14

119 18 5
                                    

Hyunjin gergin bir şekilde taksinin arka koltuğunda oturuyordu. Yanında parası bile yoktu ama o taksiye binmişti. Ücreti nasıl ödeyeceğini düşünmemişti bile sadece Jeongin'le konuşmak istemişti ve ani bir kararla yoldan geçen bir taksiye binmişti. Taksici Hyunjin'in gerginliğini hissetmiş gibi dikiz aynasından Hyunjin'e bakıp konuştu "Bir sorun mu var efendim?" Hyunjin önce dudaklarını dişledi ardından da dudaklarını yalayıp konuştu. İlk defa parası olmadan dışarı çıkmıştı ve bu ona çok kötü hissettirmişti "Imm... Ben... Ben cüzdanımı evde unutmuşum da..." Taksici kaşlarını yukarı kaldırıp sinirli bir şekilde arka koltukta oturan Hyunjin'e baktı. Delirmiş miydi bu adam? Neden parası olmadan onun arabasına binmişti?

Hyunjin adamın bakışlarından çekinip hızla konuşmaya başladı "Merak etmeyin evine gittiğimiz arkadaşım ödeyecek ücretinizi... Yemin ederim..." Taksici derin bir nefes alıp taksiyi sürmeye devam etti. Her halinden zengin olduğu belli olan biri nasıl cüzdanını almadan dışarı çıkabilirdi ki? Taksici tekrar Hyunjin'in oturduğu yere baktı ve Hyunjin'in bileğindeki bilekliği gördüğünde yüzünde iğneleyici bir gülümseme oluştu. Madem bileğinde o kadar pahalı bir pırlanta bir bileklik vardı neden bir taksi ücretini ödeyemiyordu ki? Adam aklına gelen fikirle daha geniş gülümsedi eğer taksisindeki genç ücretini ödeyemezse gencin bileğindeki bilekliği düşünmeden çekip alırdı ve buna kimse bir şey diyemezdi... Değil mi?

Hyunjin dikiz aynasından kendisine bakan adamla kaşlarını çattı. Adam dikkatle Hyunjin'in bileğindeki bilekliğe bakıyordu. Hyunjin üstündeki ceketin kolunu çekiştirdi. Bu bilekliği ona geçen sene doğum gününde Minho almıştı. Tamirhanede çalıştığı tüm parayı bu bileklik için harcamıştı Minho ama şimdi ne Minho vardı ne de onların aşkı belki bileklik de olmamalıydı. "Şey..." Hyunjin yine çekingen bir biçimde konuştu. Adam kabul eder miydi ki? "Şey... Ücretinizi bilekliğimi vererek ödesem olur mu? Gerçek pırlantadan yapıldı bu bileklik." Adam şaşkın bakışlarla Hyunjin'e baktı gerçekten verecek miydi kolundaki bilekliği? Heyecanlanla kafasını sallayıp konuştu "Olur. Olur tabii ki. Zaten dediğiniz yere de geldik efendim." Hyunjin adamın son cümlesiyle camdan geldikleri yere baktı Jeongin'in evine gelmişlerdi sonunda. "Kapınızı açayım ben efendim. Umarım yolculuğumuzdan keyif almışsınızdır." Hyunjin şoförün değişen tavrıyla şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Aptal bir bileklik için mi şoförün tavrı değişmişti? Hoş onun hayatına kim girerse girsin parası için girmişti. Minho da dahil...

Hyunjin arabanın açılan kapısıyla arabadan indi ve bileğindeki bilekliği çıkartıp adamın avucuna bıraktı ve böylece Minho'ya dair her şeyden kurtulmuş oldu ama son bir şey kalmıştı... İntikam... Minho yüzünden döktüğü gözyaşlarının bin katını Minho da dökecekti ve ondan sonra Hyunjin mutlu bir şekilde hayatına devam edecekti. Hyunjin önünde durduğu mavi kapıyla gülümsedi. Jeongin'in renkli dünyasının yansımasıydı evi. Her kapı farklı renkte ve sanki her oda farklı bir evreni yansıtıyordu Hyunjin bu evi çok seviyordu kendi evi gibi gri bir ev değildi bu ev. Bu ev rengarenkti insanın içini açan bir evdi. Kolunu kaldırıp zile bastı, kapının açılmasını bekledi ve bir yandan da Jeongin'e söylemesi gerekenleri kafasından geçirdi. Ne söyleyecekti ya da ne söylemeyecekti? Kafası düşüncelerle doluyken Jeongin üstündeki Hawaii gömleği ve kırmızı şortuyla kapıyı açtı. Bu çocuğun kafasının içinden neler geçtiğini Hyunjin gerçekten merak ediyordu. Bu soğuk havada neden böyle dolaşıyordu?

Jeongin hâlâ içeri girmeyen Hyunjin'le boğazını temizleyip konuştu "Hyung içeri geçmeyecek misin?" Hyunjin kendine gelmek için kafasını iki yana sallayıp içeri girdi. "Sen niye böyle dolaşıyorsun evde?" Jeongin omuz silkip sarı koltuğuna oturdu "Canım sıkıldı. Zaten eskisi gibi de değiliz. Ben de evde kendi kendime eğleniyordum." Hyunjin kafasını salladı tekrar ama bu sefer anladığını belirtircesine bir sallamaydı bu. Gerçekten artık eskisi gibi değillerdi. Minho Hyunjin'i bitirmişti, Jisung'da Jeongin'i bitirmişti. İkisi de insanlarının ne düşündüklerini daha çok umursayan ve bu yüzden aşklarına sahip çıkamayan korkaklardı.

Hyunjin içeri geçtikten sonra oturduğu mor kanepede derin bir nefes alıp yanaklarını şişirdi ve bıkkın bir şekilde nefesini verdi. Şimdi ne yapacaktı ya da ne yapacaklardı? Jeongin'e attığı mesajta söylediği gibi sahte sevgili olabilirler miydi? Ama bunu düşünmek bile kalbini sıkıştırıyordu. Sıkıca gözlerini kapattı ve tekrar derin bir nefes aldı. Minho'dan kurtulacaktı ve bunun için önce Minho'nun canını yakması gerekiyordu sonrasında her şey basitti eski kaliteli şatafatlı herkesin hayranlıkla baktığı hayatına devam edecekti. "Jeongin benim sevgilim ol." Jeongin şaşkın bir suratla Hyunjin'e baktı. Bunu yapmak istemiyordu. Yalandan da olsa başka birini istemiyordu hem Jisung bunun yalan olduğunu bilmeyecekti ve onları her gördüğünde onun canı yanacaktı ve Jeongin bunu istemiyordu. "Hyung ben yap-" Jeongin'in sözünü tekefonuna ardı ardına gelen bildirimler oldu.

Kalite Marka

Jisung

Eniştenize merhaba diyin eziklerArtık tek sap Seung ağla Seung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eniştenize merhaba diyin ezikler
Artık tek sap Seung ağla Seung

Jeongin hayal kırıklığıyla telefonu kapattı. Ne yani Jisung hemen yeni birini mi bulmuştu? Kimdi ki bu? Hyunjin'in teklifini ilk başta sadece Jisung'un burnu sürtsün diye kabul etmişti ama Jisung ona hesap bile sormadan yeni birini bulmuştu. "Tamam kabul." Hyunjin ani gelen onayla şaşırdı. Ne olmuştu?

Herkese merhaba nasılsınız?

Hikayenin genel akışı ve bölüm hakkındaki eleştirilerinizi buraya bırakabilirsiniz...

Sizleri çok seviyorum...🩷

Görüşmek üzere...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ayrılsak da Beraberiz||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin