6. Bölüm: Beyza Karakuş

30 4 34
                                    

(Eren'in ağzından)
Kelimenin mecaz olmayan anlamında şok olmuştuk!

(Eren farkı işte sorgulamayın hjsseh)

Egemen birden yerinden fırladı, onu Emre takip etti, arkasından ben, benim arkamdan da %67 geveze Eylül....

Bizim okulumuz 3 katlıydı, zemin katı da kattığımızda 4. Zeminde biz, üstümüzde, Beyzalar, onların üstünde, 14. Sınıflar, en üstte de liseden çıkmış veletler ve idare. Okulumuzda ayrıca kantin, spor salonu falan da vardı ama onlar bahçedeydi. Her spor için farklı spor salonu.... %45 zârâra girmişler....

Ayriyetten disiplin odası gibi bir şey de vardı ve idareye girdiği için en üst katta bulunuyordu.
Hepimiz yapabileceğimiz en yüksek hızda yukarı çıktık. Egemen hariç hepimiz, o %30 ışık hızına çıktı.

Vardığımızda kapının önündeki öğrenci bizi durdurdu ve bir de biz o odaya ayriyetten girmemek için dediğini yapıp içeri girmedik.
Kapının önünde yaptığımız 30 dk.'lık oturma grevinin sonunda Beyza odadan kahkahalarla çıktı, bizde kalktık yerimizden.

"Bir yerine bir şey oldu mu!?"dedi Egemen.

"Burnum bile kanamadı, ama onun tıbbi müdahaleye ihtiyacı var gibi görünüyor"deyip tekrar kahkaha atınca Egemen rahatlayıp derin bir nefes aldı.

"Neden oldu bu olay?"dedim.

(Beyza'nın ağzından geçmiş sahne)
Sınıfa girdiğimde kendimi tanıtma ihtiyacı bile hissettiğimi söyleyemiyeceğim. Direk girdim, Egemen'in hocalarla anlaşıp benim için ayırttığı sırama oturdum, kulaklığımı çıkarıp telefonumdan şarkı açtım ve dinlemeye koyuldum. Hepsi bu.

Selena Gomez - People You Know ....

O sırada yanıma, kahverengi salınık, düz saçları beline kadar uzanan, altın sarısı gözleri kıskançlık ve öfke ile bakan, beyaz ve yeşiller içerisinde bir kız geldi. Etek ve crop giymişti ve cropun üstünde aksesuar olarak kravat bulunuyordu.

Kalçasını sıraya dayadıktan sonra hop, hopladı ve üzerine çıktı, kilotlu çorap bile giymeden bile isteye herkese sergilediği bacaklarını taşımakta güçlük çekmediği ilk bakışta belli olan bez, beyaz spor ayakkabılarını gözüme ve burnumun dibine soktuktan sonra ayaklarını sağıma ve soluma oturduğum sıraya bastı. (!?)

"Senin, sevgilimin benim için özel olarak ayırttığı sırada ne işin var?"diye sordu gözlerini kısıp şüpheyle bakarak.

Eğildim ve göz göze gelmemizi sağladım. (Mâlum 2m. 30cm. boy....)

"Sevgilinin ismi ne senin?"diye sordum.
"Egemen"dedi hemen.
"16/D şubesindeki?"dedim sorarcasına.
"Ta kendisi, onun sahibi benim yani ondan da, onun ayarladığı şeylerden de uzak duracaksın yeni velet!"deyince sinirlendim.

Omzundan ittirdiğim gibi yere indirdim. Sonra da bir tane yumruk attım tam burun kemiğine....
"İlk olarak, kimse benim arkadaşıma 'onun sahibiyim' diyemez"dedim.
Sonra kanayan burnuna aldırmadan bir yumrukda yanağına attım, "çıt!"sesi duyuldu.

"İkinci olarak, burada senden başka velet yok, ağzını topla karşıma öyle gel"dedim. Bir dişini kırmıştım. Ağzına dolan kanı yere tükürdü. Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki, saçımı çekti.
"Bana bunları yaptıktan sonra sağ çıkartmam seni burdan...."diye asılsız bir tehtit savurdu.

Ama benim tehtitlerim gerçekti, bir şeyi dediysem, ölüme bile kafa tutardım dediğimi yapmadan ölmemek için....

"Eğer tam şu anda saçımı bırakmazsan dişlerinin %28'ini yerinden söktükten sonra dudakların kanamaktan kuruyuncaya ve beynin yerinde 3 kere titreyinceye kadar döverim seni"dedim.

ERKEK FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin