7

245 30 120
                                    

Hyunjin okuldan geldikten sonra hızla dolabının karşısına geçti madem Minho'yu affetmişti bugün güzel olmalıydı değil mi? Hoş o ne giyerse giysin Minho ondan etkilenirdi ya...

Dolabından bir beyaz gömlek bir de siyah pantolon alarak hızla giyinmeye başladı. Aslında Minho'ya onu affettiğine dair mesaj attığı gün aklında bir plan yoktu tek istediği Felix'in canını yakmaktı. Her şey o aptal Felix'in yüzünden olmuştu...

Hyunjin gerçekten Minho'ya aşıktı o dönemler hatta ileride gerçekten onunla bir gelecek düşünüyordu ta ki Felix'le tanışana kadardı her şey. Ne zaman üçü buluşsa buluşmanın akşamı Hyunjin evine ağlayarak dönüyordu. Felix sürekli onu aşağılıyor, aslında parası olmasa kimsenin onun yüzüne bakmayacağını sevilmeyeceğini söyleyip duruyordu. Hyunjin ilk başlarda onu takmasa da bu sözler her geçen gün arttığında bir süre sonra dayanamamaya başlamıştı. İlk başlarda neden böyle davrandığını anlamasa da daha sonra nedenini anlamıştı Hyunjin. Felix, Minho'yla küçüklüklerinden beri Minho'dan hoşlanıyordu ama Minho onu küçük kardeşi gibi görüyordu. Felix'te her şeyin kopmasının nedeni, Minho ve Hyunjin sevgili olduğunda olmuştu ve onları ayırmak için her şeyi yapmıştı ve başarılı da olmuştu ta ki geçen gün olan mesajlaşmalara kadar...

Hyunjin düşüncelerinden odasına giren annesi sayesinde kurtuldu. "Bebeğim nereye hazırlanıyorsun böyle heyecanlı heyecanlı?" Hyunjin yüzüne sahte bir gülümseme kondurup konuştu "Hiç. Sınavlar bitti ya Jisunglarla buluşalım dedik. Gidebilirim değil mi?" Annesi parmaklarıyla Hyunjinin sarı saçlarını tarayıp konuştu "Elbette gidebilirsin bunun için benden izin almana gerek bile yok." Hyunjin aynadan kendini kontrol edeceği zaman annesinin sözleriyle hareketleri durdu "Şu sokak serserisiyle konuşmuyorsun değil mi? Neydi adı? Minju." Hyunjin derin bir nefes alıp konuştu "Minho adı ve hayır konuşmuyoruz ayrıldık." Kadın kocaman gülümsemeyle konuştu "Bu harika bir haber bebeğim. O sokak serserisi bizim klasımızda değildi zaten iyi ki ayrılmışsınız. O serseriyi nereden buldun bilmiyorum ya, ne yemek yemesini biliyor ne de oturup kalkmasını biliyordu. Söylesene nereden buldun o serseriyi?" Hyunjin sinirle yumruğunı sıkıp yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu. "Ben geç kalıyorum Jisunglar çoktan gelmiştir bile." Hyunjin annesinin daha fazla bir şey demesine izin vermeden evden çıktı.

Derin bir nefes alıp siteden çıktı ve taksi beklemeye başladı. Gerçekten Minho'yla yakışmıyorlar mıydı? Tamam Minho'nun ailesi varlıklı bir aile değildi ama Minho da ailesi de çok iyi insanlardı neden bunu görmek istemiyorlardı ki? Hyunjin sıkıntılı bir nefes alıp gelen taksiye bindi ve gideceği yerin adresini söyledi. Cebinden kulaklığını çıkartıp kulağına taktı ve yolu izlemeye başlamıştı ki gelen mesajla sırıttı.

Minho
Yawrum ben geldim bizim mekana
Seni bekliyorum

Hyunjin
Tamam taksideyim gelirim birazdan

Minho
Canparem neden elalemin taksisine biniyorsun ben gelir alırdım seni

Hyunjin
Ne?????
Vazgeçmemi istiyorsun herhalde

Minho
Yav gül diye söyledim
Şaka
Şaka
Bir şey demedim hadi gel seni bekliyorum

Hyunjin gözlerini devirip yola baktı gelmek üzereydi. Kulaklığını ve telefonunu cebine koyup cüzdanını çıkardı cebinden ve taksi ücretini ödeyip indi. Gördüğü kafeyle ilerlemeye başladı. Minho'nun mekan mekan dediği yer burasıydı. Basit bir kafeydi. Hatta kafe bile denemezdi. Yıkık dökük, içinde 3-5 masa anca olan bir yerdi ama samimi bir ortamı vardı o yüzden seviyordu burayı Hyunjin, mesajlarda söylediği şey yalandı.

İçeri girdiğinde Minho'nun her zamanki gibi kafenin ortasında ki diğerlerine göre daha geniş olan masada oturduğunu görünce o masaya doğru ilerlemeye başladı. "Benim canımın cananı gelmiş sonunda. Sensiz geçen günleri saymadım Hyunjinim." Hyunjin şu an göz devirmemek için zor duruyordu. Eskiden sevimli gelen bu sözler şimdi zorlama geliyordu. "Otursak mı artık insanlar bize bakıyor." Minho heyecanla kafasını sallayıp oturdu hemen "Ne içersin yavrum ne söyleyeyim sana?" Hyunjin omuz silkti çok bir seçeneği yoktu zaten, onu da biliyordu. Gözlerini masada gezdirdiğinde gördüğü çiçeklerle Minho'ya baktı "Bana çiçek mi aldın?" Minho yeni aklına gelmiş gibi çiçekleri eline aldı "He ya ben bunları unuttum. Bizim tamirhanenin biraz ilerisine çiçekçi açıldı oradan aldım beğendin mi?" Hyunjin hızla kafasını aşağı yukarı salladı. Çok beğenmişti. Beyaz laleler...

Hyunjin eline aldığı çiçekleri masaya koyup hızla konuşmaya başladı "Aslında buraya gelirken ne konuşacağımız hakkında aklımda bir şey yoktu ama sana tek bir şey söylemek istiyorum Minho. Evet seni affettim ama tek bir şartla. Bu şart ikimiz içinde aslında..." Minho kaşlarını çatıp dinlemeye devam etti. O aslında şartlardan nefret ederdi ama Hyunjin'in onu affetmesi için bu gerekiyorsa her şeye hazırdı. "İlişkimiz devam ettiği sürece arkadaşlarımızı ya da ailemizi ilişkimize dahil etmek yok yani ikimiz arasında geçen şeyler sadece ikimiz arasında kalsın." Minho omuz silkip kabul etti. Bu zor bir şey değildi ki...

Minho heyecanla tekrar konuştu "Ee şartlar bittiyse sana tekrar sarılabilirim o zaman değil mi? Sonuçta tekrar sevgiliz hmm?" Hyunjin kafasını salladı sadece. Minho hızla Hyunjin'e sarılıp konuştu "Bizimkiler evde yok bize mi geçsek hem şu gerginliğimizi de atardık?" Hyunjin kocaman olmuş gözleriyle Minho'ya baktı ama ne cevap vereceğini bilmiyordu...

Herkese merhaba nasılsınız?

Bu sefer düzyazıyla geldim umarım beğenmişsinizdir... Lütfen eleştirilerinizi söylemekten çekinmeyin...

Ayrılsak da Beraberiz||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin