8

222 28 163
                                    

Minho yüzündeki kocaman gülümsemeyle yanında yürüyen Hyunjin'e bakıyordu. Kafeden ayrılmış Minho'nun evine doğru gidiyorlardı. Evin boş olması Minho için büyük şanstı. Minho sokağın da boş olmasını fırsat bilip Hyunjin'i kolundan tutup kendine doğru çekti "Seni ne çok özlemişim ben hmm?" Sözünün ardından Hyunjin'in boynuna uzun bir öpücük kondurdu ama Hyunjin hemen Minho'yu itti "Siktir git Minho. Sana daha öncede dedim seninle sevişmicem." Minho dudaklarını büzüp Hyunjin'e bakmaya başladı. Bu gecenin sonunun onun yatağında olacağını biliyordu.

Hyunjin kolunu Minho'nun kolundan kurtarıp ilelerlemeye devam etti "Madem benimle sevişmeyeceksin neden evime geliyorsun?" Hyunjin kaşlarını çatıp bir cevap düşündü "Kediler. Kedileri görmek için." Minho yarım bir gülüşle kafasını iki yana salladı "Senin kedilere alerjin var. Sen bize geleceğin zaman kedileri komşuya bırakıyoruz biz." Hyunjin gözlerini devirip bir şey demeden ilerledi. Minho gülümsemeye devam edip tekrar Hyunjin'in koluna gitti "Kedileri komşuya bıraktım yine." Hyunjin Minho'ya dönüp konuştu "Size geleceğime emindin yani?" Minho sadece kafasını sallamakla yetindi.

Minho eve gelince anahtarı cebinden çıkartıp kapıyı açtı ve önce Hyunjin'in geçmesi için Hyunjin'e yol verdi. Hyunjin ayakkabılarını çıkartıp içeri girince Minho'da peşinden ilerledi. "Kafede bir şeyler yemedin bir şeyler hazırlayayım mı sana?" Hyunjin artık ezbere bildiği evde salona doğru ilerleyip üçlü koltuğa oturdu bu evin havasını seviyordu. Gerçekten bir evdeymiş gibi hissediyordu. Minho cevap vermeyen Hyunjin'le salona doğru ilerleyip kafasını kapıdan uzatıp Hyınjin'e bakmaya başladı. Hyunjin kendisine bakan Minho'yla konuşmaya başladı "Noldu sevişmeyecek miydik?" Minho Hyunjin'in yanına yayılarak oturarak konuştu "Beni hâlâ tanıyamadın değil mi? Amacım sadece seninle sevişmek ya da o tarz şeyler değil amacım sadece..." Minho'nun sözlerini bölen şey dudaklarına kapanan dudaklar oldu.

Hyunjin kendini geri çekti ve bu sefer o konuşmaya başladı "Bu yüzden bende seni seviyorum diğerleri gibi olmadığın için beni sadece bedenimden ibaret görmediğin için" Hyunjin Minho'nun dudaklarına tekrar uzun bir öpücük kondurup tekrar kendini geri çekti. "Teşekkür ederim beni sevdiğin için Minho." Minho gözleri dolan Hyunjin'i göğsüne çekip saçlarına bir öpücük kondurdu "Bir şey mi oldu güzelim?" Hyunjin kafasını yasladığı göğüsten kaldırmadan kafasını iki yana salladı.

Minho Hyunjin'in ani duygusallığını anlamasa da çok üstünde durmayıp Hyunjin'in saçlarını okşamaya başladı. "Sizinkilere buraya geldiğini söyledin mi?" Hyunjin sıkıca gözlerini kapatıp Minho'ya yalan söylemeyi tercih etti. "Söyledim. Söyledim tabii ki annem çok sevinmiş bizim tekrar bir araya gelmemize hatta." Minho yüzünde oluşan gülümsemeyle Hyunjin'in saçlarının arasına bir öpücük daha kondurdu. "Annem dün çok güzel yemekler yaptı ısıtayım yeriz birlikte hmm? Ya da istediğin bir şey varsa onu yapalım." Hyunjin kendisiyle bebek gibi ilgilenmeye başlayan Minho'nun boynuna sarılıp konuşmaya başladı "Çok açım Minho-ah doyur beni." Minho boynuna sarılan Hyunjin'le kıkırdayıp kendini Huunjin'in tutuşundan kurtardı ve ayağa kalktı ardından Hyunjin'in elinden tutup onu da ayağa kaldırdı.

Hyunjin elini tutup onu mutfağa götüren Minho'yla gülümsedi bu evi gerçekten özlemişti ve bir evin dört duvardan oluşmadığını da anlamıştı. Minho Hyunjin'i belinden tutup kendine çekti ve konuşmaya başladı. "Prensimiz burada oturacak ve bende ona istediği şeyi yapacağım tamam mı?" Minho sözünün ardından mutfak masasındaki sandalyeyi çekip Hyunjin'in oturmasını bekledi. Hyunjin çekilen sandalyeye oturdu. "Ne yapayım istersin sana?" Hyunjin dudaklarını büzüp konuştu. "Makarna." Minho Hyunjin'in neşeli sesiyle mutfak dolabından makarnayı bulup çıkardı ve kettla suyu koyup kaynamasını bekledi. "Bugün işe gitmedin mi?" Minho gelen soruyla Hyunjin'e döndü "Gittim bu aralar çok yoğun tamirhane. Amına koduğumun andavalları bir araba kullanmayı beceremiyorlar." Hyunjin Minhonun son cümlesiyle kahkaha atıp kafasını iki yana salladı.

Hyunjin dudağını dişleyip konuşup konuşmaması gerektiğine karar veremedi. Belki de susması en iyisiydi Minho'yu kızdırmak istemiyordu. Minho kaynayan suya tuz ekledi ve biraz daha kaynadıktan sonra suyun üstüne makarnayı döktü. "Salatayı ben yapayım mı?" Minho gelen soruyla Hyunjin'e döndü. "Ben hallederim sen otur." Hyunjin duymamış gibi sandalyeden kalkıp dolabın kapağını açtı ve yeşillikleri çıkartmaya başladı. Dolaptan çıkarttığı yeşillikleri ve domatesleri yıkamaya başladı. "Kesme tahtası neredeydi?" Minho kesme tahtasını ve bıçağı tezgaha koyup Hyunjinin harektelerini izlemeye başladı.

Hyunjin önce marulları ince ince doğramaya başladı. Minho Hyunjin'e arkasından sarılıp boynuna öpücükler kondurmaya başladı. Hyunjin elindeki bıçağı sıkıca tutup işine devam etmeye çalıştı. Minho dilini Hyunjinin boynuna sürtmeye ve ellerini Hyunjinin kazağının içinde gezdirmeye başladı. "Minho... Yapma" Minho duymuyormuş gibi öpücük kondurmaya devam etti. Hyunjin elindeki bıçağı tezgahın üstüne bıraktı sertçe ve ardından Minho'ya doğru döndü ve kollarını Minho'nun boynuna doğru dolayıp birbirlerine daha da yakın olmalarını sağladı.

Minho Hyunjin'i kalçalarından tutup kucağına aldı ve odasına doğru ilerlemeye başladı. Odasına girdiğinde Hyunjin'i yavaşça yatağa bırakıp önce kendi üstündeki kazağı ardından Hyunjin'in üsyünde kazağı çıkartıp odanın bir köşesine fırlatıp attı ve Hyunjin'in boynuna öpücüklerini sıralamaya başladı. Hyunjin'in göğüslerine öpücüklerini sıralalayacağı zaman ısrarla çalmaya başlayan kapıyla sinirle yerinde doğruldu "Ben hemen kapıya bakıp geliyorum bebeğim." Minho Hyunjin'in dudaklarına öpücük kondurup hızla yerden kazağını aldı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı açtığında gördüğü bedenle şaşkınlıkla kapıya baktı.

"Felix." Minho'nun ikinci şaşırdığı şey ise çıplak omzuna öpücük konduran ve üstü çıplak olan Hyunjin'di.

Herkese merhaba nasılsınız?

Bölüm ve hikayenin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ayrılsak da Beraberiz||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin