41 6 4
                                    

Aradan günler geçti daha iyi anlaşmaya başladık.
Ama sen bazen... Hatta sürekli onu düşünüyordun.
Her şafak vakti yıldızların kayboluşunu izliyorduk.
Canını acıtsada bunu her gün yapmak için ısrar edip duruyordun.
Bende sürekli seninle geliyordum.
Her zaman ki gibi yine aynı yerde yıldızlara bakıyorduk.
Ve aniden başını bana çevirdin.

"Ne var?"

"Felix... Hiç aşık oldun mu?"

"Ben mi...? Yani evet mutlaka olmuşumdur."

"Peki aşkına benzeyen birini hiç tanıdın mı?"

"Sanırım hayır..."

"Kalan son duygularınla birisini tekrar sevdin mi?"

"Belki olmuştur ama senin kadar güçlü bir sevgim olmadı."

"Anladım..."

"Sen aşık oldun mu kalan son duygularınla?"

"Evet."

Şaşkınlıkla başımı sana çevirdim.
Buna inanamazdım çünkü sen.
Sen ve başkasına aşık olmak?

"Kime aşık oldun?"

"Sana..."

Uzandığım yerden kalktım ve yüzüne baktım.
Kalbim, ellerim, göz bebeklerim bile titriyordu.
Bana mı?
Tabi bu yalana benzesede tuhaf bı gerçekti.
Neden bilmiyorum ama senden sonra benim duygularım kalmadı Hyun.

"Ne?"

"Beni hayata geri getirdin."

"Ben mi? Ben... Ben bişey yapmadım."

"Yaptın... Hislerimi biliyor musun ki?"

"H-hayır."

"Seni ilk gördüğümde kalbimin atışını biliyor musun? Seni ilk başta o'na benzettiğimde sanki o geri gönmüş gibi hissettirdiğini biliyor musun? Kalbimi hızlandırdığını biliyor musun? Sana ilk başta bağırma sebebimin beni yarı yolda bırakacak biri oldugundan korktuğum için olduğunu biliyor musun?..."

"Ben..."

"Sen beni hayata bağlamayı başardın Felix. Ve inan bana bunu nasıl yaptın bende bilmiyorum..."

Duyduklarımın gerçek olmasını istiyordum.
Gerçekmiş.
Başını kaldırdın ve ilk kez dudaklarımı yıldızların altında öptün.
Neden Hyun.

Tabi sana bunları anlatıyorum ama.
Ama'sı yok.
Seni hala seviyorum bebeğim.

Tam 5 gün sonra kavgalarımız başladı.
O'nun yüzünden.

"Neden artık onu unutmuyorsun?!"

"Aklımdan gitmiyor! Ne kadar zor biliyo musun?!"

"Bilmek istemiyorum!"

Kavgalarımız gitgide azaldı tabii.
Beni seviyordun.
Bende seviyordum ki hala seviyorum.
Zaman geçti saatler, haftalar, aylar geçti.
Seninleyken kalbim ritim değiştiriyordu adeta.
Hah akşam olmuş.
Kısa kesicem.
2 yılın ardından sensiz kaldım ben.
Gene bir şafak vakti.
Yıldızları izliyorduk.
Benden neden sakladın.

"Bu gece ay çok parlak..."

"..."

"Değil mi Hyunjin?"

Sesin çıkmadı.
Neden Hyun?
Bunu bana neden yaşattın?

"Hyun?"

Başımı çevirdim ve kapalı olan gözlerine baktım.

"Hyun uyudun mu?"

Neden gözlerini açmadın?
Bir kaç kes dürttüm seni.
Uyanmadın.

Öldün...

İki ay sonra evinden eşyalarımı topluyordum.
Kanser olduğunu o gün öğrendim.
Bana neden söylemedin Hyun?

O kasabadan da o evden de çıktım.
Kanser olduğunu öğrendiğimde ağlamadım Hyun ama birlikte bir daha yıldızları izlemeyeceğimizi hatırladıktan sonra gözlerim kanayana kadar ağladım.
Bunu bana neden yaptın?

"Felix hadi gidelim."

Felix başını kaldırdı ve Chan'a baktı.

"Tamam... Çiçekleri buraya bırakıyorum?"


"Bırak oraya."

Felix göz yaşlarını sildi ve mezarın başından kalkıp ordan uzaklaştı.

Birbirini seven iki kişi. Biri diğerinin aynı şeyleri yaşamasını istemezken aynısını yaşattı o ise bunu yıllardır kan kusarak anlattı. Abisiyle yaşayan Felix her şafak vakti yıldızlara bakar ve göz yaşı dökerdi.
Hyunjin'i onu bırakmıştı ama onun duyguları yok olmuştu.
Tek bir şey dışında Felix hala Hyunjin'ini seviyordu...

★

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aurora•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin