12.Tüm duvarlar yıkıldı...

83 5 0
                                    


Marissa dünkü ağlama krizinden sonra, bütün gece mavi gözlü müzik tanrısının yanında uyudu. İkisi birlikte kanepede uyuya kalmışlardı. Ed saatlerce genç kızın saçlarını okşayıp, kokusunu içine çekti. Genç kız gözlerini zorlukla araladığında fazla uyumadığını anladı. Saat henüz sabah sekiz sularıydı. Yine de günlerdir dinlenmenin karşılığını almıştı genç kız. Uykusuz hissetmiyordu. 

Ed bugün yeniden stüdyoya girmeye karar vermişti. İlhamını yeniden bulmuşken mümkün olduğu kadar fazla ifade etmek istiyordu kalbindekileri. Marissa Ed için bir kahvaltı hazırlamaya karar verdi. İkisi birlikte güne daha iyi başlamış olacaklardı. Sessizce televizyonu açarak mutfağa geçti. Hazırladığı kahvaltının yedi kişik olmasını istiyordu. Niall'ın oburluğunu çok özlemişti. Fırtınadan nefret ediyordu. Oysa ailesi burada olduğunda yağmurlu geceleri hep sevmişti. Korktuğu zaman Harry veya Zayn'nın güvenli kollarında olmak hoşuna giderdi. Veya gök gürültüsünden korktuğunda Niall ile uyumak vazgeçilmez fırtına geleneklerinden birisiydi. İlk defa bu kadar uzun süre ailesinin hasretini çekmişti.

Televizyonda bir haber kanalı buldu. Sabah haberlerini izlemek biraz olsun sıkıntısını azaltıyor, günün stresini uzaklaştırıyordu. Kulağını televizyondaki kadının sesine verirken bir yandan da kahve makinasını arıyordu. Güzel bir kahve ve krepler olmadan gün başlamamış sayılırdı. Kahve makinası ile işi bittikten sonra krep için bir kap ve malzemeleri aramaya başladı. Neyse ki Ed hastanede kaldığı sürece un ve yumurta bozulmamıştı. Sütü de dolaptan aldıktan sonra gülümseyerek işe başladı. Diğer kahvaltılıklar da iyi durumdaydı. En azından bal ve reçel şekerlenmemişti ve zeytinler kullanılabilir durumdaydı. Küflenen peyniri çöpe attıktan sonra tavayı ocağa koydu ve kızması için beklerken hazır olan kahveden bir bardak aldı. Kızan tavaya ilk krebini döktükten sonra kahvesini eline alarak televizyona döndü. 

Çıkan haberle birlikte bütün dünya genç kızın başına yıkılmıştı ve kahve fincanı elinden gürültüyle düştü. Ed bu sese uyanarak tepkisini gösterirken buğulu gözleri neler olduğunu, Marissa'nın neden taş kesilmiş, gözlerini televizyondan ayırmadığını anlamaya çalışıyordu. Zayıf bedenin arkasında tavadan dumanlar yükselirken, Ed havayı kokladı ve telaşla mutfağa koşarak ocağı kapattı. Sinirli görünüyordu. Onun daha önce hiç bu kadar korktuğunu görmemişti. 

" Marissa neler oluyor mutfağımdan intikam mı alıyorsun?" Dedi Ed. 

Genç kıza espirili bir şekilde yaklaşmayı denemişti. Ancak Marissa'dan bir cevap, her hangi bir tepki alamayınca genç adam endişelenmeye başladı.  Ellerini omuzlarına koyarak  Marissa'yı sarsmaya başladı ama işe yaramıyordu vücudunun verdiği tek tepki bir damla göz yaşıydı. 

"Marissa! " Dedi. 

Genç kız konuşmak istiyordu ama yapamıyordu, yapabildiği tek şey elini televizyona doğru uzatmak olmuştu. Nefes alamıyordu. Göğsü sıkışıyordu. Ed hızla parmağının gösterdiği yöne döndü ve daha fazla ağırlığına dayanamayan dizleri sayesinde yere kapaklandı genç kız. Vücudu şok içerisindeydi. Aynı şoku Ed'inde yaşadığını gördü ama çabuk atlatmıştı. 

"Sakin ol Marissa sadece Japonya'da Deprem olmuş bu çocuklara bir şey olduğu anlamına gelmiyor." Dese de ruhu sıkışmıştı ve aldığı nefesler ciğerlerine işkence ediyordu. 

Hızla telefona sarıldı ve çocukların her birini tek tek aradı. Hiç biri telefonu açmamıştı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alırken maviliklerindeki hüznü görmemek mümkün değildi. Marissa'nın ise gözleri sadece dün geceyi yeniden izliyordu. Kulaklarında kendi sesi yankılanıyordu. 

" Senden, sizden, hepinizden nefret ediyorum!" 

Kulakları bu sesle uğuldarken gözlerinden sessizce akan yaşlar hızlanmıştı. Sesinin çıkmamasına seviniyordu. Aslında şuanda sadece sağır olmak ve kulaklarında yankılanmaktan bıkmayan kendi sesini de susturabilmeyi dilerdi. Ellerini kulaklarına kapatırken bir hıçkırık çıktı belli belirsiz dudaklarının arasından. 

Never Give Up ! (Ed Sheeran - Harlena *H.S)-Düzenlendi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin