11

179 23 55
                                    

Hyunjin hiç kalkmak istemediği bir sabaha kalkmıştı. Şimdi okula gitmesi gerekiyordu ve o okula gittiğinde çoğu şey değişmek zorundaydı. Jeongin'e aşıkmış gibi davranmak zorundaydı en basitinden. Amacı Minho'nun canını yakmaktı ama mutsuz olan yine oydu. Yaptığı şey saçma mıydı gerçekten? Düşüncelerini savurmak için kafasını iki yana salladı ve ayağa kalkıp odasından çıktı ve banyoya doğru ilerlemeye başladı yüzünü yıkayıp kendine gelmeliydi.

Odasından çıktı ve ayaklarını sürüyerek odasının karşısındaki banyoya doğru ilerledi. Şu an ruhu alınmış gibi hissediyordu. Vücudunda mutsuzluktan başka hiçbir duygu dolaşmıyordu. Minho gibi birini sevdiği için aptaldı. Banyoya girdiğinde aynadan yüzünü incelemeye başladı. İlk günden gözaltları çökmeye başlamıştı belki de en başından kendini Minho'ya bu kadar kaptırmamalıydı.

Aklına gelenlere gülümsedi. Minho... Minho... Minho... Başka bir şey düşünemez olmuştu. Aptaldı... Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş öfkeye dönüşmeye başladı ve yumruk yaptığı elini banyo camına indirdi. Sanki daha yeni kendine geliyormuş gibi derin nefesler almaya başladı. Akan kanı gördükçe midesi bulanmaya başlamıştı. Kanayan elini suyun altına tuttu. Akan kanla midesi daha çok bulanıyordu ama anne ve babasının nasihatları dinleyecek durumda değildi. Banyodan bir havlu alıp sıkıca eline bastırdı ve daha sonra hızlı adımlarla odasına doğru ilerlemeye başkadı. Odasına gelince kapıyı kilitleyip çekmecesindeki sargı bezini ve tentürdiyotu sağlam eline aldı ve diğer elindeki havlu düşmesin diye elini göğsüne bastırmıştı. Sağ eliyle tuttuğu tentirdiyotu ve sargı bezini yatağına atıp sol elini göğsünden ayırdı ve havluyu elinin üstünden çekti.

Gördüğü görüntüyle yüzünü buruşturdu. Elinin her yeri yine kan olmuştu. Kendine gelebilmek adına kafasını iki yana salladı ve tentürdiyotu sargı bezinin üstüne döktü ve kesiklerin üstüne bastırdı şu an acıdan inlememek için zor duruyordu. Anlık kararların ona pişmanlıktan başka bir şey getiremeyeceğini bir türlü anlayamamıştı. Yatağının üstünden temiz sargı bezini alıp gelişigüzel bir biçimde eline sarmaya başladı ve sarma işlemi bitince kanlı havluyu ve sargı bezlerini dolabının içine sakladı ve hızla banyoya doğru ilerlemeye başladı.

Banyoya geldiğinde kırık cam parçalarını yerde görünce göz ucuyla kırık aynaya baktı. Hyunjin hep böyleydi bir şeye sinirlenir ve daha sonra olmadık zamanlarda sinirini kendinden çıkarmaya başlardı. Şimdi de bu durum değişmemişti. Yerdeki ayna kırıklarına bakmayı bırakup banyo dolabından bir çöp poşeti aldı ve kırık cam parçalarını ona doldurmaya başladı. Kırık camları topladıktan sonra kirli sepetinden birkaç kıyafeti alıp zemindeki ve banyo musluğundaki kan izlerini temizlemeye başladı hızla. Kan kekesi kalmadığına emin olunca kıyafetleri de aynı çöp poşetine koyup odasına ilerledi ve biraz önceki kanlı havlu ve sargı bezlerini de aynı çöp poşetine koydu. Tüm delilleri topladığını düşünüyordu. Derin bir nefes alıp çöp poşetini çantasına koydu ve giysi dolabından montunu alıp merdivenlerden inmeye başladı.

Merdivenlerden inince mutfaktaki yardımcılarından birine seslenmeye başladı "Joesun! Banyo camı kırılmış sanırım biraz önce banyoya girdiğimde gördüm. Camcıyı arada banyoya yeni cam taksınlar." Kadın kafasını sallayıp Hyunjin'i onayladı. "Ben dışarı çıkıyorum şimdi. Annemlere söyle ben bu gece geç geleceğim." Kadın tekrar kafasını sallayacağı sırada, Hyunjin duyduğu sesle derince yutkunmak zorunda kaldı "Hyunjin geç içeri konuşmamız gereken konular var. Önce banyo camından başlayalım istersen ne dersin."  Bayan Hwang yüzündeki sahte gülümsemeyi silip ciddi bir yüz ifadesiyle konuşmasına başladı ve parmağıyla salonu gösterdi "İÇERİ GEÇ!HEMEN!" Hyunjin itiraz edeceği sırada annesinin öfke dolu bakışlarıyla durmak zorunda kaldı.

Korku dolu adımlarla içeri geçip üçlü koltuğun en ucuna oturdu daha sonra kucağına çantasını koydu ve ona sıkıca sarılmaya başladı. Göz ucuyla babasına baktığında babası da öfkeyle ona bakıyordu. "Senin karşında kim var?" Hyunjin gelen soruyla kaşlarını çattı. Ne demesi gerekiyordu? Asıl sorunun bu olmadığı belliydi. "Özür dilerim." Bayan Hwang duyduğu özürle sinirli bir kahkaha atıp topukları üzerinde dönmeye başladı. Çileden çıkmasına az kalmıştı. "Demek ayna camı patladı ha? HYUNJİN!" Bayan Hwang sakinleşmek adına derin nefes aldı. Oğlunun kalbini kırmak istemiyordu ama Hyunjin sanki inadına yaparmış gibi onu sürekli öfkelendiriyordu.

Bay Hwang konuşmayan eşi üzerine söze girdi "O ne idüğü belirsiz sokak serserisinden ayrılmadın mı sen? Bixe yalan mı söyledin?" Hyunjin gelen soruyla kaşlarını çattı. Bunu nasıl öğrenmişlerdi? "Bunu nereden öğrendiniz?" Bay Hwang öfkeyle dizlerine vurup ayağa kalktı "O SOKAK SERSERİSİNDEN AYRIL DEMİŞTİK SANA DEĞİL Mİ? Bir de karşıma geçmiş pişkin pişkin nasıl öğrendiniz diyorsun? Gerçekten şu an sana vurmamak için çok zor duruyorum Hyunjin. Eğer oğlum değilde başka bir şeyim olsaydın yüzüne yumruğumu yapıştırmaktan geri durmazdım. Tanrıya benim oğlum olduğun için şükretmelisin." Hyunjin dizlerini kendine doğru çekmeye başladı anne ve babasını ilk defa bu kadar sinirli görüyordu.

Hyunjin'in artık söyleyecek sözleri de yoktu "O varoş çocuk için mi elini parçaladın? Sen bu kadar onursuz musun ya? Senin hiç mi aklın yok? Sen. Hwang. Hyunjin'sin. Bir tane kenar mahalleden adı sanı belli olmayan bir çocuk seni reddetti diye kendine mi zarar verdin? Hiç mi gücün yok senin? Oğlum olduğun için senden utanıyorum. Sen asla gerçek bir Hwang olmayacaksın ne acı... Keşke..." Bayan Hwang'ın sözlerini eşi kesti "Sakın... Sakın sözlerine devam etme." Bay Hwang eşine olan sözlerini söyledikten sonra Hyunjin'e dönüp konuşmaya başladı "Hyunjin sende odana çık. Yüzünü görmek istemiyorum. Kahvaltı ve akşam yemeğini de odanda ye bir süre ve telefonunu bana ver. Bundan sonra telefon, tablet, bilgisayar aklına her ne gelirse yom. O tamirci çırağıyla görüşmeyeceksin bitti." Hyunjin sıkıca gözlerini kapattı belki de ailesi haklıydı Minho ona hiç iyi gelmiyordu ki.

Hyunjin ürkek bakışlarla tekrar babasına baktı "Telefonum yok. Kırıldı." Bayan Hwang dün gördüğü manzara aklına gelince sinirle gülümsedi "O beş para etmez çocuğa olan öfkenden kırdın değil mi telefonu, bugünde aynaya yumruk atarak elini parçaladın sırada ne var? Bileklerini falan mı kesiceksin?" Bayan Hwang'ın vücudunda sadece öfke dolaşıyordu başka bir duyguya yer yoktu şu an. Hyunjin hayal kırıklığıyla ayağa kalktı ve hızlı adımlarla evden çıktı şu an arkasından bağıran anne ve babası da umrunda değildi biraz evden ve olaylardan uzak kalmalıydı. Sahile gidip hava almaya ihtiyacı vardı...

Herkese merhaba nasılsınız?

2024'ün ilk bölümüyle karşınızdayım. 2024 çok güzel bir yıl olur umarım. Mutluluğun her halini yaşayacağız bir yıl olmasını umut ediyorum.

Hikayeye bir türlü devam edemedim üzgünüm ne yazacağımı çok düşündüm ve en sonunda buna karar verdim umarım beğenmişsinizdir.

Gelecek bölüm görüşmek üzere. Sizleri seviyorum...🩷

Ayrılsak da Beraberiz||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin