Şu an alarmım çalmıyor,beni bağırarak uyandıran bir annem de yok,arkadaşlarımın da yanında değilim.
Peki nerdeyim ben?
Bu ağzımdaki metalik tat da ne?
Ve en önemlisi bu adam neden silahını bana doğru tutuyor?"Sonunda uyanabildin ufaklık. Bende sıkılmaya başlamıştım"
Adamın sesini duyar duymaz dün olanların hepsi film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Bir anlık merakımın beni buraya kadar getirmiş olması umarım buradan nasıl çıkacağı konusunda da bir fikre sahiptir.Hasta numarası yapsam.Yok yok bu çok klişe olur,anlarlar.Adama onu dinlemediği söylesem?Beni dinlerken yakalamıştı,inanmazdı.Beni bırakması için yalvarsam?Hayır bu bana tersti.Ben hayatım boyunca kimseye yalvarmamıştım.Bu adama da yalvarmayı düşünmüyordum.
Ben böyle kendi kendime ne yapacağım diye düşünürken adam gülmeye başladı.İnsanın içini ürpertecek bir gülümsemeydi bu.Tek kaşımı kaldırdım. 'Evet ben tek kaşımı kaldırabiliyorum yani seçilmiş kişilerdenim.' Of iç ses bir sus şurada ciddi bir şey söz konusu.Tek kaşımı kaldırarak ne var diye kafamı salladığımda.Yüzü çoktan eski ciddi halini almıştı.
"Buradan benim istediğim cevapları vermediğin sürece kurtulamayacaksın. Boşuna kaçma planları filan kurma kafanda"
'Aferin sana büyümüşte zihin okumayı da öğrenmiş' demek istesem de ağzım kapalı olduğu için kötü bakışlar atmakla yetindim.Ben adama öfkeyle bakarken,adam ayağa kalktı ve kapıdan odayı hazırlayın diye bağırdı.Bana alaylı bir bakış attı ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı.Gülümsemesi birkaç saniye sürse de yüzündeki belediye çukuruna benzeyen gamzelerini görebilmiştim.Ama bu gülümsemesi içimi ürpertmişti.
Ben gülüşünün etkisinde kalmışken içeriye 2 tane kas yığını girdi.Daha ne olduğunu anlamadan ağzımı açıp,odadan çıkardılar ve sürüklemeye başladılar.Kollarım bağlı olmadığından vurmaya çalışıyordum ama sanki adamlara etki etmiyordu.Beni umursamadan sürüklemeye devam ederlerken,en sonunda kapısı siyah ve çıktığım odanın aksine daha temiz bir yere benzeyen odanın önüne geldiğimizde durduk.Ben çırpınmaya devam ederken yine o tanıdık gözlerle karşılaştım.Kas yığınlarının beni odaya itmesiyle sendeleyerek odaya girdim.Odaya girmemle birlikte küçük çaplı bir şok geçirdim. Zorlukla ağzımı açarak konuştum.
"A-ama bu-bu-burası !"
Filmlerdeki işkence odalarına benziyordu. Az önce geldiğim odadan daha temiz demiştim ya aksine boğucu bir havası ve yerlerde kan izleri vardı. Ve bu izler korkmama neden oluyordu. Kafamı kaldırdığımda duvarlarda adını bile bilmediğim silahlar, kesici aletler ve kimyasal dolu şişeler vardı. Dikkatimi odadan çekip daha adını bile bilmediğim adama çevirdim.
Kafama aldığım darbelerin ve burada olmamın sorumlusu olan bu adama korkuyla baktım. Kirli sakallı, zayıf yüzlü ve ince dudakları olan bu adam yirmilerinde gibiydi. Kahverengi saçlı ve solgun yüzlü bu adamda en çok dikkatimi çeken bildiğim tüm ormanlardan daha yeşil olan gözleriydi.
'Birazdan ölebilecek olmana rağmen adamın iri yeşil gözlerine takılmış olman gerçekten çok güzel. Sen eskiden böyle değildin kafana aldığın darbelerden sonra böyle gerizekalı oldun galiba.' İç sesime küfürler savuşturarak susturdum.
O sırada adam bana doğru geliyordu.Ve ben hala korkudan mıdır yoksa adamın koyulaşmış gözlerine bakıyor olmamdan mıdır bilmem ama hareket edemiyordum.Adam biraz daha yaklaşıp karşıma geçti.Yüzünde yine o alaylı sırıtma ile konuşmaya başladı.
"Oyun şimdi başlıyor ufaklık "
Adamın bana ufaklık demesine mi kızsam yoksa oyundan kastı bana işkence edecek olmasından mı korksam diye düşünürken,iki kas yığını yine devreye girerek beni bir sandalyeye oturttular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK RUHLAR
Teen FictionEllerim titriyordu sanki biri beni boğuyor gibi hissediyordum.Pencere pervazında destek alıp ayakta kalmaya çalıştım.Ama ayaklarım beni taşıyamayacak bir hale gelmişlerdi.Dizlerimin üzerine çöküp başımı iki elimin arasına aldım.Kesinlikle bu duygu t...