Aydilge orada öylece durmuş, bir şey yapamamıştı. Ardından merakla telefonunu çıkardı ve ana ekranına düşen onlarca bildirimle gözleri kocaman açıldı. Onun hakkında itiraf sayfasında çıkan haber ve hakkında söylenenler. Aklına o an tek bir kişi gelmişti. Dün kabinde karşılaştığı kız, Biray.
Etraftaki insanları umursamadan adımlarını üst kata çıkan merdivenlere çevirdi. Basamaları ikişer ikişer, hızla çıkarak sınıfının olduğu yeri buldu.
İçeriye girdiğinde yalnızca birkaç kişi bir de o vardı, Biray. Daha kız ne olduğunu anlamadan kolundan çekiştirilip boş bir odaya sokulmuştu.
Küçük ve karanlık bir odaydı. Etrafdaki eşyalara bakılırsa kimya laboratuvarının deposu olduğu öngörülüyordu. Aydilge, kızın kolunu sertçe bırakıp ardından da kapıyı kilitlemişti.
"Neden buraya getirdin beni?" Yüz ifadesinden bir an önce oradan ayrılmak istediğini söyler gibiydi. Aydilge büyük adımlarla kıza daha dayaklaştı. Kızın gözleri onun harcinde her yeri bulmuştu. Nedense ona bakmaktan korkuyor, suçlu hissediyor gibiydi. Bi' bakımdan
Aydilge de gergindi,onu burada zorla tutup sorguya çekmek pek isteyeceği bir durum değldi. Özellikle de şuanda bulundukarı ortamın havası hiç de güzel anılar canlanddırmıyordu.
Birkaç adım daha yaklaştığında Biray geri adım attı. Aydilge ilerledi, Biray geriledi. Kız bir adım daha gerilediğinde ayağı bir kutuya takıldı ve en sonunda kutunun üzerine doğru düştü. Çıkan seslerden dolayı kutunun içinde cam olduğunu var saymıştı ikisi de.
Aydilge endişeli bir tavırla kıza doğru yaklaştı "İyi misin?" elini uzattı. Biray ona uzatılan eli tuttu. "İyiyim ama kutunun içindekiler için aynı şeyi söyleyebilir miyim bilmiyorum." diyerek ayağa kalktı. Yavaşça eğilerek kutuyu açtış, gördüğü şeyle gözleri kocaman açıldı. İçinde ne var ne yok tamamen parçalara ayrılmıştı.
"Boku yedik." Aydilge fısıldadığında bir öğretmen kapıdan içer girdi. Önce bakışlarını kızları üzerrinde gezdirdi. İkisi de nefeslerini tutmuş vereceği tepkiyi bekliyordu. "Neye bakıyorsunuz öyle" dediğinde onlara doğru yaklaşmaya başladı. Tam diplerinde durduğunda ikiside birbirine baktı.
"Hanginiz yaptı bunu" Sinirle sordu. Aydilge hiç düşünmeden "Ben yaptım." demişti. Biray'ın gözleri kızı buldu ama o sadece yeri izliyordu.
***
Müdürün odasından ayrılır ayrılmaz yanına koşan kızla yönünü değiştirdi. Biray da onun peşinden giderken "Neden yaptın bunu?" dedi, sadece onun duyabileceği tonda. Aydilge sonunda durup derin bir nefes aldı. "Neden bilmek istiyorsun ki?" duraksadı "Seni kurtardım işte gerisi önemli mi?"
Gözleri Birray'ı bulduğunda kız durasadı. Kaşları havaya kalkmış, saçları dağılmıştı. Pembe dudağıı kıvırmış bir şekile karşısındaki yeşilliklere bakıyordu. Aydilge karşındaki görüntü sonucunda teslik olurcasına bir nefes verdi.
"Seni oraya sürükleyen ve buna yol açan bendim, eğer cezasını sen çekseydin kendimi kötü hissederdim." Sözlerinden sonra önüne dönerek oluna devam etti. Kız da arkasından yürürken " Ama şimdi de ben kendimi kötü hissediyorum." dedi.
"O zaman bana para ver."
"Ne?" Şaşkınlıkla sesi biraz yüksek çıkmıştı. Aydilge derin nefes aldı. "Kırdığın camların parası."
Biray anladım dercesine kafasını salladı. Para onun için sorun değildi, zaten sorun olan şey müdürün vereceği cezaydı.
"Bu arada bana numaranı verir misin?"
Biray kafasını sallayarak onayladığında kız da telefonunu çıkarttı. Numarasını aldığında memnunca sırıttı.
Asıl amacına ulaşmıştı, bundan sonra Biray'ı daha rahat takip edebilirdi. Para mevzusu aslında o kadar kafasına takacağı bir şey değildi, sadece Birayla daha da yakınlaşmak ve asıl şuçlunun o olup olmadığını öğrenmek için yaptığı bir şeydi. Bunlarla birlikte aklından diğer şüphelileri de gözden geçirmek geçiyordu. Ne olursa olsun onu bulmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Birlikte Olana Kadar [GxG]
RomanceAnnesinin ölümüyle birlikte babası tarafından yapılan, her geçen gün dozu gittikçe artan işkencelere katlanmak zorunda kalan Aydilge gitgide hayattan vazgeçmiş durumdadır. Tam da umutsuzluğa boğulduğu sırada sırlarının da öğrenilmesiyle tamamen dib...