-13-

99 8 28
                                    

-3 ay sonra-

"Ben geldim Sakura!"

Sasuke elindeki kağıtla geri geldi.

"Yaptırdığımız testlerin sonuçlarını getirdim, her zamankinden sağlıklı görünüyorsun sanki."

Gülümseyerek karıştırdığım çorbanın altını kıstım ve pişmeye bıraktım.

"Sonunda değerler normal görünüyor Sasuke. Teşekkür ederim."

"Sağlıklı olduğun için bana neden teşekkür ediyorsun Sakura?" dedi gülümseyerek.

"Aylardır bana gelip gidiyorsun. İlacım, yemeğim her şey sendendi. Sayende yani."

"Benim yüzündendi, benim sorumluluğumdu." Bir kaç saniye duraksadıktan sonra devam etti. "Yani aslında sigaran falan sorumluluğum değildi, onu bıraktırmak da promosyon olmuş olsun."

Küçük bir kahkaha atıp devam ettim. "Çok teşekkür ederim Sasuke. Bu akşam yemeğe geliyorsun değil mi?"

"Asla kaçırmam." dedi büyükçe çantasını dolabın onun için ayırdığım bölümüne yerleştirirken. "Benim basketbol oynarken giydiğim kıyafetler sende mi kalmıştı ya?"

"Evet, yıkadım ve ütüledim. Odamdan al."

Sasuke odama doğru ilerledi. Tam üç ay olmuştu. Sasuke benimle tüm bu zaman bebeği gibi ilgilenmişti. Beni seviyor muydu yoksa kendini kötü hissettiğinden mi bunları yapıyordu bilmiyordum fakat bu durumdan gayet memnundum. Bu akşam yeni yıla girerken de burada olacaktı. Hiç olmadığım kadar heyecanlıydım.

Bundan bir yıl kadar önce, konuşmaktan bile çekindiğim Sasuke evime girmiş, yemeklerimi yemiş, banyomu kullanmıştı. Şimdi de onun için ütülediğim kıyafetleri almış çıkmaya hazırlanıyordu.

"Kendine iyi bak, iyileştim diyip de ilaçlarını ihmal etme sakın."

O gittikten sonra kocaman bir hindiyi sosladım ve fırına verdim. Zencefilli kurabiye için hamur hazırlayıp hepsine minik adam şekilleri verdim. Her şey mükemmel olmalıydı. Sasuke sevgili istemediğini söylemiş ve beni berbat hissettirmiş olsa da onun yanımda olması beni çok mutlu ediyordu. Sevgilim olarak veya olmayarak, ona ihtiyacım vardı.

Yemekleri pişmeye bırakıp kıyafetimi seçmek için odama döndüm. Sasuke yatağımın üstüne her zamanki çikolatadan bırakmıştı. Bir an yapacağım şeyi unutarak salak bir gülümsemeyle yatağıma oturdum. Bu çikolatayı ilk verdiğinde basketbol sahasının önünde oturuyorduk. Ambalajını hala saklıyordum, aldığı diğer tüm çikolataları sakladığım gibi. Ambalajı dikkatlice açtım. Bir yandan yerken bir yandan kıyafetleri tüm odaya saçıyordum. En sonunda kırmızı bir elbiseyi üstüme geçirebildim. Kurabiyeleri hatırlayınca koşarak onları fırından çıkardım. Süslemeye geçmeden önce pirinçleri iyice ıslanmaları için suya koydum. Kurabiyeler ve pilav hazır olduğunda sofrayı hazırlamaya geçtim. Şamdanlara mumları yerleştirdim. Sasuke yolda olduğunu belirten bir mesaj attığında hafif bir makyaj yapıp saçımı taradım. Hindiyi de sofraya koyduğumda her şey hazırdı. Zilin çalmasıyla hızlıca mumları yaktım ve kapıyı açtım.

"Hoşgeldin Sasuke."
Sasuke'nin şaşkın bakışlarının iyi mi kötü mü olduğunu çözememişken o terli saçlarını geriye tarayıp içeri girdi.
"Bu kadar güzel olacağını söyleseydin eve bu halde gelmezdim" diyip hazırladığım masaya göz gezdirdi.

Beraber masaya oturduk ve havadan sudan sohbet etmeye başladık. Sasuke'nin günü güzel geçmiş gibiydi. Yemeği de keyifle yiyordu, beğendiğini düşünerek sevindim. Bir anda her şeyi silip süpürmesine bakılırsa, gerçekten verimli bir gün geçirmişti.

"Sakura, bir şey konuşabilir miyiz?"
Sasuke zaten küçük masamızda (böyle demem ne kadar uygun bilmiyorum) bana daha da yaklaştı.
"Uzun süredir birbirimizin bir çok şeyine katlanıyoruz."

"Özellikle sen." diye ekledim. Güldü.

"Evet, özellikle ben. Bunların hiç birini yapmayı planlanlamıyordum aslında, daha çok zorunda hissediyordum. İçimden bir şeyler senin yanında olmam gerektiğini ve sana sahip çıkmamı söyleyip duruyordu. Fakat ben bu sadece sorumluluk duygusu mu yoksa başka bir şey mi bir türlü anlayamıyordum. Fakat şimdi biliyorum."

Ellerimi avuçlarının içine aldı.

"Ben de seni seviyorum Sakura. Eğer hala seni bekletmemden sıkılmadıysan ben seninle olmaya hazırım. Çıkalım mı?"

Hazırlıksız yakalandığım bu sorunun cevabını ezbere bilmeme rağmen kelimelere dökemedim. Gözlerim doldu ve refleksle sarılıverdim. Bunu yapmayı ne kadar uzun süre beklediğim aklıma geldikçe ağlamaya başladım.

"Ben cevabımı aldım, Sakura."

Bir süre konuşmadan ya da hareket etmeden sarıldıktan sonra suratımızdaki aptal sırıtışlarla mutfağı temizledik. Daha sonrasında Sasuke koltuğa oturdu. Ben de yanına yerleştim.

"Artık çekinmeden yakınıma oturabilirsin Sakura." dedi beni kollarıyla çekip göğsüne yerleştirirken. Sesim çıkmadan, tertemiz bir mutluluk içinde itaatkâr bir şekilde açtığı ne varsa izliyordum. Daha doğrusu kulaklarım bir şeyler duyuyor, gözlerim bir şeyler görüyordu fakat ben ve Sasuke bu dünyadan başka bir dünyadaymışız gibi onunla yarattığım fanusumdan çıkmak istemiyordum.

"Sakura?" Duyduğum sesle irkildim.
"Efendim."

"Üç kere seslendim sana, duymadın mı?"
Gülümseyerek yüzüme baktı.
"O kadar mutlu musun cidden?"

Söylediği şeyle refleks olarak utançla başımı kaldırıp gözlerine baktım. Neredeyse burun buruna gelmemizle Sasuke'nin gülümsemesi yavaş yavaş soldu. Dudaklarını dudaklarımda hissetmemle artık tamamen dış dünyadan kopmuştuk. Onun dili ağzımda gezinirken tüm vücudum artık etkisini kaybeden zaman kavramının içinde yavaş yavaş süzülüyor gibiydi. Yavaşça kış soğuğundan kurumuş ellerini vücudumda gezdirdi. Bacağımdaki eli yavaşça elbisemi yukarıya sıyırdığında bunca zamandır içimde tuttuğum tüm arzuyu ve sevgiyi serbest bıraktım. Halihazırda çıplak bacaklarımı vücuduna doladım. Elbisemin fermuarını açarken beni iyice kendine çekti ve teni tenimden saatlerce ayrılmadı.
                      ~~~~~~~~~~~~~~

Aradan kaç saat geçmişti, ne zamandır kendi yatağımda uzanıyordum bilmiyordum. İyice ağırlaşmış başımı kaldırıp yerdeki kıyafetlerimize baktım. Yaptığım şeyleri hatırlamak tekrar kıkırdamama sebep olmuştu. Sasuke hiç uyumamış gibiydi. Elinde bir bardak kahveyle, uyuyakalmadan önce son gördüğüm hali gibi çırılçıplak , yatakta oturmuş camdan dışarıya bakıyordu. Kapanan gözlerimle tekrar uyukalmak üzere olan beni fark edince tebessüm ederek kollarımdan kavradı ve yanına çekti.

"Bak Sakura, yeni yıla girdik."

Gökyüzünü gündüz gibi aydınlatan rengarenk havai fişekler her patladığında vücutlarımıza çarpan ışık anı güzelleştiriyordu. Havai fişeklerin ışıltılı gösterisi bittiğinde yatağa uzanarak beni de üstüne çekti. Göğsündeki başım sayesinde kalbinin sesini çok net duyabiliyordum. Hiç bir şeye benzemeyen muazzam kokusu beni daha da mayıştırırken kendimi zorlayarak konuştum.

"Geçtiğimiz yılın, sensiz geçirdiğim son yeni yıl olduğunu biliyordum."

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
HERKESE MUSMUTLU YİLLAR!💞

last christmas without you | | sasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin