"Barbara..."
"Oh... Burada olduğunu bilmiyordum."
Her zaman Bruce ve James'in buluşup kahve içtikleri kahvecide kesişmişti sonunda yolları. Uzun zamandır birbirlerinden kaçmışlardı. Yüzleşme vaktinin gelip de geçtiğini çok iyi anlamıştı Barbara.
"Ben de..."
Dick üşümüş ellerini kabanının ceplerine soktu. Tesadüfen ikisinin de kahveleri hazırlanmış, tezgaha koyulmuştu. Birbirlerine baktılar bir süre. Dick bir adım atması gerektiğini düşündü. Barbara'nın kahvesini de eline aldı.
"Bana ayırabileceğin bir zamanın var mı?"
Barbara ilk çıktıkları zamanı hatırladı. Gülümsedi, o zamanlar da böyle derdi. Bir şey demeden boş bir masaya oturdu. Dick de tam karşısına geçti.
"Babs, bu konudan daha ne kadar kaçabiliriz bilmiyorum ama... ben burada noktalamak istiyorum. İster beni affet, ister etme tamam mı? Ciddiyim, sorun değil. Ben sadece..."
Kahve tuttuğu için az önceye nazaran daha sıcak olan elleriyle, Barbara'nın narin ellerini tuttu.
"eğer bir şansım daha varsa, onu barışmak için kullanmak istiyorum. Sana tekrar benimle çık demeyeceğim, merak etme. Senden beni o denli affetmeni isteyecek de değilim ama olur da,"
Dudak büzüp yavru köpek bakışı attı.
"affetmek istersen falan... ne bileyim işte, buradayım ben. Biliyorsun yakında gideceğim ve hani demek istediğim... Bu 'şapşal'ı tekrar hayatına almak istemez misin? En azından eski 'Robin ve Batgirl' gibi olalım, Babs."
Barbara eski anıların kafasında dolaşmasıyla gözlerinin dolacağını hissetti. Bunu bastırmak için gözlerini kırpıştırıp ellerini geri çekti. Kahvesini yudumladı. Dick ile göz göze gelmekten kaçındı. Bunun üzerine Dick, kalbinin otuz sekiz milyon yedi yüz elli üç bin iki yüz doksan bir parçaya bölündüğünü hissetti.
"Babs, yemin ederim seni çok özledim. Sikeyim ki geceleri gözüme uyku girmiyor."
Barbara, Dick'in bu denli çaresiz olduğunu görünce içinde birtakım hisler uyandı. Dick asla birine bu denli yalvaracak veya çat pat konuya girecek biri değildir -ya da en azından bir kadının yanında küfredecek kadar-. Be demesi, yapması gerektiğini bilmemsine rağmen sanki öyle bir zorunluluğu varmış gibi derin bir nefes aldı.
"Geçenlerde Kori apartmanıma geldi."
Dick kaşlarını çattı.
"Biraz onunla konuştum. Yanlış anlaşılma olmasını istemediğini söyledi. Onunla da hala ciddi bir şeyin yokmuş zaten...?"
"Babs bak ben seni aldatmadım, aldatmam da. Yemin ederim bu dünyada her şeyi yaparım, Batman'e pandik bile atarım ama bunu yapmam."
Dick derin bir iç çekti.
"Senle ayrıldıktan sonra şansımı denemek istedim. Senle olduğum hiçbir saniye bile Kori'ye o gözle bakmadım. Evet o zamanlar tanışıyorduk ama bilirsin, arkadaşımdan fazlası değildi. 'Görev arkadaşı'. Senle ayrılınca da sadece... sadece denemek istedim bilmiyorum-"
"Onu seviyorsan neden hala adını koymadın o zaman Dick? Ne yapmaya çalışıyorsun? Beni bunca sene yıpratmış olabilirsin ama senin bu kaprislerini benden başkası çekmez. Kimseyi yıpratmaya hakkın yok. Kızı resmen seviyor mu sevmiyor mu ikileminde bırakmışsın, az kalsın onunla gönül eğlendirdiğini ima edecekti!"
"Hayat benim için kolay değil, tamam mı? Hayatıma bu kadar kolay birilerini alıp sokamıyorum. Daha geçen gün Wally'i az kalsın kaybediyordum, Babs. Wally'i. Demek istediğimi anlıyorsun değil mi? Wally; ailem, arkadaşım, kardeşim, her şeyim. 'Her şeyim'i her an kaybedebileceğim bir hayatım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATBROS ON FIRE
FanfictionBATBROS ON FIIIIIREEEEE 《Tanıtım bölümünü okumadan başlamamanı rica ederim.》