Çaresiz ve bıkkınca kafasını kitapların üstüne bırakan Tim, sinirden ağlama raddesine gelmişti.
"Sorun ne TimmyBird?"
Kendisi bu kadar sıkıntının ve stresin içindeyken, neşeli neşeli hoplaya zıplaya gelen Dick sinirini bozmuştu. Kafasını gömdüğü kitaptan kaldırmadan cevap verdi.
"Hiçbir şey anlamıyorum, sanırım bu sefer -500 falan alacağım."
Dick dağınık ve kahve kokan masaya yaklaşıp defterleri inceledi. Okusa da anlayamadığı bir ton yazı vardı üzerlerinde. Hayal kırıklığıyla ensesini kaşıdı.
"Ben mi formdan düştüm yoksa müfredat mı çok değişti?"
"Belki de her kalışında daha da zorlaşıyordur sınav."
Damian'ın kinayeli sesini duyar duymaz kafasını kaldırdı, Tim. Dick'in gözünde kuyruğuna basılınca tıslayan kediden hiçbir farkı yoktu.
"Sen ilk önce benim yaşıma gel de öyle konuş be!"
"Aramızda o kadar da fark yok. Kendini ne sanıyorsun sen, 25 falan mı?"
"Ruhsal 75, deneyimsel 189, biyolojik 20, zihinsel -378."
Tim ağrıyan gözlerini ovuştururken tüm hayatı boyunca bu anı beklemiş gibi söyleyivermişti. Bunun üzerine soğumuş kahvesini yudumladı.
"Sen mi biyolojik olarak 20'sin? Biraz daha abart da 'Wonder Woman ile çıkıyorum.' falan de, ergenüs."
Jason'ın bu Wonder Woman aşkı, Robin yıllarından beri vardı. Bunu anımsamasıyla güldü Dick. Tim ise ona biyolojik olarak 20 olduğunu iddia etmediğini, öyle gözüktüğünü/hissettiğini ima ettiğini anlatmak için ağzını açtı ama kendisine orta parmak çekip aptalca kahkaha atan Jason'a karşı iç geçirmekle yetindi. Konuşmaya bile çok yorgundu ve bunun yerine bir kahve daha alıp kendine gelmeyi tercih etti.
O esnada elindeki bardağı alan Bruce, oğluna sert bir bakış atıyordu. Gözleri çok geçmeden masaya kaydı. Tim iki elini de teslim olurcasına açtı.
"Yemin ederim elimden geleni yaptım ama hala hiçbir fikrim yok vatandaşlığa dair."
Batman bıkkın bir iç çekip karton bardağı çöpe attı.
"Hayır yani aklım almıyor; Ra's'ın bile överek ifade ettiği, zeka konusunda en çok güvendiğimiz kişisin ve hala vatandaşlık hakkında bir şey bilmiyor musun?"
Tim söze başlamadan önce tek parmağını kaldırdı.
"Öncelikle kendimi ifade edecek olsam 'tüm kafadan kontak yarasa sülalesinin kaprislerini çeken bahtı hoş gitmeyen piyade' derdim. İkincisi ise vatandaşlıktan, hak hukuktan bana ne? İki üç aptal, maske giymiş hırsızı patakladıktan sonraki evre beni ilgilendirmiyor! (...)"
Tim'in bitmek bilmeyen, sonsuzluğa uzanır gibi gelen serzenişleri; ertesi gün de tam gaz devam ediyordu. Bu sefer de sınıf arkadaşları Bart, Kon ve Cassie'yi darlıyordu.
"Bak eğer bu kadar sıkıntı yaşıyorsan cidden kütüphaneye gidebiliriz. Yeter ki sus artık."
"Saçmalama, Cassie. Bizim grubun birlikte olduğu herhangi bir saniye bile ciddi kalabileceğimize inanıyor musun sen?"
"Dostum senin bu söylenişlerin karnımı bile acıktırdı öyle düşün!"
"Bart, senin karnın her şeye acıkıyor..."
Kon, Bart ile uğraşırken bir yandan da elinde top yaptığı kağıdı üç sıra öndeki Jaime'nin kafasına attı. Jaime sinirle arkasına döndüğünde Kon, ona en gıcık gülümsemelerinden birini atmıştı.
"Ne istiyorsun be?"
"Şu ineğe vatandaşlık anlat bir ara."
Ağzındaki sakızı biraz daha geveleyip koridordan geçen Cass'i keserken, diğer eliyle de Tim'i göstermişti. Jaime ise Tim gibi birine ders anlatacağı konusunda çok şaşırmıştı. Tim ise durumdan memnun değildi çünkü herkes tarafından bilgisel ilah olarak görülürken, başka birinin yardımına muhtaç olmak onu kırmıştı.
Ama kimin umrundaydı ki? Artık bu sınavdan da kalamazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATBROS ON FIRE
FanfictionBATBROS ON FIIIIIREEEEE 《Tanıtım bölümünü okumadan başlamamanı rica ederim.》