James Potter, sen bir belasın.Bugün Hogwarts Ekspresi'nde bana çarptığında (ya da atladığında mı demeliydim) bunu hemen fark ettim saçların her yöne doğru uzanıyordu ve gömleğinin düğmeleri sadece yarıya kadar ilikliydi.
Ayakkabı bağcıkların düğümlenmişti ama sende fark ettiğim ilk şey bu değildi.
Gözlerindi.
Çantanı yerden aldığında büyük, yuvarlak ve heyecan dolu gözlerin bana baktı.
Bana çok tanıdık gelen ve vücudumda nadiren hissettiğim bir sıcaklığın yükselmesine neden olan bu ela gözlerin.
Ve gülümsemen.
Durumdan ve etrafındaki olaylardan biraz bunalmış olsan bile yüzünde asla terk etmeyecek bir parıltı vardı sen özelsin.
Bu benim için ilk andan itibaren açıktı.
Ama neden?
Kimsin sen?
Ve kim olmak istiyorsun?
Yüzümdeki bir tutam saçı taradığımda bana attığın muzip sırıtış ve elini sıktığımda bana verdiğin gülümseme
Annem ne derdi?
Bir çocuk, Potter.
Bir Gryffindor.
Bir kan haini.
Yalan söylemek istemiyorum, annem sana bakar bakmaz senden nefret ederdi ama senden hoşlanmamak benim için imkansız gibi görünüyor.
Aslında, annemin ne diyeceği umurumda değil.
Ben zaten ailenin hayal kırıklığıyım, yani artık bunun bir anlamı yok.
Sirius'un yanında o senden hoşlanıyor.
Bence sen onun istediği her şeye sahipsin.
Sen bunların hepsisin.
Ellerini kirletmeyecek kadar iyi bir aslansın.
Sevgi dolu bir ailen var ve hayatını korkusuzca yaşıyorsun.
Sen Sirius ve benim şimdiye kadar olduğumuzdan ve muhtemelen olacağımızdan daha özgürsün.
Önemsiyorum James Potter.
Sen anlamadığım ama çözmek istediğim bir gizemsin.
Sen bir meydan okumasın.
Ve ben onlardan asla kaçmadım.
Gelecekte ne olacağına dair, çünkü harika olacağını hissediyorum,
Helena Cassiopeia Black
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖲𝖠𝖴𝖣𝖠𝖣𝖤╰┈➤ 𝗝𝗔𝗠𝗘𝗦 𝗣𝗢𝗧𝗧𝗘𝗥
FanfictionSirius Black'in ikiz kardeşi Helena Cassiopeia Black aşıktı. Onunla Hogwarts ekspresinde tanıştığı günden beri Helena bu duygudan asla kurtulmak istemeyeceğini biliyordu. Ta ki kurtulana kadar. Ona tamamen aşık olmuştu ama o bunu fark etmemiş gib...