassasuke:
"nerden esti de bir anda saçını bu kadar kısa kesmeye karar verdin?"

"sevgili arkadaşın Karin'e sormaya ne dersin?"

@uchihassasuke:
"Karin?"

Karin'in yaptıklarını uzun uzun anlattım. Hinata'nın yaptıkları dahil olmak üzere o anı iyice açıkladım.

@uchihassasuke:
"Karin adına özür dilerim, senin için onunla konuşurum."

Benim asıl istediğim senin onunla asla konuşmaman mal mısın, yazmak istedim fakat anında vazgeçtim.

"yapma lütfen. bir daha onunla uzaktan yakından muhabbetim olsun istemiyorum."

@uchihassasuke:
"Ben de."

Sanırım bu benim asıl istediğim şeydi. Sasuke söylediklerini şakaya vuran biri değildi, yani ciddi olmalıydı bu dediğinde. Sevinçle ayağa kalkıp sırıtarak odada dolaşmaya başladım.
Yerimde duramayıp üstümü giyindim, iyice hazırlanıp dışarı attım kendimi. Atmosferine bayıldığım bir kafeye oturup filtre kahve söyledim. Mekanın bir kaç fotoğrafını çektim, sevinçten ellerim titriyordu. "Çok mu abartıyorum acaba?" diye düşünmeden de edemiyordum. Sonuçta bu davranışın nedeni kişisel olmayabilirdi, Sasuke kendini böyle tiplerden uzak tutmak istiyor olabilirdi sadece. Fakat bana değer verdiği için mesafe koyması fikri üzerine düşünmek daha cazip geliyordu.

Çektiğim en net fotoğrafı yeni yeni kullanmaya başladığım Instagram'a yükledim. Ben müzik seçerken kahvem gelmişti bile, fotoğrafım yüklenirken kahvemi yudumladım. Kulaklıklarımı takıp uygulamada bulunan videolara daldım. Şuan zaman öldürmeyi gerçekten hak ettiğim hissine kapılmıştım. Başardığım tek şey ise Karin'i elemekti, ironik. "Aşk" duygusu sesini sadece yazılarak duyuran bir savaş gibiydi. Bir takım cepheler ve bir takım düşmanlar her zaman vardı; tek farkı savaşılan şeyin toprak ya da paradan daha tapılası, kutsal ve değerli hissettirmesiydi.

Bir süre sonra gözlerime tanıdık bir surat çarptı. Sasori mekana girdi ve doğrudan karşıma oturdu. Yaptığından biraz rahatsız olmustum. Başka birini bekliyor olabilirdim sonuçta, sorması gerekirdi. Fakat arkadaşım sonuçta diyip umursamadım.

"Sakura, seninle konuşmak istediğim bir şey var. O yüzden Instagram'dan mekanı gördüğüm gibi geldim. Ama öncelikle..."

Saçımın yüzüme düşen tutamını kulağımın arkasına attı.

"... çok güzel kokuyorsun Sakura. Bunu gönderdiğim hediyelere mi borçlusun."

İlk başta "ne diyor bu salak" dercesine suratına baksam da sonradan aklıma geçen günkü hediye geldi.

"Onları sen mi göndermiştin? Yani sağol ama yaptığın garipmiş. Neden gönderdin?"

İki eliyle de sağ elimi kavrayarak konuştu.

"Bana bir şans vermeye ne dersin Sakura? Sen zaman geçirdiğim en eğlenceli kızsın. Üstelik çok da güzelsin. Resmen benim için yaratılmışsın. Beraber bir yerlere gitmek ister misin? Hemen, bu akşam."

Elimi hızla geri çektim.

"Ne saçmalıyorsun sen ya? Daha tanışalı kaç gün oldu farkında mısın? Bir de hediye falan göndermişsin sapık gibi."

Sesimin yükseldiğini fark eden Sasori büyük ihtimalle beni susturmayı umarak omuzlarımı kavrayıp sarılmaya çalıştı. Zorla bedenimi geriye ittirerek ellerinden kurtulmaya çalışıyordum fakat o kadar sert tutuyordu ki omuzlarımı bunu yapmam imkansızdı. Tanıdık bir sesin tınısını duymamla kabus sona erdi.

last christmas without you | | sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin